Biri sizi gözetliyor!

Haberin Devamı

Artık gözümüz bir kez daha gencecik askerlerimizi şehit vermemize neden olan menfur baskında. Başka bir şey düşünemiyoruz ama bu da hayati bir konu.

Çok ama çok önemli bir haberdi... Önemliydi çünkü Şaban Dişli, Deniz Feneri veya bir başka yolsuzluk, Ergenekon gibi kimin ne yaptığı anlaşılmayan ve birçok ilgisiz kişinin gözaltına alınıp anlamsız sorgulardan sonra serbest bırakıldığı olaylar ya da siyasetle ilgili herhangi bir olay, soruşturma, dava bu haberle birebir ilgili... Bununla birlikte arada kaynadı gitti.

Konumuz yargı neden ve nasıl iktidara bağımlı tutuluyor? Yüksek yargı hakim ve savcıları dışındakiler nasıl bir baskı altında?

22 Eylül’de AKŞAM’ın manşetiydi: “Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Kadir Özbek makam odasından ‘yargının bağımsızlığını gölgeliyor’ diyerek Adalet Bakanlığı amblemli flamayı kaldırttı.”

Özbek “Bu tavır sisteme yönelik bir tepkidir. Kurul toplantılarının yapıldığı odadaki Bakanlık flamasını ise Bakan Kurul’a (HSYK) başbakanlık yaptığı için kaldırtmadık” dedikten sonra benim de sıkça değindiğim baskı noktalarını tek tek açıklamış.

- Yargı bağımsız olsun diye yıllardır çırpınıyoruz ama siyasi iktidarlar “yargı elimin içinde olsun” anlayışıyla hareket etti.

- 12 Eylül öncesini arıyoruz, o dönemde hakim ve savcılar hakkındaki şikayetlerde bakanın izni aranmazdı. Bugün “soruşturma açın” deme yetkimiz bile yok. (Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu var ama yetkisi Bakan’da.)

- Hakim ve savcılar hakkındaki şikayetler (Bakan izin verirse) Teftiş Kurulu Başkanlığı müfettişleri tarafından soruşturuluyor. Teftiş Kurulu Adalet Bakanı’na bağlı olduğu için müfettişler Bakanlığın ajanı gibi algılanıyor. Teftiş Kurulu’nun HSYK’ya bağlanması gerekir.

-HSYK’nın sekreteryası bile Adalet Bakanlığı’na bağlı. Yazı yazdıracak katibimiz bile yok.

- Yargı bağımsızlığı ’olmazsa olmaz’bir kuraldır. İnsanların demokrasiden söz ederken önce kendilerinin demokrasiyi benimsemesi lazım.

TARİHE NOT OLMALI

“Kurul üyeleri Adalet Bakanlığı’nın bürokratı veya adamı değil. Ama fotoğrafa bakılınca tam tersi bir görüntü çıkıyor” diyen Kadir Özbek belli ki yargının nasıl “iktidara bağımlı” hale getirildiğini tarihe not düşmek adına son derece cesur bir konuşma yapmış. Cesur, çünkü kinci bir iktidar bunu onun da yanına bırakmaz. Nasıl ki hoşlanmadıkları hakimlerin üstüne de Bakanlık müfettişlerini gönderiyor ve bir şekilde susturuyorlarsa onun da takipçisi olur.

Öte yanda hakim ve savcı soruşturması “Bakan izniyle” yapıldığı için mesela Zekeriya Öz hakkında sanık yakınları şikayette bulunmuşsa Bakan izin vermiyor.

AKBİL davasında Başbakan’a beraat kararı veren mahkeme başkanı “Yargıtay üyesi” oluyor, iddianameyi hazırlayan savcı İstanbul’dan Kayseri’ye sürülüyor.

Adalet Bakanı Şahin şimdi Deniz Feneri soruşturmasıyla ilgili olarak “Savcılar gerekeni yapar. Dosyayı ’Adalet Bakanlığı kanalı ile’Almanya’dan isterler” diyor... Davayı açacak olan Cumhuriyet Başsavcısı uzun süredir “Dosya bekliyoruz” diyor ama ortada dosya yok ve Alman yargısı “Kendilerinden dosya istenmediğini” bildiriyor. Bu nasıl iş, kim yalan yalan söylemekte Türkiye’ye?

Bakan Mehmet Ali Şahin (aynen dokunulmazlık konusunda olduğu gibi) gerekeni yapmadığı, hakim ve savcıları iktidardan bağımsız hale getirmediği, HSYK’dan elini çekmediği takdirde (yüksek yargı dışında) hiçbir yargı kararı inandırıcı olamaz.

Hemen hiçbir hakim özgür karar veremez. Bu durumda... Ne bekliyor, haydi inandırsın milleti adalete, Kurul’un başından çekilsin, rahat bıraksın hakimleri!

*****

Bu da hakim fişlemesi mi?

Bazı hakim ve savcılar Başbakan Erdoğan’ın “bir medya grubuna boykot” çağrısından sonra internetle ilgili bir sıkıntılarının ortaya çıktığını anlatıyorlar.

Şöyle ki “e-devlet” in yargı ayağı UYAP yoluyla hangi hakim ve savcının internetten hangi gazeteye girdiği, ne kadar kaldığı kontrol ediliyormuş.

Diyorlar ki “Söyleyin şimdi, ‘okumayın’ dedikleri gazeteleri internetten okuyabilir miyiz, okuyamaz mıyız?”

Siz ne dersiniz arkadaşlar, acaba okuyan hakkında “gözünün üstünde kaşı var” türü bir bahane bulunup müfettişler gönderilebilir mi gönderilemez mi?

O hakim ve savcılar uzaak bir köşeye sürülebilir mi sürülemez mi, haydi düşünelim!

*****

STAR TV’nin gazeteyle ilgisi yok

Sevgili okurlarım, STAR’da yayınlanan “Her Açıdan” için aynı sözlere o kadar sık rastladım ki yazma gereği duyuyorum.

STAR TV kanalının, aynı isimdeki gazete ile ortak, aynı grup içinde olduğu zannediliyor. Bu nedenle de bana “STAR’ı sırf sizin programınız için açıyoruz”, “Böyle bir programa o kanalda nasıl izin veriyorlar ki” benzeri sözler ve sorular geliyor.

STAR TV, Doğan Yayın Grubu’na ait, aynı isimdeki gazeteyle ilgisi yok. KANAL D ve CNN Türk ile aynı bina içinde... Artık yanılmayın.

DİĞER YENİ YAZILAR