‘Geleceğin mesleği’ öğretim üyeliği

Haberin Devamı

Geçen hafta katıldığım ABD’deki seminerlerde dünyanın çeşitli yerlerindeki öğrenim sistemleriyle ilgili bilgiler toplama ve bunları irdeleme fırsatı buldum.

Dünyada “yüksek öğrenime” ilgide deyim yerindeyse, patlama var. Gelişmekte olan her ülke dünya ölçeğindeki yarışta yüksek öğrenim talebini karşılamak için çare bulmaya çalışıyor. Bazısı devlet bütçesine başvuruyor, birçoğu da özel sektörden ve hatta yabancı yatırımcılardan yardım istiyor. Son 10 yılda gelişen ülkelerden yüksek öğrenime talep tam 3 katına çıkmış durumda. Gelişmiş ülkelerdeyse nüfus artış oranı düşmesine rağmen talepte yüzde 50’ye yakın artış olmuş. Gelişen ülkelerde ağırlıklı talep önlisans, lisans olurken, gelişmiş ülkelerde yüksek lisans ve doktora artışı gözleniyor. Ayrıca, Batı dünyasında her geçen gün yüksek öğrenime katılım oranları artıyor (lise veya üniversite mezunu olup eğitimine devam edenler).

***


Batı dünyasında apayrı bir örnek ise ABD’de yaşanıyor, ABD dünyada en fazla yabancı öğrenci çeken ülke. 600 bin olan bu sayının gelecek 10 yılda 1 milyona çıkması bekleniyor. Bir de Amerikalıların deyişiyle “Hispanic”lerin (Latin Amerikalılar ve İspanyolca konuşanlar) ABD’de son 10 yılda nüfusu en fazla artan toplum kesimi olduğu belirlenmiş. İnanılmaz bir nüfus artışıyla bugün ABD’de neredeyse Türkiye’nin nüfusu kadar Hispanic nüfusu yaşıyor. Geçen yıl ABD’deki üniversitelere yeni kayıtlar, 2.6 milyon yeni öğrenci ile son 40 yılın rekorunu kırmış ve bu sayının yüzde 12’si Hispanic.

Aynen diğer gelişen ülkelerdeki gibi bu nüfus da kurtuluşu eğitimde görüyor.

Dünyadaki ve Türkiye’deki bu talep artışları bize kısaca gelecek 10 yılın mesleğinin öğretim üyeliği olduğunu gösteriyor. Yani gelecek 10 yılda doktoralı elemana talepte patlama olacak. Türkiye’de de durum hiç farklı değil, YÖK talep patlamasını geçen sene bolca üniversite izini vererek ve bolca kontenjan vererek çözmeye çalıştı. YÖK, bugün 2.3 milyon olan üniversite öğrencisi sayısının 2025’te takriben 4 milyon olacağını öngörüyor. 2010’da 43 bin olan öğretim üyesi sayısı 2025’te 150 bin olarak hesaplanıyor. Yani 15 yıl içinde 3.5 kat artacak.

***


Aynı artış oranları Çin, Hindistan, Brezilya, Meksika, Endonezya, Vietnam, Malezya için de geçerli. Bu nedenle gençlere tavsiyem “akademik kariyer” olasılığını da değerlendirmeleri. Bugün dünyanın birçok yerinde çok başarılı Türk yardımcı doçentler, doçentler ve profesörler görev yapıyor. Bilim dünyasında da birçoğunun özel bir yeri var. Bu nedenle gelecek 10-15 yıl içinde İngilizce, Çince ve İspanyolca bilen doktoralı hocalara hem ülkemizde hem Batı’da hem de gelişen dünyada ihtiyaç artacak. YÖK de bu gelişmeler ışığında adımlar atmaya başladı. Zira lisans kontenjan ihtiyaçları yanında yüksek lisans ve doktora kontenjanlarında ve onaylarında bu yıldan itibaren artış görülecek.

Gençlerin çoğu belki “biz daha üniversiteye giremedik, ne doktorası” diyebilir. Ancak başarının iki sırrı olduğunu unutmayalım: İstemek ve hedef koymak.

DİĞER YENİ YAZILAR