Gazete Vatan Logo
Magazin Rezonans: 7 yıla dünyaları sığdıran koro

Rezonans: 7 yıla dünyaları sığdıran koro

Geçtiğimiz günlerde müzik dergisi Andante’nin düzenlediği 7. Donizetti Klasik Müzik Ödülleri’nde Yılın Korosu ödülüne layık görülen Rezonans’ın hayranlık uyandıran başarı hikayesini şef Burak Onur Erdem’den dinledik...

Rezonans: 7 yıla dünyaları sığdıran koro

Rezonans’ın kuruluş sürecini ve ekibi kısaca anlatır mısınız?

Rezonans’ı, dünya koro sahnesinde varlık gösterme vizyonunu paylaşan 9 kişiyle birlikte kurduk. Yıllar içerisinde ekibimiz büyüdü, gelişti ve 7. sezonumuzun sonunda diyebilirim ki, sağlam bir çekirdek kadroya sahip olduk. Ekibimizin en önemli özelliği, hepimizin çıtasının çok yüksek olması. Kadrodaki herkes dünyayı yakından takip ediyor, kendini sürekli geliştiriyor ve planlı biçimde çalışıyor. Bundan dolayı Rezonans hiçbir zaman kendini tekrar etmiyor. Yenilikçi projeler, ilk kez seslendirilen eserler, Türkiye’ye ilk kez davet edilen konuk şefler, alışılmışın dışında konser tasarımları… Tüm bunları koroya inanan ekibimiz olmadan yapmamız mümkün olmazdı.

Burak, geçtiğimiz yıllarda İstanbul Avrupa Korosu’nun şefliğini yaptın ve dönem dönem konuk şef olarak Ankara Devlet Çoksesli Korosu’yla da çalışıyorsun. Bir koro şefinin günlük programı nasıl oluyor?

Provalar, toplantılar, konserler… Sanatsal bir iş olsa da, günümün çoğu organizasyon ve planlamayla geçiyor. Sanıldığının aksine, bir konserde koro yönetmek bir koro şefinin işinin yüzde 5’ini oluşturuyor. Sezon programı oluşturmak, kadroları belirlemek, konser angajmanlarını yapmak, uluslararası toplantılara katılmak, eğitim projeleri yürütmek derken günümün büyük bir kısmı mobil biçimde çalışarak geçiyor. Fakat elbette koro şefliğinin vazgeçilmez yanı, provaları planlamak ve gerçekleştirmek. Bir şef için esas performansın provalar olduğunu düşünüyorum.

Haberin Devamı

Çıtamızı her zaman yüksek tuttuk

Gelecek sezon için koro seçmeleriniz olacak mı?

Her sezon başlamadan birkaç ay önce seçmelerimizi yapıyor ve kadrolarımızı belirliyoruz. Rezonans’ın her sene farklı projeleri ve yeni kadroları oluyor. Yeni sezonda uluslararası yarışmalara giden oda korosu devam ederken, İstanbul’da geniş projelere odaklanan senfonik koromuz veya daha ufak çapta projeler sürdüren ekiplerimiz de çalışıyor olacaklar. Müzik alanında tecrübeli olup takvimleri müsait olan herkesi seçmelerimize bekliyoruz.

Haberin Devamı

Koro provalarından biraz bahseder misiniz? Kendi aranızda ortak bir diliniz var mı?

Provalarımız esasında oldukça eğlenceli geçer. Fakat müzikten hiçbir zaman taviz vermeyiz. Elbette 7 sezondur beraber çalıştığımız için zaman içerisinde ortak bir dil oluşuyor. Bazen hiç konuşmadan birbirimizi anlayabiliyor, gözlerimiz kapalı olsa dahi birlikte nefes alıp bir esere girebiliyoruz. Yıllar içindeki tüm yaşanmışlıklarımız, bizim ortak kültürümüzü oluşturuyor. Bir koro için belki seslerden daha da önemli olan nokta bu, birlikte yaşayabilmek.

Hem yurt içi hem de yurt dışı pek çok etkinlikte sahne aldınız. Dünyanın en prestijli koro yarışmalarından biri olan Cork International Fleischmann Trophy’e Türkiye’den katılmaya hak kazanan ilk koro oldunuz ve ülkemize ikincilik ödülü getirdiniz. Bu süreçten biraz bahseder misiniz?

Türkiye’de bizler gibi faaliyet gösteren birçok koro var. Çok başarılı işler yapan meslektaşlarım var. Türkiye’nin koro müziği, Avrupa sahnesinin vazgeçilmezlerinden biri haline gelmeye başladı. Biz de kendimizi bu hareketin öncülerinden biri olarak görüyoruz. Çıtamızı her zaman yüksek tuttuk ve hiçbir zaman ulaştığımız nokta bize yetmedi. İlk yarışmamızın Cork gibi zor bir yarışma olması da bunun bir göstergesi. Kolayca birincilik alabileceğimiz yarışmalar bizi ilgilendirmiyor. Kendimizi gerçekten dünya arenasında görebileceğimiz festival ve yarışmaları bundan dolayı seçiyoruz. İlerleyen yıllarda da bu, böyle devam edecek.

Haberin Devamı

İnsan sesi insan kalbine direkt ulaşıyor

Rezonans, 2014’de GRAMMY ödüllü şef Eric Whitacre ile Zorlu PSM’de sahne almıştı. Bu tecrübeden biraz bahseder misiniz? Performans süresinde sizce en etkileyici parça hangisiydi?

Eric Whitacre koro müziği alanında dünyanın en ünlü isimlerinden biri. Bizim için de, eserlerini çok severek söylediğimiz bir besteciyle bire bir çalışabilmek büyük motivasyon kaynağı oldu. Aynı zamanda Türkiye’deki koro tarihinin en büyük konserlerinden birini yaparak 2 bin 200 kişiyi bir a capella konserde buluşturduk. Konseri unutulmaz kılan bence içerisindeki bir parça değil, performansın bütünüydü. Sesiyle, ışığıyla, sahnesiyle büyük bir prodüksiyonu ortaya koyduk. Koro, Eric Whitacre’ı dahi şaşırtacak biçimde tüm konseri baştan sona ezbere söyledi. Fakat Amerikalı bir şefin gelip ‘Divane Aşık’ türküsünü yönetmesi herhalde o gecenin en ilginç anlarından biri olsa gerek ki hala dünyanın dört bir yanından bu türküyle ilgili mesajlar alıyoruz.

Haberin Devamı

Çoğu koronun aksine klasik müzik odaklı kalmayı tercih ediyorsunuz… Geçtiğimiz hafta ünlü Alman şef Georg Grün ile bir Brahms, Mendelssohn, Schumann konseri için aynı sahneyi paylaştınız. Koronun repertuvarını belirlemendeki en önemli etkenler neler?

Bence izleyicilerin tatmin olarak ayrıldığı bir konser yapmak, müzik türüne bağlı değil. Koro müziği bu açıdan çok özel bir müzik. İnsan sesi, insan kalbine direkt ulaşıyor. Bundan dolayı programlarımızda hem koro dünyasının temel taşlarına yer veriyoruz, hem de çağdaş Türk bestecilerini olabildiğince çok seslendirmeye çalışıyoruz.

Geçtiğimiz günlerde Andante’nin düzenlediği 7. Donizetti Klasik Müzik Ödüllerinde Yılın Korosu ödülüne layık görüldünüz. Bundan sonra sizi neler bekliyor?

Elbette bu ödüle layık görülmekten dolayı onur duyduk. Bugüne 7 yılda adım adım geldik, bugünden itibaren de adım adım ilerleyeceğiz. 2020’ye kadar hali hazırda somut planlarımız var. Sadece a capella değil, senfonik projelerimiz de olacak. Avrupa’nın en zorlu koro yarışması olan Marktoberdorf Yarışması’na 2019’da katılmak ve dünyanın en iyi korolarıyla aynı sahnede buluşmak istiyoruz.