Öğretim üyelerine ekstra kazanç...

Haberin Devamı

YÖK bugünlerde ’öğretim üyelerine nasıl daha fazla kazanç elde ettirebiliriz’in cevabını arıyor. Öyle görünüyor ki önümüzdeki akademik yılda, buldukları cevaplar hayata geçecek.

Birçok üniversitede (devlet ve vakıf) belirli sayıda öğretim üyesi, kaç saat anlaşmışsa o kadar saat ders veriyor. En azından YÖK ve üniversite yönetimlerindeki şikayetler bu yönde.

Dünya sıralamalarında; araştırma ve uluslararası yayın bakımından son derece yetersiziz. Ama bu konuda sadece öğretim üyelerini eleştirmek tabii ki doğru değil. Üniversite yönetimlerinin de (rektörlük, vakıf üniversitelerinde mütevelli heyet) eleştirilmesi gerekiyor. Yıl içinde genellikle asistanlar, yardımcı doçentler ders veriyor ve üniversitelerimizde biraz da askerdeki gibi ast-üst ilişkisi olduğundan tecrübesi daha az olanlar yükü taşıyor.

Her sektör gibi bizim sektörümüzde de ekonomik olarak daha üstün ülkelerin düzeyini yakalayabilmenin tek yolu çok çalışmak.

Üstelik şimdi Türkiye krizde (-5,1 büyüme) dünyada Çin ve Hindistan’dan sonra en fazla küçülen 3. ülke olduğumuz için hep birlikte çok daha fazla çalışacağız.

***


Türkiye’de herkes bir şeylerden şikâyetçi. En önce eğitim ordusu gençlere örnek olacak. Disiplinli bir şekilde, hedefler koyarak çalışmanın ne olduğunu gösterecek, yaratıcılıkla bir yerlere varacağız.

Örneğin, yurt dışında bir icat gördüğümüzde kopya etmek yerine, o buluş ne şekilde daha fazla geliştirilebilir diye düşünmemiz lazım. Eğitimciler olarak önce “ne ürettiğimize” bakacağız. Yoksa şikâyet etmek boşuna ve anlamsız çünkü bulunduğumuz durum bizim eserimiz.

YÖK, kısa bir süre içinde birçok parametreyi tanımlayarak şu andaki katsayı, iş kanunu vs. konuları nasıl aşacağını çözmüşe benziyor.

İşin gerçeği, artık performansa dayalı bir sistem getiriyorlar. Verilecek ders saatine, ulusal ve uluslararası yayınlara, patentlere, verilen seminerlere, katılınan uluslararası konferanslara istinaden hâlihazırdaki maaşlara ek ödemeler gelecek.

İş dünyası ile eğitim dünyası bugünlerde birlikte ve daha çok çalışmak zorunda. Beraber çalışma her iki kesime de artılar getirecek. YÖK’ün yakın gelecekte sunacağı performansa dayalı sistemde, akademisyenler iş dünyası için yapacakları araştırmalar, projelerle daha fazla gelir elde etme imkânı bulacak, ayrıca üniversite döner sermayesine de katkı sağlanmış olacak ve sonuçta Türkiye kazanacak. İş imkânları açılacak. Devlet daha fazla vergi elde edecek.

Örneğin; Türkiye’de eğitim ve iş dünyası işbirliğinin zayıf olduğu alanların başında turizm sektörü geliyor. Üstelik ülkemizin gelir kaynakları arasında turizm 2. büyük sektör. Turist ve gelir anlamında dünyada ilk 10’da. Geçen yıl gelen turist sayısı 31 milyon, geliri 22 milyar dolar, turist başına gelir 708 TL!!! Avrupa’nın yarısı! 2023 yılında hedef ilk 5’e girmek olmalı.

***


Geçtiğimiz hafta İsviçre’de katıldığım turizm konusundaki toplantılarda dünya turizm ve eğlence sektöründe gelirin 8 trilyon dolar, istihdamın 238 milyon kişi (dünyada çalışan nüfusun yüzde 10’u), yönetici sayısının 600 bin olduğunu ve her yıl ek 10 milyon kişiye iş imkânı sağlandığını öğrendim. Çin ve Hindistan bu yıl 5’er milyon turist gönderirken, gelecek 10 yılda bu ülkelerin 50’şer milyon turist göndereceği tahmin ediliyor.

Şimdi sıkı durun: Türkiye’de devlet ve vakıf üniversitelerinde 11 bin öğrenci 2 yıllık bölümlerde, 2 bin öğrenci 4 yıllık bölümlerde okuyor.

Eğitim sektörü ve iş dünyası yukarıdaki hedeflere ulaşacaksa; turist başına 700 TL’lik gelirini 2 katına çıkartıp ilk 5’e girecekse birlikte çalışılması şart.

YÖK’te planlama yapan yöneticilere de duyurulur.

DİĞER YENİ YAZILAR