Çocuklarla Anıtkabir'e giderken...

İstanbul’un fethinin yıldönümünde, 29 Mayıs Pazar sabahı; üç çocuğumla Ankara’dayız...

Cumartesi gecesi Kolej’in 40. mezuniyet balosu yapılıyor...

***

Çocukları Pazar sabahı Anıtkabir’e götürmeye söz veriyorum...

Sabah 9 gibi, hepsini uyandırıyorum...

-“Kalkın; bugün Anıtkabir’e gideceğiz... Merak ettiğiniz Anıtkabir’i göreceksiniz...” diyorum...

***

Çankaya’dan Taksi’ye biniyoruz; Ankara’yı geze geze; taksici bizi Anıtkabir’e getiriyor...

YEŞİLLİKLERLE KAPLI KIZILAY MEYDANI... (2)

Yolda taksiciyle sohbet ede ede gidiyoruz Anıtkabir’e...

-“Ankara’da yeşil kalmadı...” diyor...

-“Doğrusu bana öyle gelmedi...” diyorum...

-“Dün Kızılay’dan geçerken, caddenin iki tarafının yemyeşil ağaçlarla kaplandığını gördüm...” diye ekliyorum...

-“Hatta Kızılay ne kadar yeşillenmiş...” dediğimde; taksici arkadaş bana, “Bu ağaçların yeni dikildiğini söyledi...” diyorum...

***

Taksici,

-“Kızılay öyle de...” diyor...

-“Diğer yerler pek öyle değil...”

Anlıyorum ki şoförümüz Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek muhaliflerinden biri...

Haberin Devamı

***

Bu yargıyı pekiştirdikten sonra, uzun zamandır görmediğim Ankara’yı; muhalif bir taksicinin penceresinden dinlemeye karar veriyorum...

HAFIZALARDAN SİLİNMEYE ÇALIŞILAN TANDOĞAN MEYDANI... (3)

“Tandoğan Meydanı artık yok...” diyor taksici...

-“Anlamadım...” diyorum...

-“Meydanı mı kapattılar?.. Nasıl yol veriyorlar ki?..”

-“Hayır abi...” diyor...

-“Tandoğan Meydanı’nın adı; artık Anadolu Bulvarı ve Anadolu Meydanı oldu... Tandoğan diye bir şey kalmadı artık...”

***

Ankara’nın “yeşil”iyle ilgili iddialı konuştuğunu düşündüğüm taksici arkadaşın, sözlerine irkiliyorum...

***

Ona bir şey söylemiyorum ama, “Tandoğan Meydanı isminin kaldırılarak; Ankara’da toplumsal hafızanın silinmeye çalışıldığını” fark ediyorum...

***

Tandoğan...

Solcu yıllarımızın... Özgürlük ateşiyle tutuşan gençliğimizin;

İstisnasız tüm mitinglerimizin...

Meydanında haykırdığımız eşitlik ve özgürlük sloganlarımızın...

Ana sahnesi ve doğal dekoru olan meydan...

Tandoğan...

***

Ona Anadolu Meydanı demekle; tek kelime üzerinden şehrin ve meydanının bütün tarihini değiştiriyorsunuz...

Haberin Devamı

***

Ankara’da Tandoğan ismi tedavülden kalkıyorsa; başkent tarihinde siyasi mitingler, gençlik hareketleri, kitle mücadeleleri yok farz ediliyor demek oluyor...

***

Onların hepsini anlatacak tek kelime kalkıyor şehrin demokrasi tarihinden...

Tandoğan Meydanı’nı ilk gittiğim günü hatırlıyorum...

16 yaşındayım...

Bülent Ecevit’in mavi gömleğiyle Tandoğan Meydanı’nda konuşma yaptığı yerdeyim...

***

Mitinge katılan Marksist sol ayrılıkçı örgütlerle, sosyal demokrat gençlerin bulunduğu bölümlerin tam ortasındayım...

Arkamda ayrılıkçıların da bulunduğu sol örgütler, önümde sosyal demokrat gençler var...

***

Arkamdan atılan sloganlar; olabildiğince tehlikeli, önümden atılan sloganlar mümkün olduğunca Ecevit’e endeksli...

Bir ara Ecevit; hemen arkamdaki grubu işaret ederek;

-“Onların provokasyonuna gelmeyin...” diyor...

Ecevit’in sözleri üzerine arkamdaki gençler, sloganları daha hararetli seslendiriyor...

Önümdeki gençler Ecevit’e endeksli sloganlarla, grubu bastırmaya yelteniyor...

Haberin Devamı

***

Tarihi bir kavşakta Marksist ve ayrılıkçı sol ile; Marksist olmayan demokratik sol arasında ortada bir yerde durmanın hazzını yaşıyorum...

***

O günden sonra kaç kez Tandoğan Meydanı’nda mitinge katıldığımı hatırlamıyorum...

Kaç kez Maltepe Camii’nin önünde polis tarafından durdurulup yürüyüşe son vermemiz gerektiğinin söylendiğini de anımsamıyorum...

***

Maltepe Camii’nin arka sokaklarından hangi yol şemalarını izleyerek Kızılay’a vardığım da, hafızamın tamamen derinliklerine itilmiş bir dehlizde...

***

Ne var ki; Tandoğan Meydanı; halen ismindeki tüm haşmetiyle duruyor...

Kişisel demokrasi tarihimin...

Meydanları ve sokağı öğrendiğim bireysel gelişim terrakimin...

En önemli abidesi olarak bilincimdeki yerini tüm azametiyle sürdürüyor...

***

Tandoğan Meydanı bitiyorsa;

“Ankara’nın siyasi mitingler tarihi de bitiyor” demek anlamına geliyor...

Taksi şoförüne bir şey söylemiyorum...

Çocuklarımın önünde; bu konuyu konuşmayı da doğru bulmuyorum...

Ne ki; içim bir garip oluyor...

Haberin Devamı

Ankara’nın başkalaştığını hissediyorum...

***

Mançuryalı Aday filmini hatırlıyorum...

Filmin kahramanı Amerikalı yüzbaşıyı oynayan Denzel Washington’un hafızasının takılan çiplerle değiştirilmesi sahnesi gözümün önüne geliyor...

Tandoğan’ı “kişisel belleğimden sildirmemek” için çiplerle mücadele etmeye; hafızamın sahici halini muhafaza etmeye karar veriyorum...

İSTANBUL’UN FETHİ Mİ; İSTANBUL’UN KURTULUŞU MU?.. (4)

Anıtkabir’de çocuklar Atatürk’ün mozolesini görüyorlar...

Çok zengin Anıtkabir müzesinde bir saat boyunca geziyorlar...

***

Heyecanlı ve mutlular...

Ben de onlara Anıtkabir’i göstermekten mutluyum...

Kendilerine cüzdan, anahtarlık gibi hediyeler alıyorlar...

***

TED Koleji’nin ilkokul olarak okuduğum, şimdi üniversite olan binalarını gezmeye gidiyoruz...

TED Vakfı Genel Başkanı Selçuk Pehlivanlıoğlu; yeni yapılan tesisleri, yüzme havuzunu, spor salonunu bana ve çocuklara gösteriyor...

***

İlkokuldaki ve lisedeki sınıfıma götürüyorum çocukları...

Lisede okulu astığım günlerde kaçtığım tuvalet penceresini gösteriyorum...

Dedelerinin; babalarına kinayeli;

“Teşekkür konuşması yaptığı” kapıyı gösterip, video çekimi yapıyorum onlarla...

***

Uçağa biniyoruz ve İstanbul’a geliyoruz Pazar akşamüstü...

Taksiciler ve telefonda konuştuğum arkadaşlar; İstanbul trafiğinin “fetih yıldönümü kutlamaları nedeniyle” kapandığını söylüyorlar...

***

Yenikapı’daki miting ve kutlamalar; yollardan birini tamamen kapatıyor, trafik diğer iki yola kayıyor...

***

Anıtkabir’de çocuklarla birlikte Gazi Mustafa Kemal’in konuşmalarını kendi sesinden, görüntüsünden dinliyoruz birkaç saat önce...

İşgal edilmiş vatanın, nasıl kurtarıldığını “az zamanda çok ve büyük işler yaptık” şeklinde anlatıyor Mustafa Kemal...

***

İstanbul’da ise; İstanbul’un; Osmanlı tarafından alınmasının yıldönümü kutlanıyor... İstanbul’da; İstanbul’un alınışı kutlanıyor... Ankara’da, İstanbul’un düşman işgalinden kurtuluşu anlatılıyor... İkisinin arasında bir fark yok bana göre... İkisi de bu ülkenin tarihinin; mihenk zafer taşları...

***

İstanbul’da yaşıyor, çocuklarımı İstanbul’da büyütüyor, İstanbul’luyum diyorsam; İstanbul’un alınışıyla, İstanbul’un kurtuluşu arasında bir fark göremiyorum... Suni fark yaratanları da anlayamıyorum...

***

Mutlu ve huzurlu bir hafta sonu geçiriyoruz... Pazar’dan yadigar tek buruk nokta; Tandoğan Meydanı...

Meydanın isminin tedavülden kaldırılmasını içime sindiremiyorum...

DİĞER YENİ YAZILAR