Aşkın şifresi 1...

Yaşamın en sihirli, en bilinmez şeyini yazmak istemiyorum...

Aşkın ne olduğunu, niye olduğunu, yazmak ve aktarmayı arzulamıyorum...

***

Biliyorum ki, dünyanın en ‘sakız’ konusunda, söyleyeceklerim gürültünün ortasında boğulup gidecek...

***

Herkesin yaşadığı ve herkesin farklı yaşadığı, bu sihirli duyguyu anlatan kelimeler duyguların zikzakları ortasında müphem kalacak, anlaşılmayacak...

***

Aşk herkesin farklı yaşadığına inandığı bir duygu... Aşkı sihirli kılan, herkes için farklı olduğuna inanılması...

Aşkı gizemli kılan formülünün bulunamaması...

Aşkı güzel yapan, ne zaman nerede başlayacağının bilinmemesi... Aşkı müthiş kılan, çektiğin acıların sonsuzlaşması...

Aşkın şifresi 1...

***

Böyle olunca aşkın gizemini ve merakını yok edecek yazılar, baştan yok edilmeye mahkumlar...

İnsanlar aşklarını formülleştirmek istemez...

Duyguyu basitleştirmezler...

Koskoca Romeo ve Juliet’i tek formüle indirgemezler...

***

Ben duyguları duygusuz formüllere sokmaktan nefret eden bir insanım...

İçimde patlayan volkanları, sıradan tanımlamalarla geçiştirenlerden haz etmeyenlerdenim...

Haberin Devamı

***

Aşkı formüle ederek rezil edemem...

Ancak aşık olduğun insanın, “yaşamın o anında, imrendiğin, hayal ettiğin yaşamı onda sağlayacağına inandığın kişi” olduğunun farkındayım...

***

O kişi, imrendiğin, hayal ettiğin, düşünü kurduğun iç dünyanın, duygularının idealine ulaşacağına inandığın kişi...

***

Umutların objesi...

Olmak istenen yerin, zirvesinde bekleyeni...

Hayallerin somutlaşan hali...

Hayalleri gerçekleştirecek kişi...

***

Birçokları aşkın sosyal statü, para hırsı ya da sınıf atlama hevesiyle hiç ilgisi olmadığını söyleyecekler...

Doğru...

Onlarla hiç ilgisi yok aşkın...

***

Onlar kurnaz ya da sahtekar bir çakma aşkın sözcükleri...

Gerçek aşıklar ise; kendi idealize ettikleri zirvelerine; onları ulaştıracaklarına inandıkları insanlara aşık oluyorlar...

Aşık oldukları varlık; varmak istedikleri zirvenin insanla somutlaşmış ve bütünleşmiş hali...

***

İnsan yaşam boyu hayallerle yaşar...

Hayalleri insanın olmak istediği varmak istediği dünyaları anlatıyor...

Haberin Devamı

İdealize ettiği şeyleri ete kemiğe büründürüyor...

Erkek ilk aşkını güzel ve iyi kalpli prensesi olarak görür... Kadın ise; aşık olduğu erkeği beyaz atlı prensi...

***

Prensesini düşlediğinde; erkek; kendini gizli gizli bir prens gibi hisseder...

Prensese kadına olan aşkı; onu kendi aynasında “prens” yapar...

Kendi “prens olma hayali”; prensese olan aşkını yaratır...

***

Kadın, aşık olduğu, beyaz atlı prensinin; “kendisini prenses olarak hissettirmesini” bekler....

Prensi sevgilisini korur, sever; onu; kendi hayalindeki prenses haline getirir...

Kadın “düşlerindeki prenses hayalinin” vuku bulacağı “prense” aşık olur...

Aşık olduğu prens üzerinden “kendi prensesliği”dir...

***

Ne ki, çokları ilk prens ve prensesleriyle hayallerini bir süre gerçekleştirir, sonra hayal kırıklıkları depreşir...

Bazen iki kişiden biri, bazen ikisi yavaş yavaş yeni idealler edinir...

Yeni hayaller, yeni dünyalar, yeni düşler yeşerir...

***

Bu bir aşkın bitişinin, yeni bir aşkın filizlenişinin ilk işaretleridir...

Haberin Devamı

Fakat bu o kadar kolay gerçekleşmez..

Sıra büyük acılara gelecektir...

AŞKIN ŞİFRESİ 2 VE İLK AŞKIN YIKIMI...

Erkeğin prensesini bularak beyaz atlı prens olduğuna inandığı, kadının prensini bularak beyaz elbiseli prenses olduğunu sandığı ilk aşkın yıkımı korkunç olur...

***

Prens prensese istendiği gibi prenslik yapamamış... Prenses de prensine, prensesliğini sergileyememiştir...

***

Yıkım müthiş olur... Hayaller, uzun süre onarılmamacasına kırılır... Hayal edilen modeller gerçekliğe bürünmez, aşkın gerçekleşmez...

***

Ne erkek prens olabilmiş ne kadın prenses kalabilir... Boş kalan yatak odası prensle prensesin kırıp döktüğü, dipsiz dünyalara savurduğu, keder, hayal kırıklığı ve acı dolu duvarların hatırasının sahnesi olarak buz gibi kalır...

Aşkın şifresi 1...

***

Prens; prensesi kaybettiğine üzülürken; hayat karşısındaki yenilgisine kahrolur...

Prenses; prensi yitirdiğini düşünürken, prenses olma hayallerini yitirdiğini fark eder, bir kez daha söner...

***

Yenilgi gibi görünen şey; aşık olunan kişinin üzerinden gerçekleşir ve bireyseldir...

Haberin Devamı

Aşk kendisi gibi kişiseldir...

***

Evliliği bittiğinde uzunca bir süre, bir başka kadınla aynı yatakta uyumaktan imtina ettim...

Hayal kırıklıklarımdaki yıkım, bana “uykuda bekaret”i yadigar bırakmıştı...

Yalnız uyumayı “bekaretin” vazgeçilmez sembolü saydığım günler, o zamanlar benliğime hakim olmuştu...

***

Yaşanmış her aşkın bitmesi zordur... Ama birlikte yaşanmış bir evde “ilk olan aşkın” yıkımı ağırdır...

Yeni hayallerin oluşması uzun zaman gerektirir...

***

İnsan kendini yeniler...

Hayat insanı yeniler...

Yeni özlemler sökün eder...

Yeni özlemler belirir ki, yeni aşklar hissedilebilsin...

Yeni “varoluşlar” çıksın ki; o varoluşların gerçekleşebileceği insanlara aşık olunabilsin...

***

İnsanın yeni özlemler yeni aşklarını belirlerler...

Özlemlerin “aşkla” belirlenmediği durumlarda; insan; gerçekleştirmediği hayale, mesleki yaratıcılıkla erişmeye çalışır... Meslek aşkı, karşı cinse yönelik aşkın azaldığı durumlarda depreşir...

***

Ancak meslek aşkı, her zaman gerçek aşkı ikame etmez...

Aşık olunan kişi, hayal ettiği dünyayı sağlayan kişiyse, ona duyulan aşk bitmez...

***

Yıllar aşkı öldürmez... O sevgili hep ruhun derinliklerinde bir yerde sızıntı olarak akmaktan vazgeçmez...

***

Yeni aşkların bulunduğu anlarda sızıntı kurumaya yüz tutar... Hayal kırıklıklarının yaşandığı anlarda ise, sızıntı dere olur akar...

***

Daha güzeli, daha akıllısı, daha güçlüsü, daha zekisi, daha mükemmeli gelmeli ki, bir zamanların aşkta yenilen prens ya da prensesi, şimdi galip gelebilmelidir...

Bu gerçekleşir mi bilinmez...

Ama hayat; hep gerçekleşecekmiş gibi, sonsuz ve sınırsız bir umudu içinde biriktirir... Bir gün umutlar birikir birikir; Muhtemel büyük bir AŞK kapıda beliriverir...

DİĞER YENİ YAZILAR