Yuvaya Dönüş!

20 yıl önce sahnelenen 7 Kocalı Hürmüz'ü sanıyorum 4 kez filân izlemiştim. Gördüğüm en güzel müzikal komedilerden biriydi

Haberin Devamı

20 yıl önce sahnelenen 7 Kocalı Hürmüz'ü sanıyorum 4 kez filân izlemiştim. Gördüğüm en güzel müzikal komedilerden biriydi.

Ondan sonra yurtiçinde ve dışında sayısız oyun, müzikal, komedi izledim ama 7 Kocalı Hürmüz'ün kalitesi, şarkıları tiyatro anılarım arasında hep özel bir yere sahip olarak kaldı. Gerçekten müthişti.

Türk Tiyatrosu' nun usta yazarlarından Sadık Şendil'e ait olan bu müthiş eser şimdi İstanbul Şehir Tiyatroları tarafından yeniden sahneleniyormuş.

İlk oyunda Ayfer Fcray, ikincide Ayten Gökçer gibi güçlü sanatçılar tarafından oynanan "Hürmüz" rolünde ise bu kez yine bir başka güçlü sanatçı; Oya Başar varmış.

Demek ki Tiyatroya çok genç yaşta Şehir Tiyatrosu'nda başlayan Oya Başar'ın bir anlamda "yuvaya dönüşü" olacak 7 Kocalı Hürmüz. Ve aynı zamanda Başar bu oyunla, 20 yıldır ilk kez Levent Kırca-Oya Başar Tiyatrosu'nun dışında bir tiyatroda rol almış olacak.

Provaları başlayan ve Şubat ayı içinde sahnelenecek olan "7 Kocalı Hürmüz" haberi beni çok heyecanlandırdı. Başrollerini Meltem Cumbul'la Mehmet Ali Alabora' nın oynadıkları Hırçın Kız'dan sonra büyük ilgiyle karşılaşacak yeni bir eser Şehir Tiyatroları için de yeni bir başarı olacaktır.

Çok akıllı bir seçim.

Dün haberi Vatan'da okuyunca heyecanlandım. Şimdiden sabırsızlıkla bekliyorum. Hiç şüphe yok diğer tiyatroseverler de!

Yürü Ya Kulum
Tiyatro'da kaybettiğim zamanı kazanacağım. Hürrem Sultan'ı Mydonose'da ilk gösterimde izledik, artılarını, eksilerini yazdık.

Pembe Pırlantalar'ı Tiyatro İstanbul'da izledik. Araya Türk Ceza Kanunu gibi hayati konular girdiği için yazamadık. Oysa yönetmenliğini Gencay Gürün'ün yaptığı Pembe Pırlantalar son derece eğlenceli, hareketli bir oyundu ve Metin Serezli'nin performansı inanılmazdı (Halen Profilo'da devam ediyor. Bkz. Gece Gündüz İstanbul).

Sıra geldi Gazanfer Özcan-Gönül Ülkü Tiyatrosu'nda sahnelenmekte olan Yürü Yâ Kulum isimli oyuna. İlk başladığında grip olduğum için göremediğim oyunu görmeye Cumartesi akşamı koşarak gittim, kahkahalarla gülerek çıktım. Tahtaya vuruyorum, bin kere maşallah, bu kadar yıldır hiçbir oyunlarını kaçırmadım ve her seferinde aynı keyifle terk ettim salonu. Bu muhteşem ikilinin başarı grafiği hiç değişmiyor.

Yürü Yâ Kulum, Türkiye'de birçok iş alanında hâkim olan "yükselme, terfi" anlayışı ile dalga geçen bir oyun. Hani, örneğin bir bakarsınız başkaları o noktaya erişmek için ömür tüketirken birileri kısacık bir süre içinde bir mesleğin tabanından zirvesine fırlatılıvermiş. Ya da şöhret yapılıvermiş. Nasıl olduğunu kesinlikle anlamazsınız çünkü görünürde bu üstün ve ani başarıya neden olabilecek hiçbir özellikleri yoktur. Bu şanslı insanlar arkalarından iteklenivermişlerdir. İşte oyun bu örneklerden birini anlatıyor. Ernst Bach-Franz Arnold isimli yazarlara ait eser Gazanfer Özcan tarafından büyük başarıyla Türkiye'ye uyarlanmış. Konu en tipik "skandal özelliklerimizden biri olduğu için de "cuk" diye oturmuş.

Ekibin hepsi müthiş başarılı genç, profesyonel tiyatrocular ve hepsi rahat oyunlarıyla dikkati çekiyorlar.

Değerli sanatçı Gönül Ülkü'yü yeniden eski sağlığına kavuşmuş görmek ayrı bir mutluluk. Hepsini kutluyorum ve bu oyunu da sakın kaçırmayın diyorum.

Gelecek hafta Kenter Tiyatrosu'ndayım. Sanat günlerim sürüyor.

Aceleci miyim Ne?
Sevgili okurlar, dünkü yazımda TCK'nın "Tecavüzcüyle mağdurun evlenmesi durumunda cezanın ortadan kalkması" maddesinin de Alt Komisyon'da Tasarı'dan çıkarıldığını yazmıştım. "Cinsel suçlar" bölümü tümüyle bu hafta görüşülecekmiş. İnşallah yakında onu da yazarız.

Ama Adalet Alt Komisyonu ile olay bitmiyor. Daha sonra büyük Komisyon'a ve Meclis'e gelecek bu tasarı. Ümid edelim ki her iki partinin milletvekilleri Avrupa Birliği'ne girecek bir ülkede ortaçağ yasalarına olur demesinler!

DİĞER YENİ YAZILAR