Bir gün tüm öğrencilere okulda uyuşturucu testi uygulanabilir

Haberin Devamı

Çocuklarımızın sağlığı her şeyden önce gelir. Bugünlerde dikkatimi çeken 2 önemli sağlık meselesini okurların da dikkatine getirmek istedim.

1. Akıllı ilaç (Ritalin ve benzerleri) kullanımı ve bununla ilgili tartışmalar.

2. H1N1 (domuz gribi) virüsü ile ilgili yapılması gerekenlere dair Sağlık Bakanlığı’na, MEB’e ve YÖK’e uyarılar.

Şu anda pek çok ülkede akıllı ilaçlar hiperaktif ve/veya odaklanma sorunu olan bireylerde veya bunama geçiren hastalarda kullanılıyor.

ABD’de üniversite öğrencilerinin yüzde 25’i bu ilaçları psikiyatristlerin kontrolünde reçeteyle kullanıyor. Türkiye de dahil, bu ilaçların kullanımı her geçen gün katlanarak artıyor. Araştırmalar, rekabetçi eğitim dünyasında talebin öğrencilerin (ve ailelerin) akademik performansı artırma isteği nedeniyle ve doktorların da teşvikiyle geldiğini gösteriyor. Bu ilaçları kullanan öğrencinin notlarının yükseldiği görülüyor.

Konu, hem akademik dünyada hem de tıp dünyasında hararetle tartışılıyor. Bazı akademisyenler ve doktorlar kısıtlı kullanıma sıcak bakarken bazıları bu gidişatın iyi olmadığını savunuyor.

Sidney Üniversitesi’nden Vince Cakiç “düşünün, akıllı ilaçlar reçetesiz ilaç kategorisinde olsa nasıl bir patlama olur. Nihayetinde bu ilaçları yasaklamak neredeyse imkânsız, internet üzerinden bile sipariş edilebiliyor” diyerek konuyu en iyi açıdan özetliyor.

Kendi oğlu geçmişte böyle bir tecrübe yaşamış bir veli ve eski bir basketbolcu olarak değişik bir bakış açısı da ben getireyim...

Oğlum lise yıllarında odaklanma sorunu yaşadığında çözüm arayışımız, oğlumun “Ritalin” alması ile sonuçlandı. Gerçekten 2. dönem notları, 1. döneme göre belirgin bir şekilde yüksek çıktı. Bir sonraki yıl ilk dönem bıraktı, sonuç önceki yılla aynı oldu. 2. dönemde başlayınca notları yine yükseldi. Ancak bağımlılık yapabilir kaygısıyla ve gözlemlediğim durgunluk halinden ötürü kullanmaktan vazgeçtik.

***


Diğer yandan, Efes Pilsenli Kerem Gönlüm, beğendiğim bir basketbolcu, bilerek veya bilmeyerek kullandığı bir ilaç doping kategorisine girdiği için cezalandırma ile karşı karşıya. Her yıl tüm spor branşlarında aynı durum söz konusu oluyor. 1988 olimpiyatlarında 100 metrede rekor kıran Ben Johnson yarışmalardan men edilip altın madalyası elinden alınmıştı. Sporda da doping aynı nedenle kullanılıyor: Rekabet ve daha iyi sonuç elde edebilme isteği. Eğer sporda performans artırıcı ilaç (çoğu kez de vücudu tahrip ediyor) kullanımı doping sayılabiliyorsa niye eğitim hayatında da “haksız rekabet”e girmesin.

Hele hele Türk eğitim sistemi gibi tamamen sınav odaklı, ancak mecazen “rekabetçi” sayılabilecek bir sistemde o ilaçlar, kullanmayana göre haksız bir artı kazandırmıyor mu? Evde özel ders, daha iyi bilgisayar veya eğitim cihazları da performansı etkiliyor; bunlar haksız rekabet doğurmuyor mu da denebilir. Tartışılabilir, ancak fark, birinin direkt vücuda uygulanıyor oluşunda.

Bu tartışmaların sonucuna göre, yakın bir gelecekte her öğrenciye idrar testi yapılabilir. Böyle bir uygulama, son yıllarda gençler arasında artan uyuşturucu kullanımını biraz olsun önlemek bakımından da fena bir fikir olmayabilir. Aslında konu hukuki, tıbbi ve eğitim boyutu ile üniversitelerde tartışılmalı...

***


Dünyada son günlerde domuz gribinin eğitimde ne gibi kesintilere yol açacağı ve önlemler tartışılıyor, kararlar alınıp planlamalar yapılıyor. Bizim “kar yağdığında kapatın okulları” mantığı, maalesef H1N1 virüsü için de hem MEB hem de YÖK’te geçerli. Halbuki kesintisiz olarak (online, uzaktan eğitim) dersler nasıl sürdürülebilir diye daha bugünden planlama yapılmalıdır, yoksa yarın geç olabilir ve okullar UZUNCA bir zaman kapalı kalabilir.

DİĞER YENİ YAZILAR