“Gelen mucizelerde ‘Benim’ dokunuşumu fark edeceksin!..”

19 KASIM

“Yaşamında tek başına çabalaman ve işleri tek başına halletmeye çalışman gerekmiyor...

Bütün yapman gereken sakin ve emin adımlarla ‘Benim’ rehberliğimi izlemen...

‘Benim’ rehberliğimi ancak sükunet içindeyken alabilirsin...

Bazı ruhlar ‘Benim’ sesimi net bir şekilde duyabilirler...

Kimi bunları; içten gelen sezgiler olarak hisseder...

Bazı ruhlar da ‘Benim’ tarafımdan olayların akışı içinde yönlendirilirler...

***

Rehberlik yollarım çok çeşitlidir...

Ve ‘Ben rehberliği ele aldığımda herkes bunu fark eder...’

Çünkü sevginin ve gerçeğin işaretleri, her şeyin içinde kendini gösterir...

Benim rehberliğimi izlediğinde, arka arkaya harika olayların gerçekleştiğine şahit olacaksın...

Her yerde ‘Benim’ elimin dokunuşunu fark edeceksin...

Bunlar gerçekleştiğinde sen tek başına bu mucizeleri yaşama sokamayacağını biliyor olacaksın...

Bunları ‘Benim’ seninle birlikte yarattığımı anlayacak ve tüm bunlar için ‘Bana’ sonsuz şükran duyacaksın...

***

Bilgeliğin, sevginin ve anlayışın nereden geldiğinin daima farkında ol...

Haberin Devamı

Yaşamın kaynağının farkında ol...

‘Ben’ bütün olanım...

Her şeyim...

Ve senin yaşamın da ‘Benim...’

Biz Biriz...”

Eileen Caddy

İKİ MUCİZENİN ÖYKÜSÜ... İKİ GENÇ KADIN... İKİ KIZ VE BİR ERKEK ÇOCUK...

Aşık mıydım?..

Yoksa “genç bir kadını, yaratmanın hevesi, şekillendirmenin cazibesi, biçimlendirme iradesinin şehveti miydi beni saran?..

Bilmiyorum...

Çocuğum yoktu o zamanlar...

Benden genç bir kadının hayat karşısındaki “toy”luklarından etkilenmiştim...

Onu hayata hazırlamayı düşünmüştüm... Kişiliğini şekillendirir, toyluğunu olgunlaştırırken ise duygusallaşmıştım...”

***

Bir gün hiç beklemediğim haberi alıp irkildim...

Şekillendirdiğimi düşündüğüm, biçimlendirdiğimi zannettiğim, katkı verdiğimi hayal ettiğim genç kadın;

“benimle hiç ilgisi olmayan bir yaşam güzergahının” ilgisiz, alakasız bir çizgisinde ilerlemekteydi...

Beynimden vurulmuşa dönmüştüm...

Belki “aşkın değil”, ama “şekil verme hayallerimin” ağır bir kırılmaya uğradığını anımsıyorum...

Bir yaz günü; onu bırakıp uzaklarda bir şehre gittim... Kendimle ve “içimdeki sesle” başbaşa kalabilmek için...

Haberin Devamı

Yirmi dört saat o sesi dinledim...

Bir karar vermek değildi amacım...

Verilecek bir karar yoktu...

Kendimi dinlemek, içimdeki “ben”e geçmek ve “saf duygularımla” bütünleşmekti arzum...

***

Gittiğim kentte yirmi dört saat kaldıktan sonra, tatil yaptığım şehre döndüm...

Üzerinden aylar geçti...

Olayı unutmuştum...

Yaşam kendi mecrasında devam ediyordu...

Yeni bir aşka yelken açmıştım...

Hayat devam ediyordu...

Sekiz dokuz ay kadar sonra; “uzak şehre kendi iç sesimi dinlemek üzere gittiğim o gün, hiç bilmediğim bir yerde bir kız çocuğunun dünyaya geldiğini” öğrenecektim...

Kaderin garip cilvesi tam bir yıl sonra, o kız çocuğu bana “baba” diyecekti...

***

Kız çocuğunu “evlat” edinen ben değildim...

Kız çocuğunun ismini koyan ben değildim...

Kız çocuğunun benim hayatıma nasıl geldiğini bile doğru düzgün bilmiyordum...

Şimdi 14 yıl oldu; o kız çocuğunun manevi babası benim ve o kız bana “baba” diyor... “Bir kadın-erkek ilişkisi” gibi tezahür eden ve “gerçekleşmeyen”, bir duygusal ilişki, “tam bir yıl sonra karşıma bir baba-kız ilişkisi çıkarmıştı...”

Haberin Devamı

Bu mucizeyi “ben gerçekleştirmişim” gibi görünse de; “benim dışımda bir ÜST İRADE; bir BEN” vardı...

Bu mucizenin gerçekleşmesinin koordinatlarını hazırlayan ve gerçekleşmesini sağlayan o BEN’di...

Bu koordinatların hiçbirini ben bilemezdim...

Hiçbirini planlayamazdım...

Hiç birini hesaplayamazdım...

Eileen Caddy’nin, “BENİM ELİMİN DOKUNUŞUNU FARK EDECEKSİN...” dediği olay buydu...

Bu yaşadığım birinci mucizeydi...

***

Üzerinden yıllar geçti bu olayın...

Yine genç bir kadın ve yine “baba-kız ilişkisindeki öğretmen-öğrenci sacayaklarından ilham alan” bir duygusal yakınlaşmanın içindeydim...

Arlanmamıştım belli ki;

Yine bir yetiştirme öyküsü...

Yine bir hayatını şekillendirme hikayesi... Yine bir kadını biçimlendirme zafiyeti içindeydim...

Bu sefer biraz olsun antrenmanlıydım...

Genç kadınla ilişkinin “bir yetiştirme simülasyonu”ndan ziyade, “dönemsel bir kesişmeden ibaret” olduğunu bir süre sonra anladım...

Haberin Devamı

Duygusal ilişkiyi bitirirdim;

İsmini değiştirip; gerçekte var olmayan bir isim üzerinden “Mina’ya Mektuplar” isimli bir kitap yazdım...

Kadınlarla ilişkileri anlattığım kitapla; “yazarlığımda yeni bir sayfa açtığımı” düşünüyordum...

***

Kişisel bilincimin düşündüğü mikro gerçek “yazarlıkta aşamadan” ibaretti...

“Mina’ya Muktuplar” kitabı raflarda yerini aldı...

Ben ise başka bir hayata kanat açtım...

İligisiz alakasız olayların girdabında, yaşamın zikzaklarında gidip geldim...

“Mina’ya Mektuplar” raflarda dururken, üç yıl sonra bu kez “hayatıma Mina isminde bir kız çocuk geldi...”

Mucize gibiydi; yanına bir de erkek kardeş almış da gelmişti...

“Mina’ya Mektuplar” kitabımın genç bir kadından yola çıkarak kadınlara yazdığım yazılardan oluştuğunu zannederken; “evren”e bilmeden mektuplar yazmıştım...

***

Kadınlara mektup yazdığımı zannederken; “BEN” denilen ÜST İRADE, kendi benim için yaratacağı mucizenin taşlarını döşemeye başlamıştı...

“Yetiştirmeye katkı, şekillendirmeye ‘tuz biber’ olmayı” tasarladığım gerçekleşmemiş “genç kadın ilişkisinden”, aynı isimde kız çocuğunun sahibi olmuştum...

O yanına da bir erkek kardeş alarak bana gelmişti...

İki genç kadında “yaşandığı sanılan hayal kırıklıkları”; duygularımın gerçek mecrasında hayat bulmuş, üç çocukla hayatımın doğal tezahürünü rayına sokmuştu...

Duygusal bağlamda sınıfta kaldığımı zannederken; hayat bana mucizelerini arka arkaya sunmuştu...

Evrendeki ÜST İRADE bana; “Kendi çocuklarını yetiştir...” diyordu...

İki hayal kırıklığından iki mucize çıkarıyordu “BEN”den; bana...

Eileen Caddy’nin “BEN”i şöyle demiyor mu?..

-“Bazı Ruhlar Benim sesimi net bir şekilde duyabilirler... Bazı Ruhlar içten gelen sezgiler olarak hisseder... Bazı Ruhlar da Benim tarafımdan olayların akışı içinde yönlendirilirler...

Benim rehberliğimi izlediğinde; arka arkaya harika olayların gerçekleştiğine şahit olacaksın...

Her yerde Benim elimin dokunuşunu hissedeceksin...”

***

Hissettim “BEN”i çok yerde ben; hayatımda...

Bu mucizeleri ve bağlantıları anlatma nedenim; “değerli tecrübeleri insanlarla paylaşıp; onların gönül gözlerini açmalarına mütevazı bir katkıda bulunmuş olmak...”

Hepsi bir hoş sada niyetine...

DİĞER YENİ YAZILAR