Terör günlerinde hayat

Haftalardır fısıltı halinde yayılan “kitlesel korku” dün İstanbul’da doruk noktasına çıkıyor...

Herkes birbirine “sakın bir yere çıkmayın...” diye tembihte bulunuyor...

***

Büyük kızımdan mesaj geliyor;

-”Baba ben gelemiyorum... Okulda arkadaşlarla konuştuk... Hiçbir yere çıkmamaya karar verdik...” diyor...

Küçükler gelirken; anneleri de onlarla beraber geliyor...

Hayat; terörün tedirginliğinde, İstanbul’da altüst oluyor...

***

Sabah spor yapıyorum...

On kilometreye yakın koştuktan sonra, jimnastik salonundaki hoca;

-“İstiklal caddesinde bomba patladı...” diyor...

Her tarafım ter içinde, yanıbaşımdaki sandalyeye yığılıp kalıyorum...

***

Terli vücudumun durumunu bir kenara bırakıp, aklımı çalıştırmaya uğraşıyorum...

O anda gelen bilgilerden “anlamlı bir bağ kurmaya çalışıyorum...”

***

Spor yaptığım yerin kafesine gidiyoruz...

İnsanlar, tedirgin; kendi aralarında konuşuyor, ağlamaklı yüzlerle televizyonu izliyorlar...

Uzun yıllardır böyle tedirgin bir tabloyla karşılaşmadığımı fark ediyorum...

***

Çocuklar ve anneleri kafedeler...

Haberin Devamı

Yedi yaşına gelen çocuklar; gayr-ı ihtiyari herkesin bakmakta olduğu televizyona bakıyorlar...

Anneleri bana bir şeyler soruyor...

Çocukların önünde neyi ne kadar cevaplandıracağımı bilemiyorum...

Kendi çocukluğumu düşünüyorum...

7 yaşındayken etrafımdaki büyüklerin etmiş olduğu lafların, kafama ve bilinçaltıma nasıl kazındığını hatırlıyorum...

Söylediğim sözlerin, çocukların körpe beyinlerine ve bilinçaltlarına nasıl işleyeceğini biliyorum...

***

Poyraz televizyonu seyrediyor...

Televizyon İstiklal Caddesi’ndeki patlamayı, ölenleri, yaralananları veriyor...

Televizyonu seyretmesini istemiyorum...

Evde çocuk kanalları dışında televizyon açmıyorum...

Ancak spor kulübünde, o an için ne yapacağımı bilmiyorum...

-“Oğlum televizyon seyretme...” diyebiliyorum sadece...

-“Git çikolata falan al kendine...”

TERÖR GÜNLERİNDE ÇOCUKLAR... (2)

İnsanlar ölüyor...

Çocuklar ölüyor...

İnsanların ölümünü, çocukların ölümünü, çocuklar televizyonda canlı yayında seyrediyor...

Anne babalar korkuyor...

Haberin Devamı

Anne babalar ağlıyor...

Anne babalar çocuklarını kaybediyor...

Çocuklar babasız, annesiz kalıyor...

Hayatta kalan çocuklar; bunları seyrederek büyümeye çalışıyor...

***

-“Baba bizi AVM’ye götürsene” diyor çocuklar...

- “Bugün yarın gitmeyelim çocuklar...” diyorum...

-“Niye baba?..” diyorlar...

Nasıl cevap vereceğimi bilmiyorum...

-“Terör saldırıları var...” diyemiyorum...

-“Hiçbir şey yok... Ben sizi götürmek istemiyorum...” gibi abuk bir cevap da veremiyorum...-” Bugünlerde biraz olaylar var... Kimsecikler yok oralarda... Biz de gitmeyelim...” gibisinden lafları eveleyip, geveliyorum...

***

“Çocuk oyunu için çocuk tiyatrosuna götüreyim bari” diye içimden geçiriyorum...

O konuda bile mütereddit kalıyorum...

Annesiyle göz göze; anlaşmaya çalışıyorum; “götürsek mi götürmesek mi?..” diye karar vermeye uğraşıyorum...

Sonunda çocuk oyununa götürmeye karar veriyorum...

Annesi;

-“Tiyatronun ne kadar yakınında AVM var?..” diye kontrol ediyor...

Terör günlerinde hayat

TERÖR GÜNLERİNDE ARKADAŞLAR... (3)

Oyundan sonra sınırlı kalan alternatifler arasında bir yere yemek yemeğe gidiyoruz...

Haberin Devamı

Hayatın nasıl tarumar olduğunu, her saniye fark ediyorum...

Kolej’den sınıf arkadaşlarım ortak platformumuzdan bana mesaj atıyorlar;

-“İyi misiniz?..” diye...

***

Birkaç gün önce, benim de Ankara’ya; onlara mesaj attığımı, saldırıda onlara bir şey olup olmadığını sorduğumu hatırlıyorum...

Bombalı saldırı gecesi; Ankara’daki Kolej sınıfından birkaç arkadaşım “akşam yemeğini beraber yemeğe” karar veriyorlar...

-“Beraber olduğumuz zaman, yalnız olmadığımızı hissediyoruz... Aynı duyguları paylaştığımız için, bir nebze rahatlıyoruz...” diyorlar...

Görmeden birbirimize daha fazla sokulduğumuzu hissediyorum...

EKSİLE EKSİLE ÇOĞALMAYA ÇALIŞIYORUZ... (4)

Önceki gece; Beşiktaş’taki eski yönetici arkadaşlarımla, dizi yapımcısı ve oyuncusu dostlarım;

“Beşiktaş’ın 19 Mart olan (dün) doğum gününde” birlikte Beşiktaş maçına gitmemizi teklif ediyorlar...

-“Olabilir...” diyorum...

-“Çocuklar da bende... Acaba çocuklarla mı gelsek?..”

***

Dün sabah İstiklal Caddesi’nde patlayan canlı bomba ve bir sürü bomba ihbarından sonra, ne benim ne annelerinin çocukları maça götürmeyi düşünecek hali kalmıyor...

Haberin Devamı

Arkadaşları arıyorum;

-“Çocuklar var... Gelemiyoruz...” diyorum...

15 günlükken stattaki şampiyonluk kutlamasına kundakta götürdüğüm çocukları, 7 yaşlarına geldiklerinde maça götüremiyorum...

***

Hayat altüst oluyor...

Hayata korku egemen oluyor...

Yaşama yılgınlık esintileri damgasını vurmaya hazırlanıyor...

Elli yıldır terörle yaşadığımı fark ediyorum...

Çocukların da, henüz 6-7 yaşlarında; tıpkı babaları gibi terörle tanıştıklarını görüyorum...

***

Biliyorum terör tam da bunu istiyor...

Korkuyu, yılgınlığı hakim kılmayı, hayatımızı teslim almayı amaçlıyor... Yaşamaya ve ayakta kalmaya çalıştığımıza göre, bizi esir alamıyor elli yıldır terör...

Ne ki; onbinlerce ölümün acısını yüreğinde hissederek... Sakat kalanların, yitirilen kuşakların, bitip giden gencecik hayatların ağırlığını üzerinde taşıyarak, sürdürmeye çalıştığımız hayat; bizleri öğüte öğüte olgunlaştırıyor...

Acıdan ve acılardan geçiyoruz...

Hüzünden ve üzüntülerden nasibimizi ala ala, yürümeye uğraşıyoruz...

Eksile eksile, çoğalmaya çalışıyoruz...

DİĞER YENİ YAZILAR