Güzel kadının iki erkeği birbirine düşüren intikamı...

Hanry Razor Sharp (Sylvester Stallone) 33 profesyonel maçını kazanan ve sadece bir maçta yenilen eski bir dünya ağır siklet boks şampiyonudur...

1983 yılında bir defa yenip, bir defa de yenildiği Billy The Kid’e (Robert de Niro) karşı; tie-break yani düğüm maçını yapacakken, ani bir kararla maça çıkmaktan vazgeçer...

Teknik olarak nakavt olmuş sayılır ve 30 yıl boyunca bir daha boks ringine adımını atmaz...

Ringlere o kadar küser ki bir daha boks maçı görmesin diye evine televizyon bile almaz...

Güzel kadının iki erkeği birbirine düşüren intikamı...

***

Razor Sharp’ın maça son anda neden çıkmadığı hiç açıklanmaz...

Oysa Sharp’ın maça çıkmamasının altında kimselere söylemediği derin bir “erkek dramı“ yatmaktadır...

Sharp sevdiği ve kendisini seven kadını, boks için zaman zaman ihmal etmektedir o günlerde...

Genç kadın bir gün Sharp’tan kadınca bir intikam alır...

Sharp’ın dünya şampiyonu rakibiyle birlikte olur...

Birlikteliklerinden hamile kalır ve Kid’in (Robert de Niro) çocuğunu doğurur...

Kid’i hiçbir zaman sevmez...

Hemen terk eder ve bir başkasıyla evlenip, çocuğunu “iyi bir adamın üvey babalığında“ büyütür...

Haberin Devamı

***

Kendisi de bir dünya şampiyonu olan Kid (Robert de Niro), tek yenilgisini aldığı en büyük rakibi Sylvester Stallone’un sevgilisini hamile bırakmış ve ondan bir çocuk sahibi olmuştur...

De Niro’nun hamile bıraktığı kadın (Kim Bassinger) kendisini hiç sevmemekte ve hala en büyük rakibi Razor Sharp’ı (Sylvester Stallone) sevmektedir...

Ona aşıktır ve onunla beraber olmak için “geçmişle bütünüyle hesaplaşmaya hazırdır...”

***

Yüzleşme gerçekleşir...

Kim Bassinger 30 yıl önce kendisini ihmal eden Razor Sharp’ı (Sylvester Stallone) bir kadınla görmüş, yanlışlıkla kendisini o kadınla aldattığını sanmış ve onun üzerine “intikam olarak en büyük rakibiyle beraber olmuştur...”

Aralarına bir kadın ve bir çocuk giren iki efsanevi boksör 30 yıl erteledikleri maçlarını 30 yaşlarında değil, 60 yaşlarına geldiklerinde yapacaklardır...

Sharp 1983 yılında veda ettiği ringe, hayatta en fazla intikam hissiyle dolu olduğu, kadınını elinden alan adama karşı yapacağı boks maçıyla dönecektir...

Haberin Devamı

***

Grudge Match (Hesaplaşma Zamanı) geçen yılın sonunda çekilip, bu yılın başında vizyona giren bir film...

Robert de Niro, Sylvester Stallone ve Kim Bassinger gibi devlerin kastında yer aldığı bir “efsaneler geçidi“ şeklinde...

Filmi dev isimlerin “30 yıl sonra Rocky filmlerini andıran boks maçı havasında izlerseniz“ basit bir hafta sonu filmi özelliğinin ötesine geçemezsiniz...

***

Oysa “kadının hayatı“ üzerinden filmi izlemek daha derin ve daha anlamlı ve daha komplike bir doğruyu sunacak size...

Kim Bassinger’in sevdiği erkekten aldığı intikam perspektifinden filmi izlediğinizde, dünya ağır siklet boks şampiyonu iki devin, bir kadın yüzünden 30 yıldır bitiremedikleri bir hesaplaşmanın derinliğini yaşarsınız...

Bir fantezi olarak gelebilir film size...

Oysa bir fantezi değil bu filmin öyküsü...

Çevrenizde gördüğünüz, kamuoyunu sarsan nice “erkeksi“ çatışmaların ve hesaplaşmaların, temeline derinden baktığınızda “mutlaka bir kadının“ izine rastlarsınız...

Haberin Devamı

“Kadın“ın ilişkilerine bakarsanız, kimin kiminle “ne hesabı“ olduğunu fark edersiniz...

Robert de Niro, Sylvester Stallone ve Kim Bassinger arasında “dev bir intikam maçı hesaplaşması“ gibi görünen Grudge Match’i bu gözle izleyin...

“Bir kadının intikamının nelere kadir olacağını görüp“ uygarlıklar ve çatışmalar tarihinin nüvesine haiz olursunuz...

Hayatı gerçek derin boyutlarıyla anlamlandırmak istiyorsanız, bu filmi “Kim Bassinger’in gözünden, Robert de Niro’yla, Sylvester Stallone’a neler yaptırdığının perspektifinden” izlersiniz...

O zaman hayatı çözme yolunda en önemli adımı atmış olursunuz...

OLİMPİYAT STADINDA OYNAMAK İNTİHARDIR!..

Fenerbahçe maçının oynanacağı Pazar günü öğle saatlerinde Bebek’te, beni gören dostlar maçı soruyorlardı...

Herkesin Beşiktaş’ın Fenerbahçe’yi eze eze yeneceğini söylediği öğle saatlerinde şöyle diyordum bütün soranlara;

-”Ben Beşiktaş-Fenerbahçe beraberliğine razıyım... Erken bir Fenerbahçe golü bekliyorum... Beraberlik iyi sonuç...”

Oturduğumuz kafenin sorumlusu Ercan;

Haberin Devamı

-”Bu dediklerin olmayacak Reha Abi...” diyordu...

-”Maçtan sonra seni arayacağım...”

Arayan soran olmadı...

***

Fenerbahçe maçında hakem maçı katletti...

Elbette 6. hakem ve orta hakem sonucun büyük ölçüde müsebbipleri...

Ama haftalardır, aylardır söylediğim, dost meclislerinde yöneticilere aktardığım gerçeği artık söylemenin zamanıdır...

-”Beşiktaş’ın iç saha maçlarını Olimpiyat stadında oynaması kendi intiharıdır...”

***

Partizan takımını Belgrad’da 4-0 yeniyorsun...

Güya kendi sahan olan Olimpiyat stadında, meleklerin son saniyedeki yardımıyla zar zor 2-1 maçı alabiliyorsun...

Şükrü Saracoğlu’nda sezon öncesi Fenerbahçe’yi yeniyorsun...

Olimpiyat stadında 2-0 yeniliyorsun...

Dün gece meleklerin yardımıyla aldığın maça kadar bu sezon Olimpiyat stadında tek bir galibiyetin yok...

Ligde ve Avrupa Ligi’nde topladığın puanları hep deplasmanda toplamışsın...

***

Beşiktaş; Tottenham maOlimpiyat stadında oynarsa “intihar eder...”

Ligi Olimpiyat’ta oynamak isterse intihar eder...

Kalan bir derbisini Olimpiyat’ta oynamak isterse, yine intihar eder...

Ankara’da o küçük denilen statta 17-18 bin kişi var...

Dün Olimpiyat’ta 11 bin biletli seyirci var...

Hala bu stadı “ev“in olarak belliyorsan; sen intihar etmeye heveslisin demektir...

DİĞER YENİ YAZILAR