160 üniversiteden fazlası gerekli mi?

Haberin Devamı

Son 3 yılda devlet ve vakıf üniversiteleri sayısında patlama oldu. Bugün 95 devlet, 51 vakıf, 8 meslek yüksekokulu, (MYO) 4 harp okulu, GATA, Polis Akademisi ve Türk-Alman Üniversitesi ile (devletler arası anlaşmaya istinaden Türk-İtalyan, Türk-Japon, Türk-İngiliz, Türk-Rus, Türk Amerikan üniversiteleri de yolda) üniversite ve yüksekokul toplamı 161’e çıkmış durumda.

Son 6 yılda ise 41 devlet, 22 vakıf, uluslararası devlet anlaşmalarına istinaden 2 üniversitenin ve 8 vakıf MYO’nun kuruluşu onaylandı. Son 6 yılda 161 kurumun yüzde 45’i veya neredeyse yarısı, 73’ü sisteme kazandırılmış.

Son 3 yılda ise üniversite izinleri daha da hızlanmış. 161 üniversite içindeki 26 devlet, 1 devletlerarası (Türk-Alman), 20 vakıf üniversitesi (9’u İstanbul’da), 8 vakıf MYO (6’sı İstanbul’da) toplam 55 yükseköğretim kurumu (tüm üniversitelerin üçte biri) son üç yılda kurulmuş.

Bu sayılar ABD veya Rusya ile kıyaslandığında komik durumda. ABD’de 4 bin, Rusya’da 2 bine yakın yükseköğretim kurumu var. Ancak bu ülkelerde yükseköğretime katılım oranı yüzde 80’lere yakın.

***


ABD’de 4 bin yükseköğretim kurumunun üçte biri“community college” denen, ön-lisans derecesi alınan ve yerel halka hizmet veren daha ekonomik kurumlar (ABD’de devlet ve özel eğitim paralı). Bir nevi bizim MYO’lar statüsündeki bu okulları bitiren öğrenciler isterse 4 yıllık üniversitelere geçebiliyor.

Dünya normlarında (gelişmiş ülkeler hariç) kabul edilen kriter ise her 1 milyon kişiye 1 devlet, 1 vakıf (veya özel) üniversitesi.

Bu kritere göre Türkiye’ye 75 vakıf, 75 devlet üniversitesi yeterli görünüyor. Yani Türkiye aslında üniversite sayısında belki doyma noktasında.

Tabii ki ülkenin genç nüfus oranını da göz önünde bulundurmak lazım. Benim gözlemlediğim en önemli gösterge, liselerimizden mezun olan öğrenci sayısının 550 bin olduğu. Nüfus artışı hızı da yavaşladığına göre bu sayı 600 bini geçmeyecek gibi duruyor. YÖK bu yıl 680 bin civarında kontenjan verdi. Aslında arz-talep dengelenmiş durumda, bir tek geçtiğimiz yıllardan kalan birikmiş talebin erimesi lazım. Bu da gelecek 4 yıl içinde olacak gibi.

Hâl böyleyken eğer YÖK üniversite izinlerini talebin eritilmesi için veriyorsa, bunun yanlış bir politika olduğunu söyleyebiliriz. Zira talep dengelendikten sonra şu andaki mevcut üniversiteler bile kontenjanlarını dolduramayacak. İşte bu yüzden yetişkin eğitiminde +25 yaş izni girişimini doğru buluyoruz.

Aslında YÖK için çözüm çok basit; en doğrusu, mevcut kendini ispat etmiş üniversitelere Anadolu’da üniversite açmaya izin vermesi. Malum, eğitimde birikim ve tecrübe çok önemli. ABD’deki 4 bin üniversitenin üçte biri son 3 yılda ortaya çıkmadı, yılların birikimleri ile bugünlere gelindi.

***


Bizce asıl acil olan, doktoralı eleman yetişmesi.

Son olarak gözlemlediğim bir başka konuyu da gündeme getirmeliyim: KKTC’de mevcut 5 üniversitenin bu yıl daha da zorlanacağı çok net gözüküyor. Türkiye’de son 3 yılda açılan 20 vakıf ve 8 MYO’nun KKTC pazarının önünü kestiğini görüyoruz. KKTC’ye giden üniversite öğrencisinin yüzde 65’nin Türkiye’den gittiğini ve Türkiye’de artık yeterince kontenjan olduğunu göz önüne alırsak KKTC’de yüksek öğrenimin yeniden yapılanma ihtiyacı içinde olacağını kestirmek zor değil.

Belki de çözüm, KKTC’deki 3 özel ve 2 vakıf-özel üniversitenin 2 ayrı üniversite çatısında birleşmesi ve daha çok yurt dışından LYS veya YGS’ye bağımlı kalmadan öğrenci bulmaları olacaktır.

DİĞER YENİ YAZILAR