Annemin hastalığının 40’ıncı yılında...

Lise ikinci sınıftaydım...

Mayıs bitmiş; beş dersten Haziran’daki tamamlama kurslarına girmeye hazırlanıyordum...

Annemin küçük bir rahatsızlığı olduğunu söylemişlerdi...

Doktora gideceklerdi...

Döndüklerinde “bir şeyi var mıymış?..” diye sordum...

-“Önemli bir şeyi yok...” dedi babam...

-“Ama hastaneye gitmemiz gerekecek... Küçük bir operasyon için...”

***

İşkillenmiştim...

Fakat zaten beş dersten tamamlamaya kalmış olmaktan moralim bozuk olduğundan; çok üstelememiş, içime atmıştım...

Arkadaşımla evden çıkmış Tunalı Hilmi Caddesine giderken, içimdeki huzursuzluk beni rahatsız ediyordu...

Apartman komşumuz Handan Hanım’la karşılaştığımda; ondan belki bir şey öğrenebilirim diye düşünüyordum...

-“Nasıl oldu annen” dedi...

-“İyiymiş... Önemli bir şeyi yokmuş... Küçük bir operasyon için hastaneye yatması gerekiyormuş...” dedim...

***

Kadıncağızın yüzü allak bullak oldu bir anda... Bunu fark ediyordum...

Ama neden allak bullak olduğunu anlamıyordum...

-“Önemli bir şey yokmuş...” dedim...

-“Küçük bir operasyonmuş...”

Haberin Devamı

Kadın hızla uzaklaştı yanımızdan...

O an ters bir şeylerin olduğunu anladım...

Ama yine de konduramıyordum...

***

İki gün içinde annemi ameliyata aldılar...

Benim o gün “psikoloji” dersinden tamamlama finalim vardı...

Psikoloji en sevdiğim dersti...

Ders kitabının çok ötesinde şeyleri biliyordum...

Fakat diğer dersleri kurtarmak için, o dersleri çalışabilmek uğruna, psikolojinin son sınavına girmemiştim...

Hoca “nasıl olsa geçtik” deyip o sınava girmeyenleri “sınıfta çaktırmaya karar vermiş”, beni psikoloji dersinden çaktırmıştı...

-“Reha benim gadrime uğradı...” diyordu...

Annemin hastalığının 40’ıncı yılında...

***

Tamamlama sınavını o kadar iyi yapmıştım ki; sınavdan 10 üstünden 9.5 almam bile imkansızdı...

10 alacaktım belliydi ve psikoloji hocasına kızdığımdan notum 9.5 bile gelse itiraz edecektim...

O kadar seviyordum psikoloji dersini...

***

Sınavdan çıktım hastaneye gittim...

Annem yatakta yatıyordu...

“Küçük” dedikleri operasyon başarılı geçmişti...

O sırada babam bana gerçeği açıkladı:

-“Oğlum...” dedi...

-“Annen ağır bir ameliyat geçirdi... Biz senin sınavlarda moralin bozulmasın diye sana söylemedik... Ameliyat ağırdı, ama başarıyla bitti...

Haberin Devamı

Allah anneni bize bağışladı...”

Bunu söylerken ağlamaya başlamıştı...

Psikoloji sınavını 10 alarak bitiren ben; hayatımın psikoloji dersine girmek durumundaydım...

Annemi ve babamı yaşatmalı, moralimi düzgün tutmalıydım...

Lise ikinci sınıfın sonundaydım...

Yıl 1975’di...

Aylardan Haziran...

25 YIL SONRA...

1999 yılından 2000’e girdiğimiz yılbaşı gecesi annemin yine hastalandığını anladık...

Yeniden, ameliyat olması gerekiyordu...

O gece bir otel odasında; annem babam ve ben; üçümüz yeni milenyuma girişimizi başbaşa kutladık...

Annemin birkaç güne kadar gireceği ameliyattan sağlıklı çıkması için dualar ettik...

***

O yılbaşı gecesi, almayı ve yaşamayı düşündüğüm evin bitişiğindeki ikinci daireyi “kendim için çalışma mekanı ve ofis yapmaktan” vazgeçtim...

Annemle babamı yanıma almaya karar verdim...

İlk ameliyattan 25 yıl sonra annem yeniden ağır bir ameliyat geçirecekti...

Onun ve babamın uzun ve sağlıklı yaşayabilmeleri için, gözümün önünde olmalarının doğru olacağını düşündüm...

Haberin Devamı

Yılbaşı gecesinin bitiminde otel odasını terkederlerken, ben operasyonun Allah’ın izniyle iyi geçmesi halinde, onlarla yan yana yaşamaya karar veriyordum...

***

2000 yılında yeni evimizde, yan yana yaşamaya başladık...

1975 ve 2000 yılında 25 yıl arayla iki ağır ameliyat geçirmişti annem...

2007 yılında Tuluhan Tekelioğlu, o zamanlar çalıştığı Sabah gazetesinde son Mohikanlar dediği annem ve babamla röportaj yapmak istedi...

Uzun çabalardan sonra o röportaj gerçekleşti...

“İKİ TORUN İSTERDİK...”

Annemle babamın “hayatta iyi insanlar olduklarını içlerinden geçen şeylerin, niyet ettiklerinin gerçekleşmesinden” anlıyorum...

Tuluhan Tekelioğlu’na; 2007 yılında Sabah gazetesinde şöyle dediklerini fark ediyorum dün, tesadüfen röportaja bakarken...

-“İki tane torun aşağıda oynasaydı fena mı olurdu yani?..”

***

Ben onların isteklerini eldivensiz söylemelerinden rahatsız olduğum için, röportajın bu bölümünü okumuyorum...

Haberin Devamı

Dün bir şeyi incelerken aniden fark ediyorum ki, 2007 yılında “aşağıda oynayan iki tane torun”un olmasını arzuladıklarını söylüyorlar röportajda...

Bunu da açıktan söylemekten çekinmiyorlar...

***

Bu sözlerin söylenmesinden iki yıl sonra o istekleri gerçekleşiyor annemle babamın...

Haziran’ın ortasını geçiyoruz...

Annemin hastalığının ve ilk ameliyatının 40. senesini geçiriyoruz...

Hastalık değil önemli olan...

Hastalığa karşı, moralli olmak, ayakta kalmak ve iyi insan olarak hayatta yaşamaya devam etmek önemli olan...

Allah izin verirse yarın hep birlikte tatile gidiyoruz...

Babamın;

“Allah anneni bize bağışladı” dediği günün 40. yılında babalar gününü beraberce kutlamaya...

DİĞER YENİ YAZILAR