93 gün önce... Can’la Erdem tutuklandığı gün... (1)

Genç kadın tuttuğunu koparan çok başarılı bir avukattı...

Çok ünlü bir sanatçı arkadaşım tavsiye etmişti onu bana;

***

-“Ele aldığı hiçbir davayı yarım bırakmaz... Sonuna kadar gider ve kazanır...” demişti... Beyaz TV’deki, Derin Futbol programında bana sövüp sayıldığı; bir yorumcu tarafından; “dikkatli olsun, akıllı davransın...” gibi tehditlerin gırla gittiği günlerdi...

***

Genç kadın avukat, programdaki konuşmaların teker teker deşifresini çıkartmış karşıma öyle gelmişti...

-“Üç yorumcuya, kesinkes hapis cezası aldırırız...” diyor;

-“Her birinden ağır tazminat da cabası... Davayı ne zaman açalım?..” diye soruyordu...

***

Bir öğle vaktiydi...

Hayatımın önemli kararlarının verildiği, en önemli virajlarının geçtiği İtalyan lokantasında; genç avukat kadını dinliyordum...

***

İşinde çok cerbezeli olduğu belliydi...

Vücut dili ve tehditlerin deşifre metni, davayı rahat kazanacağımızı belli ediyordu...

***

Bulunmadığım ortamda, “arkadaş ve dost olduğunu sandığım kişiler tarafından” ağır hakaretlere maruz kalmış, gecenin o saati uykumdan uyandırılmış, hiçbir dahlim olmadığı bir konuda bir ton lafı gece gece canlı yayında yemiştim...

Haberin Devamı

***

Genç kadın avukat;

-“Sizi, tehdit ediyorlar... Aşağılıyorlar... İtibarınızı beş paralık ediyorlar... Markanızı yok ediyorlar...” diyordu...

***

Egomun yeterince kalınlaştığına inandığı kabuğuna yönelik sözlerdi bunlar ve benim;

-“Hesabı soralım bunlardan... Ne gerekiyorsa yapalım... Görsünler günlerini... El mi yaman bey mi yaman anlasınlar... Görsünler dünyanın kaç bucak olduğunu...” dememi bekliyordu...

***

-“Hapis cezası mı?.. Bizim davamızdan hapis cezası mı alacaklar?..” diye sordum...

-“Evet...” dedi...

-“Bu cezayı alıp almamaları dava sonunda, bize mi bağlı olacak, yoksa davayı açtıktan sonra, konu kamu davası niteliğine bürünüp davanın seyri kontrolümüzden çıkacak mı?..”

-“Davanın tehdit kısmı; kamu davası halini alacak ve her halukarda ceza alacaklar...” dedi...

***

Bir süre durakladım, bekledim ve sonra sakin bir ifadeyle; -“Biz bunu yapamayız avukat hanım...” dedim...

Haberin Devamı

Yüzüme hayret nidasıyla baktı...

-“Size bir saatten fazla nasıl hakaretler yaptıklarını ve ne tehditlerde bulunduklarını görmüyor musunuz?.. Bu deşifreleri alın bir okuyun...” dedi...

-“Hayır okumayacağım...” dedim...

-“Onları okursam sinirlenirim ve bu davayı açmaya tetiklenirim... Bense onlara bir ceza davası açmak istemiyorum...”

-“RTÜK’e başvurursak, televizyon kanalıyla ilgili ağır ceza getirtiriz... Bir ay içinde bunu yapmamız gerekiyor...” dedi... -“Ben bu konuları bir düşüneyim...” diye geçiştirdim...

***

Tuttuğunu koparan genç avukat kadın; durumu anlamıştı...

-“Siz dava açmayacaksınız” dedi...

-“Hayır açmayacağım ... Onlara bir programda ettikleri bu ağır hakaretlerden dolayı ceza davası açmayacağım... Bu tedirginlikle yaşamalarını istemiyorum... Hayat adaletini gün gelir kendi gösterir...” dedim...

Genç kadın avukat;

-“Eğer insanlar sizin gibi davranırlarsa, biz avukatlık bürolarının kepenklerini indiririz...” dedi...

Kalktı yemekten, ayrıldık...

*****

93 gün önce... Can’la Erdem tutuklandığı gün... (1)

93 GÜN ÖNCE CAN’LA ERDEM İÇERİ ALINDIKLARINDA... (2)

Haberin Devamı

Babam; yanıbaşımda beyin kanaması geçiriyordu... Arabada, Maçka’nın trafiğinde hastaneye götürüyordum onu... -“Kolum uyuştu oğlum...” diyordu...

Konuşamıyordu... Dili peltekleşmişti...

***

Hastaneye götürdüğümde, babama ne olacağını bilmiyordum... Ama babamın beyin kanamasının neden kaynaklandığını biliyordum...

***

Kirli ve derin bir operasyonun sonucu, birkaç hafta önce çocuklarımdan ayrı kalırken, her gün gazetelerde ve onların kaynak aldığı bazı internet sitelerinde derin bir iftira kampanyasıyla karşı karşıya kalmıştım...

***

Yan yana iki evde birlikte yaşadığım babam, olanların gerçek yüzünü biliyor; bu iftira kampanyası karşısında 80 yıllık hayatı boyunca olmadığı kadar bunalıyor, sıkılıyor ve üzülüyordu...

***

Bir öğle yemeği esnasında telefon gelmişti... Babam o yazılardan birini görmüş ve fenalaşmıştı... -“Babanın sol tarafı tutmuyor, konuşamıyor...” diyorlardı telefonda... Apar topar eve gitmiş, babamı hastaneye yetiştirmek için, direksiyonun başına geçmiştim...

Haberin Devamı

***

O gün hastaneye zor bela yetiştirdim onu...

Üç gün yoğun bakımdan çıkamadı...

Beyin kanaması geçirmişti...

Sol bacağı bir daha hiç eskisi gibi olmayacaktı... Koltuk değneğiyle yürüyecekti...

***

O günlerde adını söylemeye artık gerek duymadığım bir site bana yayın yoluyla yapılan saldırıların başını çekiyordu...

***

Onun sorumluları ve editörleri ile o siteye çalışan bir köşe yazarı hakkında, çocuklarımdan ayrı kalmanın, hakkımda açılan iftira kampanyasının ve babamın beyin kanaması geçirmesinin öfkesiyle dava açmıştım...

***

Davalar devam ediyordu...

O sırada, bizim olayla hiç ilgisi olmayan bir davada; benim de dava açtığım internet sitesi yöneticilerini tutukladılar...

Üç yöneticisi cezaevindeydi...

***

Ben kendi olaylarımdan çok acı çekmiştim... Çektiğim acıya, babamın beyin kanaması eklenmiş, olay bir aile trajedisi halini almıştı... O günlerde durup durup; “Onları hiç affetmeyeceğim...” diyordum...

***

Oysa onlar, başka bir olaydan cezaevine girmişlerdi... Onlarca davayla, haklarında istenen hapis cezalarıyla uğraşıyorlardı...

“Bu insanlar, haklarında açılan onca davayla ve iddialarla uğraşırken, benim davalarımın ağırlık yapmasına izin veremiyorum...” dedim ve bütün davaları geri çektim...

***

-“Muhataplarımın halihazırdaki ağır şartları altında davamdan feragat ediyorum...” dedim... Çıkarken iki muhatabıma “geçmiş olsun” dedim ve salondan ayrıldım... Bana ağır iftira yazan köşe yazarı da dahil, herkes için açtığım davalardan vazgeçtim...

***

Bir süre sonra onların avukatları;

-“Siz davadan vazgeçtiniz... Ama bizim paramızı yine de ödemek zorundasınız...” dediler... Bu durumda onların avukatlarının paralarını da ödemek durumundaydım; bu görevi de rahatsızlık duymadan yapacaktım...

*****

CAN’LA ERDEM’İN 93 GÜN ÖNCE TUTUKLANDIKLARI AN... (3)

Tüm bu olayları; dün Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanması üzerine yeniden yaşadım...

Aileme ve bana çok ağır maliyetler yaşatmış insanlara, konu cezaevi ve tutuklama noktasına geldiğinde nasıl karşı çıktığımı hatırladım...

***

Can Dündar ve Erdem Gül’ün o yayından dolayı yargılanıp yargılanmaması tartışılabilirdi...

Bunu anlardım...

Ama tutuklu yargılama... Cezaevine göndererek bütün bir süreci cezaevinde yaşatma...

***

Kendi hayatımda ödediğim ağır maliyetlere karşın, bu yöntemi hiç benimseyemiyordum...

Hayatı öyle okuyamıyor, öyle yaşayamıyordum...

Yaşamadığım için sırtımda bir ağırlık taşımıyordum...

Hayatın adaletini, yargılarken tutuklamada değil, kendi doğal seyrinde arıyordum...

*****

93 GÜN SONRA... GEÇMİŞ OLSUN ARKADAŞ... (4)

Sevgili Can, sevgili Erdem...

92 günlük bir zorunlu ziyaretin ardından, önceki gece cezaevinden tahliye edilişinizi izledim...

***

Annenizin, eşlerinizin, çocuklarınızın haykırışlarını dinledim, sizleri gözlerimle izlerken...

***

Dayanışan herkesin mutluluğu görülmeye değerdi...

Sanırım en yürekten çığlıklar ailenizinkilerdi...

Can; anneni gördüm sana durup durup sarılmak isteyişini...

Haykırışını, seni öpüşünü...

***

“Dava devam ederken, tutuklama bir hak ihlali anlamına gelir...” diyen Anayasa Mahkemesi kararı...

93 gün önce...

93 gün sonra...

Geçmiş olsun Can...

Geçmiş olsun Erdem arkadaş...

Geçmiş olsun

ailelerinize...

DİĞER YENİ YAZILAR