İngiltere’de eğitim finansmanı ve yeni gelişmeler

Haberin Devamı

Türkiye çağa ayak uydurmak, kalifiye eleman yetiştirmek ve orta sınıfını güçlendirmek için ciddi anlamda eğitim finansman modelleri oluşturmak zorunda.

Bu da üniversite çağına gelmiş yaş grubunun yüksek öğrenime katılma oranının artışı ile gerçekleşecek. Devlet, ekonomik kriz ve genç nüfus oranının yüksek oluşu nedeniyle ortaya çıkan denklemi ilerideki yıllarda vakıf üniversitelerini artırarak (hatta özel üniversite kurmayı bile telaffuz ederek) çözmek zorunda.

Ancak Türkiye’nin gelir seviyesi belli. Devlet altyapı ve süreklilik için bütçeden kaynak aktarmakta doğal olarak sıkıntı çekiyor, üstüne ekonomik kriz vs...

Kıyaslayacak olursak: İngiltere’de ve Türkiye’de (açık öğretim dahil) üniversiteye kayıtlı lisans öğrenci sayısı aynı. Eğitime ayrılan bütçe ise İngiltere 50.6 milyar TL, Türkiye’de ise 5.1 milyar TL.

İngiltere’de eğitim veren (University of the West England, Bristol) Doç. Dr. İsmail Mısırlıoğlu’nun yaptığı çalışmada ortaya çıkan sonuçlarda İngiltere’de 2 milyon lisans öğrencisinden 1.3 milyonu tam zamanlı öğrenci. Bunlardan 660 bini, 3 bin 225 pound (yaklaşık 8 bin TL) okul ücretini devletin garantörlüğündeki kredileri kullanarak karşılıyor. Kredi başvurusu “online” ve öğrencinin okuduğu kuruma, öğrenci namına direkt yapılıyor. 660 bin öğrenciden 375 bini ise yılda 4 bin - 7 bin pound konaklama ve barınma kredisini ek olarak kullanıyor.

Öğrenci kredisinin 2009 için faiz oranları yıllık yüzde 1. Öğrenci mezun olana kadar ödeme yapmıyor. Hatta ödemeler öğrenci iş bulduktan ve yılda 15 bin pound kazanca ulaştıktan sonra başlıyor. Geri ödeme yıllık kazancın yüzde 9’unu geçemiyor.

Türkiye’de vakıf üniversitelerinde okuyan öğrenci sayısı 145 bin (30 bin öğrenci tam burslu) yurt dışında okuyanların toplamı da 90 bin. Yani eğitim ücretlerini kendisi karşılayan öğrenci sayısı yaklaşık 200 bin. Aslında aynı modeli Türkiye’de oluşturulsa 200 bin sayısı rahatlıkla 400 bine çıkarabilir ve yurt dışına kaçan yıllık 1 milyar dolar da içeride tutulmuş olur. Daha da önemlisi, fayda - maliyet hesabıyla, ek 200 bin öğrencinin ekonomiye katkısı eğitimi fonlamayı çok daha cazip hale getirecektir.

***


Geçtiğimiz hafta İngiltere’de geleneksel eğitimin daha esnek hale getirilip kısaltılması tartışılıyordu. İngiltere’de yüksek öğrenim (tıp hariç) 3 yıl. (Temel dersler önceden tamamlanmamışsa ilk “foundation” yılı üzerine 3 yıl okunuyor...)

İngiltere dünyadaki kriz nedeniyle eğitimi fonlamakta sıkıntı çektiğinden Tony Blair’in 2003’te 5 üniversitede “pilot” deneme olarak başlattığı daha esnek ve sıkıştırılmış (kısa) 2 yıllık üniversite modeli ciddi olarak tekrar gündeme geldi. Bu model şöyle: Esas yıl içinde 10 hafta ekstra ders vermek. Böylece hem devletin hem de öğrencinin üzerindeki mali yükü azaltmak.

Tabii ki böyle bir karar beraberinde birçok tartışmayı getirecek; öğrencinin olgunlaşacağı sürenin kısalması, sıkıştırılmış eğitimde kalite sorunu olup olmayacağı, sosyal gelişim gibi onlarca konu.

Ancak unutulmamalı ki bundan böyle hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Zira finansman sıkıntıları ve internet zaten eğitimi başka bir boyuta taşımaya başladı ve benim görüşüm o ki dünyada 2010’da eğitimde inanılmaz reformlar görülecek.

Çağımızın en büyük mücadelesi eskimiş modelleri yönetmek değil yeni modeller oluşturmak. Liderlik etmek değil yeni modelleri yaratmak.

Türkiye de mecburen bu değişimlere ayak uydurmak zorunda kalacak.

Herkese iyi yıllar.

DİĞER YENİ YAZILAR