Yanlış hissedemezsin...

“Yanlış düşünebilir...

Yanlış anlayabilir...

Veya yanlış yapabilirsin...

Ama yanlış hissedemezsin...”

***

Hayatımın temel şiarını bu cümledeki kadar veciz; bu tümcedeki kadar yalın, bu sözcüklerdeki kadar berrak, bu ifadelerdeki kadar sarih; ifade edilebileceğini düşünmüyorum...

***

Tanıştığım insanlar benim akıllı olduğumu düşünüyorlar... Oysa ben farkındayım ki; ben akıllı bir insan değilim...

Akıllı insan kararlarını akılla alır... Hiçbir kararımı aklımla almıyorum ben...

***

Alacağım kararın artılarını eksilerini düşünmüyorum... Artılarla eksilerle zerrece ilgilenmiyorum... Kararlarımı “aklıma göre değil, hislerime göre” alıyorum... Hislerim neyi söylüyorsa; insanlarla ilgili görüşlerim, olaylarla ilgili düşüncelerim, durumlarla ilgili tavırlarım o şekilde belirleniyor...

GAZETECİLİK KARARIM...

Yanlış yapma olasılığımın hiç az olmadığını biliyorum... Fakat yanlış yapmayla zerrece ilgilenmiyorum... Hislerim neyi söylüyorsa, onu yapıyor... Yaptıklarımın yanlış olduğunu düşünmüyorum...

***

Duygularımın hissettiğini yaptığımdan, sonraları zerrece pişmanlık duymuyorum... Gazeteciliği seçtiğimde; varolan bütün olasılıklar ‘beş parasız bir meslek seçtiğim ve çulsuz bir adam olarak hayatımı sürdüreceğim’ yönünde şekilleniyor...

Haberin Devamı

***

Ancak ben olasılıkların değil, hislerimin beni götürdüğü yere gidiyorum... O sırada “gazetecilik yapmak istiyorum...”

Öyle yapıyorum...

TELEVİZYONDA...
Zaman geçiyor... Gazetelerde önümü kesiyorlar... Beni bloke ediyorlar... Yaşamamı engelliyorlar... Bu durumda hislerim, sezgilerim, duygularım televizyonda kendimi ifade etmeye kayıyor...
***
Gazeteciğimi, televizyonculukta yapmaya, duygularımı orada ifade etmeye çalışıyorum... Televizyondaki programlarım izlenme rekorları kırıyor... Herkesi bir telaş alıyor...
-“Bu adam ne yapıyor da, izlenme oranını bu kadar yükseğe tırmandırıyor?..” diye teoriler üretiyorlar... Yaptıklarımdan, şablonlar çıkarıyor, aynısını yapmaya uğraşıyorlar...
***
Hiçbir şey aynı olmayınca, bu kez çamur atmayı ve yeni duvarlar örmeyi deniyorlar... Ben ise bütün bu fırtınaların ortasında, hayatımın tek şablonunun “şablonsuzluk” olduğunu biliyorum...
Sezgilerim ve hislerimin beni götüreceği yere gideceğimin farkındayım...
Milyonlarca dolarlık teklifleri reddediyorum... Milyonlarca doların muhataplarım tarafından telaffuz edilmesini bile beklemiyorum...
***
Düşünsem, kabul edeceğim belki... Anlasam; Bu parayı alsam mı diyeceğim... Yap dediklerini yapsam; başka zenginliklere kanat açacağım belki...
Tınmıyorum bile...
Ne söylediklerini, ne teklif ettiklerini işitmiyorum... Hissetmediğim hiçbir şeyi içime almıyorum...
Ne aşkta, ne sevgide...
Ne sevişmelerde ne kesişmelerde...
Ne işte, ne aşkta, ne işte ne parada...
Hayatımı hissettiklerimin dışında yaşamıyorum...

Haberin Devamı

AŞK HAYATIM...

Aşık olduğum, aşk yaşadığım kadınların araştırmasını yapan, yeni kadınlar bana; “Aşk yaşadığım kadınlar arasında hiçbir ortak nokta bulamadıklarını” söylüyorlar...

Haberin Devamı

Doğru söylüyorlar...

Ne boyları, ne posları, ne fiziksel, ne sosyal, ne karakter boyutları, ne CV’leri, ne seviyeleri birbirine benziyor aşık olduğum kadınların...

***

Aşk hayatımdaki kadınların arasındaki farklılıklar; Aşkları zerrece bir hesap... Zinhar bir plan... Allah yazdıysa bozsun; Bir kurmaca üzerine inşa etmediğimi gösteriyor...

***

Bulunduğum hayatlarda ve sektörlerde; “Reklam aşkları yaşanıyor... Reklam birliktelikleri hatırı sayılır oranda varlık gösteriyor...” Bana sormadan geçmiyorlar; -“Reklam birlikteliği mi bunlar?” diye nabız yokluyorlar...

***

Oysa; ben biliyorum ki; “Yanlış düşünebilirim... Yanlış anlayabilirim... Yanlış yapabilirim... Ama yanlış hissetmem...” Onun için ne hissediyorsam onu yaşıyorum.

MANEVİ KIZIM...

Bir aşk ilişkisinin, sonunda manevi kızım hayatıma giriyor... Yine aynı terane, aynı koro tarafından aynı perdeden seslendiriliyor:

Haberin Devamı

“Kızımla ilişkim; bir reklam ilişkisi olarak” lanse ediliyor...

***

Yunanlıların dediği gibi, bunu söyleyenlere acı (yamuk) bir gülümseme fırlatıyorum... Kızım birkaç gün önce 15 yaşına basıyor...

Onun 15 yaşına kadarki her döneminde bulunmaya çalışıyorum... Oysa annesinden ayrılalı, 12 yıl oluyor...

12 yıldır, bütün gözlerden uzakta, resimlerden, fotoğraflardan olabildiğince ırakta, hafta sonlarını ve annesinin izin verdiği ölçüde tatillerini, kızımla bir arada geçirmeye çaba gösteriyorum... Onu bir hesap... Bir reklam... Bir pazarlama... Bir marka yönetimi olan görenlerin zavallılığında;

“Hayatımın en büyük hazinelerinden birinin; manevi kızımın adım adım büyümesinin mucizesini yaşıyorum...”

HAYATIN ACITAN SAHİCİLİĞİNDE...

Biyolojik çocuklarım dünyaya geldiği ilişkim esnasında, “birlikteliğimin, gerçek değil, planlı olduğu”, iftirası atılıyor...

***

Ayrılığımda ve sonrasında yaşadığım mecra, dört yıldır her dakikasında yanlarında bulunarak büyütmeye çalıştığım çocuklar, hayatın acıtan sahiciliğini yüzüme vururken, “sahici yaşamımın, hissettiğin şekilde davranmanın” mucizevi mutluluğunu bana tattırıyor...

***

O zaman fark ediyorum ki;

Hayatımda zamanında gazeteciliği her şeyiyle sahici... Televizyonculuğu bütünüyle hissi... Aşklarımı her şeyiyle kalbi... Çocuklarımı ve ailemi sadece duyguyla yaşıyorum...

“Yanlış düşünebilirim...

Yanlış anlayabilirim...

Yanlış yapabilirim...

Ama yanlış hissetmem...”

KALBİMİN ŞEKLİ...

En sevdiğim parça neden acaba “Shape Of My Heart”...

Türkçesiyle “Kalbimin Şekli...”

***

He deals the cards as a meditation

And those he plays never suspect

He doesn’t play for the money he wins

He doesn’t play for the respect

He deals the cards to find the answer

The sacred geometry of chance

The hidden law of probable outcome

The numbers lead a dance

***

I know that the spades are the swords of a soldier

I know that the clubs are weapons of war

I know that diamonds mean money for this art

But that’s not the shape of my heart

***

He may play the jack of diamonds

He may lay the queen of spades

He may conceal a king in his hand

While the memory of it fades

***

I know that the spades are the swords of a soldier

I know that the clubs are weapons of war

I know that diamonds mean money for this art

But that’s not the shape of my heart

That’s not the shape, the shape of my heart

***

And if i told you that i loved you

You’d maybe think there’s something wrong

I’m not a man of too many faces

The mask i wear is one

Those who speak know nothing

And find out to their cost

Like those who curse their luck in too many places

And those who smile are lost

***

I know that the spades are the swords of a soldier

I know that the clubs are weapons of war

I know that diamonds mean money for this art

But that’s not the shape of my heart

That’s not the shape of my heart.

KALBİMİN ŞEKLİ

Kağıtları bir meditasyon olarak dağıtıyor

Ve onlarla oynarken hiç şüphe etmiyor

Kazandığı para için; oynamıyor

Saygı için oynamıyor

Kartları cevabı bulmak için dağıtıyor

Şansın kutsal geometrisi

Muhtemel sonucun gizli kanunu

Sayılar bir dansa öncülük ediyor

***

Biliyorum ki maçalar bir askerin kılıçları

Biliyorum ki sinekler savaş silahları

Biliyorum ki karolar bu sanat için para demek

***

Ama hiçbiri kalbimin şekli değil

Karo valesini oynayabilir

Maça kızını serebilir

Elinde bir papaz gizleyebilir

Onun hatırası solarken

***

Biliyorum ki maçalar bir askerin kılıçları

Biliyorum ki sinekler savaş silahları

Biliyorum ki karolar bu sanat için para demek

***

Ama hiçbiri kalbimin şekli değil

Hiçbiri kalbimin şekli, kalbimin şekli değil

Ve eğer sana seni sevdiğimi söyleseydim

Bir şeylerin ters gittiğini düşünebilirdin

***

Ben çok yüzü olan biri değilim

Taktığım maske bir tane

Konuşanlar hiçbir şey bilmiyor

Ve hayatları pahasına öğreniyorlar

Çok fazla yerde şanslarını lanetleyenler gibi

Korkanlar kayboldular şimdi

***

Biliyorum ki maçalar bir askerin kılıçları

Biliyorum ki sinekler savaş silahları

Biliyorum ki karolar bu sanat için para demek

Ama hiçbiri kalbimin şekli değil

Hiçbiri kalbimin şekli, kalbimin şekli değil.

DİĞER YENİ YAZILAR