Aşkı saf ve nahif haliyle bırakabilmek için kendisini ‘yarım’ bırakıyorum...

O gece; çok özel bir konuyu paylaşmak ve ortak bir çözüm bulmak amacındaydım...

Biraz limoni, biraz gel gitli; biraz nörotik olmaya başladığı belliydi ilişkimizin...

Yine de o akşam sevgililer günüydü... “Bizim” günümüzdü...

Tatlı bir romans; bizi kendine getirir, aşkı daimileştirir, sevgiyi müstakbel kılardı...

***

Konuşacağım konunun; aşkımızla bir ilgisi yoktu...

Varlığı “sevgimizden” kaynaklanıyor; fakat bağımsız bir kimlik kazanıyordu...

Konuyu paylaştığımda; ondan hiç beklemediğim bir tavır geldi...

Algılayamadım; çözemedim...

Her halükarda “sevgimize uygun düşüremedim...”

Aşkı saf ve nahif haliyle bırakabilmek için kendisini ‘yarım’ bırakıyorum...

***

Midemin kronik gastriti tutmuştu... Bulantı ve yanma gittikçe artıyordu... Masadan kalkmak zorunda kaldım...

Lavaboda “içimdekilerden kurtulabilir miyim?” diye, derin öksürük krizlerine girdim...

Nafile... Stres merkezli, midemi ağzıma getiren öksürükler dışında, içimden hiç bir şey gelmiyordu...

Yüzüm yıkadım geri döndüm masaya...

***

Sigarayı sık; içkiyi kuvvetli içerdim o sıralar... Derin nefeslerden dumanlanmış zehri akciğerime estirdim... Ciğerime duman verdikçe, dışarıdaki trajik etkiyi, kendime yönelik zararla nötralize edebileceğimi düşünüyordum... Yetmezdi...

Haberin Devamı

***

Hemen arkasından yüksek oranlı alkolü ihtiva eden tahta kurusu kokulu, sarı sıvıyı karaciğerime döktüm...

İçime akan alkol; ciğerimde sis bulutu halinde kesifleşen duman; beni dış etkenlere karşı sakinleştirecekti...

Nitekim; arka arkaya içtiğim bir kaç sigara, iki kadeh içtiğim tahta kurusu içkisinin ardından,

-“Hadi kalkalım artık... Geç oldu...” dedim...

***

Yol boyu konuşmadan evine geldik... Kapıyı açtım;

-“Ben gelmeyeceğim bu gece...” diye fısıldadım...

-“Bu akşam evde yatacağım... Sonra görüşürüz...”

Sevgililer Günü’nde; “Sevgililerle aşk yaşamasını öğrendiğim gibi, sevgililerden ayrılmasını da öğrenmiştim...”

Sonraki yılların birinde; “ayrılık kararını bizzat Sevgililer Günü’nde resmileştirdim...”

Zaman içinde Sevgililer Günü; aşk yaşadığım günler olduğu gibi, ayrılıkları tescil ettiğim günler haline de geldi... Öyle olması gerekmez miydi?.. Madem ki aşk; her şeyden önemliydi... Aşk devam etmeyecekse; “aşıkların gününde ilan edilmeliydi...”

Haberin Devamı

Yarım ve muallakta bırakılmamalıydı aşk...

Olcay Derecik şöyle anlatır; Deniz ve Martılar ilişkisinde “aşkı...”

***

Deniz eğildi kulağına Martı’nın...

-”Yapma” dedi;

-”Maviliğime aldanıp dalma sularıma... Balık yaşamıyor içimde artık...”

Tebessüm etti Martı...

-“Sadece balık için mi dalıyorum sanıyorsun maviliğine?..” dedi...

-“Ya neden?..” diye sordu Deniz...

-“Sen ve ben...” dedi Martı;

-“Bir çok aşığın fotoğraflarında aynı karede yer alıyoruz...

Bir çok ayrılanın sakladığı resimlerde de...

‘Balık yok’ diye seni terk etsem, o fotoğrafları da terk etmiş olmaz mıyım?..

Ben ‘balığa ayıp olmasın’ diye değil; ‘Aşka ayıp olmasın’ diye hala sendeyim...”

Böyle diyor Olcay Derecik...

***

Bana gelince;

Ben Sevgililer Günü’nde yaşanan ayrılıkları “aşka karşı işlenen bir suç değil; işlenen suçlara karşı aşkı koruma içgüdüsü” olarak algılıyorum...

Aşkı korumak için; “aşıklar gününde, bozulmaya yüz tutan aşklardan aniden ayrılıyorum...”

Haberin Devamı

Aşkı saf ve nahif haliyle bırakabilmek için; ‘kendisini yarım bırakıyorum...’

“ÖLÜMSÜZ ŞARKILARI YAZDIRAN KEMAL BEY’İN AŞKIYDI...”

“Kimler Geldi, Kimler Geçti; İki Yabancı; Sensiz Yıllarda; Bir Günah Gibi Gizledim Seni, Bambaşka Biri...” Bu parçaların hepsi Fikret Şeneş’in parçalara kapak olan sözleriydi...

Sonsuza uğurladığımızda onu; bu parçaların hepsinin “gizli aşkı Kemal Bey’e” yazıldığını öğrendim...

Hala soyadını gizliyordu Kemal Bey’in... Neredeyse 50 yıllık bir gizli aşkın öyküsüydü, bütün

o ölümsüz şarkılar...

Aşkı saf ve nahif haliyle bırakabilmek için kendisini ‘yarım’ bırakıyorum...

***

Elif Berköz Ünyay’ın Milliyet Gazetesi’nde yayınlanan unutulmaz Fikret Şeneş röportajının “gizli aşk” bölümünü aktarıyorum şimdi; Allah rahmet eylesin...

Mekanı cennet olsun unutulmaz kadın; Fikret Şeneş’in...

***

-“Şarkılarınıza ilham veren Kemal beyle nerede, nasıl tanıştınız?..”

-“Bedii ile ayrıldıktan sonra yani 35’lerimde Reşat Kulüp’te tanıştık. İhtilal kurbanıyım ben... Neden derseniz, adam askeri pilottu... Bu ihtilalden sonra askere öyle bir sempati doğdu ki ne zaman asker görsek üstüne atlar hale geldik... Kemal beni kulüpte görmüş ve beğenmiş... Ondan geldi ilk adım... Ben de onu beğendim tabii...”

Haberin Devamı

***

-“O dönem ikiniz de bekardınız... Niye evlenmediniz?..”

-“Sözlendik... Ama Kemal bey çocuk diye tutturdu...

Ben ‘Bedii Beyin cicilerini büyütürken bir de senin cicilerini büyütemem’ dedim...

Bu sırada Kemal Beyin Ankara’da çapkınlık yaptığının haberini aldım... Çok kızdım... Gidip başkasıyla evlendim... O da benden 15 gün sonra Ankara’da nikah masasına oturdu... Üç yıl öncesine kadar sürdü gizli ilişkimiz... Eşi de çocukları da aşkımızı bilmiyor...”

***

-“Ailesinin bunca yıldır sizden haberi olmaması mümkün mü?..”

-“Bilmiyorlar. Kemal bir kere Ajda’nın konserine gelmişti çocuklarıyla... Ajda; ‘Ay Kemal enişte... İşte şarkıların kahramanı’ diye bağırmıştı... Boğacaktım vallahi onu...”

***

-“Eğer Kemal Beyle evlenseydiniz, biz bu şarkılardan mahrum mu kalacaktık?..”

-“Tabii... Kavuşamadık diye bu kadar büyüdü aşkımız... Hasretin verdiği duygularla yazdım şarkıları...”

***

-“Yaşınız 90’a yaklaştı... Bu saatten sonra bu ilişkiyi bitirmenizin sebebi neydi?..”

-”Kemal Bey benden beş yaş küçük... Geldi 80’e... Sağlık problemleri başladı... Birkaç ayda bir buluşurduk... Biz buluştuğumuzda Allah göstermesin Kemal Beye bir şey olursa benim günahıma girerler... ‘Azgın karı... Adam üstünde öldü’ derler diye korktum... Bilmezler ki kaç yıldır aramızda seksüel olarak bir şey yok...”

***

-“Hiç görüşmüyor musunuz artık?.. Özlemiyor musunuz onu?..”

-“Çocuk musun yavrum? Özlemez miyim? Kalk git yatak odamdaki başucuma bak... Hep onun fotoğrafları... İnsan söküp atabilir mi?.. Aldı bilmediği bir kadıncağızı... Dört senede dört çocuğu oldu... Çocukları da büyüdü... ‘Senin mesuliyetlerin var... Bu işi el aleme rezil olmadan, tadında bitirelim’ dedim...”

DİĞER YENİ YAZILAR