Ben bir Truman Show yapılmaya çalışıldım...

Gazeteciliğe 20 yaşında başlıyorum...

31 yaşında önüme gazetecilikte hiçbir şekilde aşamayacağım bir duvarla çıkıyorlar...

Meslek hayatımı bitirme noktasına getiriyorlar...

Yapabileceğim hiçbir şey görünmüyor...

***

İlkokul arkadaşım sayesinde, bir dergide yazmanın dışında mesleğimden uzaklaşmış, kopartılmış bir hayat yaşıyorum...

Bir yıl sonra, ailemden kalan son bağlantılarla televizyon programcılığına adım atıyorum...

TRT’nin ikinci kanalında, gece yarısından sonra kimsenin izlemeyeceği bir saatte haber programına başlıyorum...

15 günde bir yayınlanan program, ilk andan boğulmaya çalışılıyor...

***

Gazetelerden beni dışlayan “filmin yönetmeni ve senaristi olan güç”, televizyon programının yok edilmesi için her yolu deniyor...

Hayatın tesadüfleri sonunda “gazetecilikten dışlanmam için” planlanan büyük senaryo altüst oluyor;

Senaryo yazarları ve yönetmenin; “Gazetelere uğrayamaz hale getirmeye çalıştığı gazeteci, bu kez televizyon starı olarak karşılarına çıkıyor...”

***

Fitil oluyorlar...

Ellerindeki tüm gücü, “gazeteci”yi mesleğinden attırmak için kullanmaya başlıyorlar...

Haberin Devamı

Devletin güvenlik kurumunun en tepesindeki insanlara “gazeteci” hakkında “demeçler verdiriyorlar...”

“Gazeteci”yi, hiçbir şeyden anlamayan bir “salak” olarak göstermek için, “kendilerine bağlı bütün gizli elemanları psikolojik etki ajanı olarak kullanıyorlar...”

Gazeteci hakkında espriler üreterek bir “aptal” yaratma gayretine giriyorlar...

Diğer taraftan da, “kamuoyuna aptal diye sundukları” gazeteciyi, devlet için bir “toplumsal tehlike” olarak lanse ediyorlar...

***

Kullandıkları psikolojik etki ajanları, bazen ünlü bir kadın romancı, bazen bir televizyon show man’i, bazen televizyonlardaki cazgır bir tartışmacı, bazen siyasal tarihçi görünümündeki bir etki ajanı; bazen piyasayı kontrol eden bir televizyon yapımcısı, bazen üst düzey “gazete yöneticisi şekline sokulan bir tetikçi” oluyor...

Çok ilginç bir nokta var...

Gazeteciye karşı “yönetmen ve senarist, hiçbir zaman onu meslekten kovdurmaya çalışan bir eylemin bizzat parçası olduklarını” hissettirmiyorlar...

Haberin Devamı

Aktör ve aktristleri kullanıyorlar...

Kendilerini her daim gizliyorlar...

***

Hayatımın tam anlamıyla bir Truman Show olduğunu, 1998 yapımı filmi izleyen bazı dostlarım ve arkadaşlarım söylüyor, beni uyarıyorlar...

Beni filmin başrolünü oynayan Jim Carry’nin haline benzetiyorlar...

Yıllarca filmi izlemeyi reddediyorum...

Ta ki; 2015’in son günü olan önceki güne kadar...

Önceki gün, nihayet The Truman Show filmini izliyorum...

Benim hayatım “annem, babam, çocuklarım ve bu çemberden dostum olarak içeri sızmayı başaran birkaç kişinin dışında tamamen bir Truman Show bunu anlıyorum...”

***

Senarist ve yönetmenin, mesleğimi bitirmek, beni zindanda etkisizleştirmek, çocuklarımdan koparmak için üzerinde çalıştığı bir “proje olduğumun” farkındayım...

Önceki gece 2016’ya girdiğim dakikalarda; bu filmin Truman Show filmi gibi “acıklı başlasa da, Truman Show’un finali gibi öğretici biteceğini” hissediyorum...

Lapa lapa yağan kara ve soğuk akan sulara bakarken, kalbimin en derinlerinden Tanrı’ya dua ediyorum...

Haberin Devamı

TRUMAN’IN BAŞINA GELEN SENARYO...

Truman Burbank, masa başı bir işi, son derece düzenli bir hayatı olan, otuzlu yaşlarında bir sigortacıdır...

Hayatı inanılmaz bir düzendedir...

Eşi, lisede tanıştığı aşkı olmuştur...

En iyi arkadaşı iyi-kötü günlerinde, her daim ihtiyacı olduğunda yanındadır...

İşe giderken karşılaştığı insanlar, hatta onlarla karşılaşıp selamlaştığı mekânlar bile aynıdır...

***

Şehirdeki tüm evler, şirin bir kutu şeklinde ve birbirinin kopyasıdır...

Etrafındaki tüm insanlar, yaşadıkları Seahaven’da bulunmaktan ne kadar memnun olduğunu Truman’a fazlasıyla belli ederler...

Truman, o yaşına kadar tüm ömrünü Seahaven şehrinin bulunduğu adadan hiç çıkmadan ailesi, okulu, arkadaşları, işi ve evi arasında geçirmiştir...

***

Tüm bu sıradanlık, aynılık içinde, Truman; yaşamak istediği sıradışılığı kendi üretimi olan selamlamasına dökmüştür:

-“Olur ya belki görüşemeyiz, iyi günler, iyi akşamlar, iyi geceler...”

***

Bazen de teselliyi ayna karşısında bulur...

Haberin Devamı

Galaksiler kurar, şehirler fetheder...

Kendi yazdığı çocuksu oyunları içinden geldiği gibi sahneler... Aslında en büyük oyunun kendi hayatı olduğunu bilmeden...

***

Truman, gerçekte televizyon yapımcısı ve yönetmeni ihtiraslı Christof tarafından, tüm yaşamı milyonlar tarafından izlenen birisi haline getirilmiştir...

Truman’ın bundan haberi yoktur...

Yaşadığı adanın dünyanın en büyük film stüdyosu olarak tasarlandığını bilmez Truman... Hayat arkadaşının aslında kendi seçimi olmadığını...

En iyi arkadaşının ağzından çıkan tüm sözcüklerin kulaklığına bir başkası tarafından fısıldandığını...

Ona bir kaza yaşatılarak bilinçaltına su korkusu yerleştirildiğini böylece adadan çıkmasının engellendiğini bilmez...

***

Tüm bu gidişatı düzenleyen Christof, tanrıcılık oyunu oynayan ve Truman’ı korkutarak bastırmayı göze almış hırslı bir karakterdir...

Yarattığı sahte dünyayı, gerçek hayat olarak insanlara sunan birisidir...

Figüran niyetiyle şova alınan, Sylvia, yüzlerce insanın doldurduğu yapay şehir Seahaven’da, Truman’a gerçekleri söyleme cesareti bulan tek kişi olur...

Ona tek cümle söyler: “Herkes seni izliyor...”

Truman allak bullak olur...

***

Bir gün işe giderken radyoda, sanki takip ettiği birinin yol güzergâhını tarif eden bir ses girer kanalların arasına...

Ses tam da Truman’ın yoldaki gidiş yolunu anlatmaktadır...

Kahramanımız büyük bir şaşkınlık yaşar...

Derken, evinin önüne gökten düşen spot lambası ve kalabalıklar içinde ölmüş babasını tekrar görmesiyle birlikte anlar ki artık çevresine farklı gözlerle bakmasının zamanı gelmiştir...

***

Yönetildiğini, kurmaca bir düzen içerisinde olduğunu hissetmiştir... Bu hissini paylaşmaya çalıştığı dostu Marlon ve eşi Meryl tarafından da anlaşılmadığını, hatta geçiştirildiğini fark etmesi, güvenecek kimsesi olmadığını da göstermiştir ona...

***

Yapımcı Christof da bunu fark eder ve acil eylem planı olarak, Truman’ın yıllar önce öldü sanılan babasını hafıza kaybı geçirme bahanesinin perdesi altında, şova tekrar sokar...

Bu olay senaristlerin Truman’ın gerçeği bulmasına engel olan son oyunudur...

***

Truman, eski haline döner ya da öyle görünür...

Herkes onun sakinleştiğine kanaat getirdiğinde ise ansızın kaçış planını uygulamaya döker...

Fark edildiği anda ise ortalık bir anda karışır...

Tüm oyuncuların seferberliğiyle adadaki her yere bakılır fakat Truman bulunamaz...

Oysa ki tahmin edilemeyen, sıkıştırıldığını hissettiği hayattan kurtulmak isteyen birisinin, korkularının da üstüne gideceğidir... Truman düşünülecek en son yerdedir...

Yıllardır içini kemiren gerçeğe ulaşma umuduyla dolu gözleriyle, hayattaki en büyük korkusuna, denize açılmıştır...

Az sonra yönetmenin denizde yaratacağı fırtınalardan habersizce...

GERÇEĞE GİTMEYE BAŞLADIĞIMIZDA KORKULARI DEPREŞTİRİRLER...

Art arda çak(tırıl)an şimşeklerle yelkenlisinin mahvolmasından sonra, “Yapabileceğinin en iyisi bu mu? Beni öldürmek zorundasın!” nidalarıyla seslenir Truman yönetmene...

Kara bulutlar dağılır, yoluna devam eder Truman...

Fakat ufkun bittiği bir mavi duvar vardır o denizde...

Denizin kendisi de stüdyonun bir parçasıdır...

***

Gerçeğe ulaşmak için gözyaşları içinde, yumruk yumruğa duvarla cebelleşir Truman...

Yönetmen ve senarist konuşmaya başlar Truman’la...

Tüm konuşmanın amacı ikna cümlesinde gizlidir;

-“Dışarıda, senin için yarattığım bu dünyadan daha fazla gerçeklik yok... Aynı yalanlar... Aynı ikiyüzlülük...”

Truman için hayatının parçası olan, anı olan şeyler, yapımcı Christof için bir bölümdür...

***

Yönetmen, korkularını aşmayı basarmış bir şekilde suni fırtınayla mücadele ederek yoluna devam eden Truman’a bakar ve sorar;

-“Truman,nereye gidiyorsun?” Gerçeğe, elbette ki gerçeğe gidiyordur...

Her türlü sürprize açık, özgür kaderinin efendisi olacağı gerçek dünyaya, gerçek hayata...

Özgürlüğüne uzanan kapıdan çıkış adımını atacak olan Truman son kez selamlar izleyicilerini;

-“Olur ya belki görüşemeyiz, iyi günler, iyi akşamlar, iyi geceler...”

***

İyi geceler Türkiye her nerede yaşanıyor ve yaşatılıyorsan...

Ben bir Truman Show yapılmaya çalışıldım...

“GERÇEĞE VE KADERİMİZE YELKEN AÇMAYA KARAR VERDİĞİMİZDE, ÖNCEDEN BİLİNÇALTIMIZA KURGULANMIŞ KORKULARIMIZI DEPREŞTİRİP, GERİ DÖNMEYE ZORLAYACAK SUNİ FIRTINALARLA KARŞILAŞACAĞIMIZI BİLİYORUZ...”(altyazı.org)

DİĞER YENİ YAZILAR