Yazın sonu ve yeni sezonun başlama günleri...

Alışkanlıkların ilginç bir aritmetiği var... Ağustos’un onuncu gününden itibaren, yaz mevsiminin adım adım bitmekte ve gitmekte olduğunu görüyorum...

Vücut ve beyin ilginç bir şekilde yazın bitmesine, edindiğim mevsimlik alışkanlıkların sona ermesine direniyor...

***

“Bir süre daha devam edebilirsin yaz mevsimi alışkanlıklarına” diyor içim usul usul...

Ruhum; okulların geç açılacak olması haberlerinden medet umuyor;

Bilincim; Havaların güneşli olmasından; ‘daha sonbahara çok var’ tesellisine kayıyor...

Bilinçaltım; Eylül-Ekim aylarının pastırma yazı kıvamında geçeceği müneccimliğine kayan bir öngörüyle; “yazın kurduğum düzeni üç aşağı beş yukarı devam ettiririm” sanrısını sürdürmeyi yeğliyor...

***

Beyin, gelmekte olanı görmekte ve kabullenmekte zorlanıyor...

Oysa lamı cimi yok...

Yaz bitiyor... Yeni dönem ve yeni bir hayat başlıyor...

***

Yazı yaz gibi yaşadığım günler sona eriyor... Yazın hakkını vermeye çalıştığım haftalar aylar bitişe doğru gidiyor...

Aileyi denize götürdüğüm sabahlar...

Havuzlarda yüzdürdüğüm öğlenler...

Haberin Devamı

Sporun envai yaptırdığım egzersizler...

Mini diskolarda çocukların danslarını seyrettiğim akşamlar...

***

Bisiklete binişlerinden keyif, scutterla kayışlarından heyecan, kaydıraktaki akrabosilerinden hayaller kurduğum haftalar...

Tenisteki vuruş tekniklerinden duyduğum gurur... Cimnastikte parande denemelerinden, aldığım ilhamlar...

Son demlerine geliyorlar...

***

Hayat artık yeni dönemin geldiğini hatırlatıyor...

Kitaplar, okuma, yazma seansları azar azar başlıyor... Okul kıyafetleri, formaları, süveterleri, kazakları, ceketleri, hırkaları yeni bir mevsimin, yeni günlerin geldiğini işaretliyor...

*****

BİR HÜZÜN VAR ÜZERİMDE... BİR YAZ DAHA BİTİYOR...

Diğer öneriler; “Yemekten sonra yürüyüş yapmayın; yediklerinizi sindiremez vücut ve yararını göremezsiniz...

***

“Kemerinizi gevşetmeyin; Bağırsaklarınız düğümlenebilir...”

***

“Duş almayın; Kan akışını el ve ayaklara doğru çoğaltır ve sindirim sistemine zarar verir...”

***

Yemekten sonra hemen uyumayın; sindirim sisteminin çalışmamasına, bağırsak iltihaplanmalarına ve mide rahatsızlıklarına sebep olur...” şeklinde özetleniyor...

Haberin Devamı

***

Yemek sonrası uykunun sağlıklı mı zararlı mı olduğu konusunda bir türlü tam karar veremiyorum...

Uzun ve sağlıklı yaşayan İsmet İnönü, Vehbi Koç, Beyti Güler gibi yaşam ustaları öğle yemeklerinden sonra yarım saat ile bir saat arası bir kestirme molası veriyorlar...

Bizzat Vehbi Koç’un ve Beyti Güler’in ağzından bunu dinlediğim günleri ve yararları üzerine sohbetleri hatırlıyorum...

***

Atina yıllarımda; sağlıklı ve keyifli yaşamaya düşkün Yunanlıların; her gün nasıl yemek sonrası 2-3 saatlik ‘siesta’larının olduğunu, günü nasıl sabah ve akşam olmak üzere ikiye böldüklerini ve bir günden nasıl iki gün çıkardıklarını biliyorum...

Bu örneklerle, Anglo Sakson bilim adamlarının “yemek sonrası kısa öğle uykularının” ‘zararlı’ olduğu açıklamaları karşısında çelişkiye düşüyorum...

Bir türlü hangisinin daha doğru olduğuna karar veremiyorum...

***

Ama zaten bu sorunun da pek bir anlamı kalmıyor... Yaz bitiyor...

Haberin Devamı

Sonbahar ve geliyor...

Yeni sezon başlıyor...

Öyle bir zaman dilimi bulabilecek miyim;

Sorunun cevabı bir muamma halini alıyor... Artık yaz bitiyor...

Sonbahar ve kış geliyor...

Yaz alışkanlıkları rafa kalkıyor...

Bir hüzün var üzerimde...

Bir yaz daha bitiyor...

*****

YEMEĞİN HEMEN ARKASINDAN SİGARA İÇMEYİN...

Yaz bitiyor, spor dolu, dinlenme ve yenilenme dolu günler sona eriyor...

Yazın sonu ve yeni sezonun başlama günleri...

Fakat gözüm halen sitelerdeki sağlık haberlerine bakmadan geçemiyor...

Yemekten sonra “7 şeyi asla yapmayın” diyor Her Gün 1 Yeni Bilgi portalında yer alan bir haber:

***

Uzmanların yaptığı araştırmalara göre, yemeğin hemen ardından yakılan tek bir sigara, 10 sigara içmeye eşdeğer sayılıyor... Ve bu da kansere yakalanma riskini arttırıyor...

***

Fosur fosur sigara içtiğim günleri hatırlıyorum...

Televizyonlarda, sinemalarda sigara reklamlarının “karizmatik insan olmaya özendirdiği” reklam filmlerinin etkisi altındaki bilinçaltımın yönlendirdiği günlerime dönüyorum...

Yemekten sonra sigara içmek bir yana, yemek arasında 3-5 sigara tellendirdiğim günleri hatırlıyorum...

Haberin Devamı

‘Sigara kapalı yerlerde yasaklanmalı’ dediğim zaman; nasıl ters bir kampanyayla ‘bunu söyleyenleri yasakçılık ve faşistlikle suçladıkları ve insanları öldürmek için nasıl ters algı operasyonu yaptıkları’ günler geliyor aklıma...

***

Hayatın basit gerçeklerini, beyinlere nasıl bir algı yöntemiyle tersten şırıngalanarak, yok ettirildiklerini hatırlıyorum...

Son zamanlarda izlediğim bir belgesel gözümün önüne geliyor...

***

Sigara lobisinin, “önce sigaranın kanser yapmadığını, uzmanlara dayandırarak kampanyalaştırdığını”, sonra gerçekler ortaya çıkınca; “elde kanser yaptığına dair kesin veri yok” diyerek ustaca soru işareti yarattığını anlatıyor o belgesel...

*****

YEMEK ÜSTÜNE ÇAY İÇMEYİN, MEYVE YEMEYİN...

“Yemeğin üstüne meyve yemeyin” diyor ikinci uyarı...

“Yemeğin hemen üstüne yenilen meyve, midenizin hava ile dolmasına neden oluyor” diye ekliyor...

Zaten yemek üzerine yenen meyvenin şekeri iyice fırlattığı, çoktan tespit ediliyor... Yine de, çoğu restoranda yemek üstüne meyve servisi, iyi müşteriyi memnun etmeye yönelik bir jest olarak yapılmaya devam ediyor...

***

“Türk kültürünün en önemli alışkanlıklarından biri olan

yemek üstüne çay içmek de sağlıklı görülmüyor” diyor uyarılardan biri...

“Yemekten sonra içilen çay, demir içeren besinler tüketildiyse, yemekte alınan demir mineralinin vücut tarafından kullanımını sınırlar...” diye devam ediyor...

*****

TÜRK KAHVESİNİN YEMEK SONRASI TEDAVÜLDEN KALKIŞI

İlk gençlik yıllarım aklıma geliyor... Yemekten sonra çay içmenin ne zaman Türk kültürünün bir parçası haline geldiğini düşünüyorum...

Türkiye’de o yıllarda yemeklerden sonra “sade, orta veya şekerli Türk Kahvesi içme alışkanlığının” olduğunu hatırlıyorum... Sonra günlerden bir gün; Türkiye’nin hazinesi dövizsiz kalıyor...

70 sente muhtaç olduğumuz günler başlıyor... Kahve ithal edildiğinden, ithali duruyor...

Türkiye; o çok sevdiği ve yemek sonrası keyifle içtiği Türk Kahvesi’ni içemez hale geliyor...

***

Yıllar yılı sürüyor bu uygulama...

O günlerde “Türk kahvesi yerine çay ikame ediliyor” Türk insanının yemek sonrası ağız tadına...

Çay Türkiye’de her daim çok içilen bir madde...

Ancak yemek sonrası kahve yerine çay modası, dövizsiz kalan tamtakır hazinemizin bize yadigar bıraktığı bir alışkanlık olarak tarihe geçiyor...

DİĞER YENİ YAZILAR