İngiliz yükseköğretimindeki gelişmelere dikkat!

Haberin Devamı

İngiltere küresel krizden nasibini fazlasıyla alan ülkeler arasında. Üniversite eğitiminde
Cambridge, Oxford gibi efsane isimleri barındıran İngiliz eğitim sistemi de kriz nedeniyle ciddi anlamda hasar gördü ve İngiltere son zamanlarda dünyada öğrenci olaylarının fitilini ateşleyen ülke oldu. Biraz bu nedenle, biraz da örneklemek amacıyla 2011’in ilk yazısında İngiltere’yi ele almam gerektiğini düşündüm.

***


Tüm dünya sıralamaları incelendiğinde İngiltere ABD’nin ardından hep ikinci sırada yer alıyor. İkinci sırada bir süre daha barınabilecek mi, o da tartışma götürür.
Ayrıca, dünyada uluslararası eğitimde 2010 yılında 470 bin yabancı öğrenciyle ABD’nin ardından yine ikinci sırada.

İngiltere’de yabancı (AB vatandaşları dışındakiler) öğrencilerin okul harcı olarak ödedikleri ücretler 8 bin-15 bin Pound (19 bin-36 bin TL) arasında değişiyor.
İngiltere krizden ötürü artık kendi vatandaşı ve Avrupa Birliği vatandaşı olan öğrencilere verdiği tüm desteği kaldırma ve ek olarak tüm üniversitelere verilen yılda toplam 15 milyar Pound‘dan 900 milyon Pound kesme kararı aldı. Bu kararın ardından 30 üniversitenin hayatta kalabilmesinin çok zor olduğunu da Oxford, Cambridge, Warwick ve Glasgow gibi üniversiteler ısrarla vurguluyor.

Ancak İngiliz hükümetinin başka çaresi de yok gibi.

***


Bütçe kesintilerinin Britanya ve AB vatandaşı öğrenciler açısından sonucu ise, yılda ortalama 3 bin 500 Pound (8 bin 500 TL) öderken, bundan böyle yabancı öğrencilerle birlikte aynı ücreti (9 bin-15 bin Pound) ödeme durumunda kalmaları oldu. O yüzden, bu kararın ardından öğrenci olayları başladı ve virüs gibi dünyaya yayılmaya başladı.

Halbuki, ABD’de Obama yönetimi krize rağmen yükseköğretime 21 milyar dolar, Fransa’da Sarkozy hükümeti 11 milyar Euro ve Rusya hükümeti de 10 milyar dolar ek bütçe ayırmaya karar verdi.

Bu durumda İngiliz üniversitelerinin Britanyalı ve AB vatandaşı öğrenciler açısından kayba uğrayacağına kesin gözüyle bakılabilir. Dolayısıyla yaşama savaşı içindeki İngiliz üniversitelerinin yabancı öğrenci çekebilmek için çok agresif davranacağını da tahmin edebiliriz. O zaman etme bulma dünyası deyimini kullanmak yerinde olacak; daha önce vize vermek için binbir dereden su getirten İngilizler yakında hep beraber göreceğimiz gibi, bilhassa bulunduğumuz coğrafyada daha cömert davranacaklar.

***


Bir diğer önemli husus da şu: İngiltere’de
14 bin yükseköğretim çalışanının işsiz kalacağı öngörülüyor.

Türkiye, YÖK’ün getirdiği kalite çalışmaları bağlamında daha fazla doktoralı eleman şartı ve yeni açılan üniversitelerin öğretim elemanı bulamayışına alternatif olarak bu durumu değerlendirilebilir.

Öte yandan Türkiye’nin 2011 Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK bütçeleri incelenirse; ayrılan kaynağın milli gelire oranının 2003 yılında yüzde 2.85 iken yüzde 2.80’e inmiş olması ve ilköğretimden üniversiteye kadar devletin bir öğrenci için ayırdığı kaynağın 1.615 TL ile OECD ortalamalarının çok altında olması düşündürücüdür.

Eğer Türkiye eğitime yapılan yatırımların veya sistemin önünü açamazsa İngiltere gibi olmamız kaçınılmazdır.

DİĞER YENİ YAZILAR