İsveç'li penaltıyı vermeyince...

Bir dostum;

- “Cuma akşamı gel milli maça götüreyim seni...” dedi...

- “Yok ben gelmeyeyim...” dedim;

- “Ben maçı evde izleyeyim...”

12 futbolcusu sakat bir milli takım...

Bu kadar sakat arasından, Fatih Terim doğru düzgün nasıl bir takım çıkartacak da, bu takım Hollanda’yı yenen Çekler karşısında maçı galip bitirecek?..

Hep söylediğim gibi; maçtan önce maçı oynuyorum kafamda...

- “Yok...” diyorum;

- “Pek tat vermeyecek bu maç bana...”

***

Oysa maç başladığında; durum tahmin ettiğim gibi olmuyor...

Taş gibi bir Milli Takım sahada oynuyor...

Ben de zevkleniyor, heyecanlanıyorum...

Terim, iki beki Gökhan ve Caner’le Fenerbahçe’den...

İki açığı Olcay ve Gökhan Töre'yle Beşiktaş'tan oynatıyor...

Santraforu Umut'la Galatasaray’dan takıma koyuyor...

Arda’sı, Selçuk’u, Semih’i, Ozan’ı, Mehmet Topal’ı, Tolga’sıyla ilk yarı dişli bir takım yaratıyor...

Taş gibi bir Milli

Takım izliyordum ilk yarı boyunca ki;

***

37. dakikada maç 1-1 devam ederken Arda’nın ceza sahası içinde düşürülüşüne penaltı çalmıyor İsveç’li hakem...

Haberin Devamı

İsveçli penaltıyı vermeyince...

Moralim bozuluyor...

Keyfim kaçıyor...

Dünyanın neresinde olsa

o pozisyona penaltı çalınır...

İsveç’li çalmıyor...

Benim de moralim bozuluyor, maça gitmediğime şükrediyor, başka şeylere konsantre oluyorum...

Bırakıyorum maçı başka şeylere dalıyorum...

Futbol; güzel oyun, hoş oyun ama hakkınız açık yendi mi, keyfinizi de kaçıran bir oyun...

Sonrasını doğru düzgün seyretmek gelmiyor içimden...

Yazmak da gelmiyor maçla ilgili bir şey...

İsveç’li hakem futbolu yarıda kesiyor...

Ben de yazıyı...

*****

'HAYIR' DEMESİNİ ÖĞRENMEK...

“Yaşamınızdaki önceliklerin belirgin olmadığı zamanlarda; her ricaya 'evet' demek kolaydır..." diyor Robin Sharma...

"Daha bilinçli bir şekilde harekete geçmenizi sağlayacak olan zengin ve ilham veren geleceğinizin imgesi, günlerinize rehberlik etmediği zaman, çevrenizdekilerin ne yapmanız gerektiğini size dayatmaları hiç de zor değildir...

Eğer kendi öncelikleriniz programınız içinde yer almazsa, başkalarının öncelikleri yer alacaktır...

Çözüm; yaşamınızın en değerli amaçları konusunda net bir fikre sahip olmanız ve ardından kibarca 'hayır' demeyi öğrenmenizdir..."

Haberin Devamı

***

Türkiye öyle bir cendereden geçiyor ki, bu cenderenin göbeğinde insanların tek tek kişisel önceliklerini, hayatlarını ve en değerli amaçlarını sağlayacak, kendi yollarını döşeyecek ışıltıları ve ilhamları bulmalarını imkansızlaşıyor...

Bayram günlerinden itibaren kendimi "çevrenin kendi gündemini dayatmaya yönelik empozelerinden uzakta, ruhumu ve benliğimi dinliyorum..."

Hayatımı anlamlı kılan değerlerin önceliklerini saptamaya çalışıyorum...

***

Düşünüyorum ki;

Etrafımdaki cendere beni

ne kadar içine çekmeye çalışırsa çalışsın... Ağır, kesif ve birbirini boğazlamaya yönelik linç kültürü, ne kadar nefes almayı zorlaştırırsa zorlaştırsın...

Bunların yarattığı olumsuz enerjiden kurtulmak ne kadar zor görünürse görünsün...

Onların etkisini beyinde yok etmek o kadar da zor değildir...

Zincirlerinden kurtulmak, düşünmekten, yaratmaktan ve özgürlükten korkanlar için zor olabilir...

Ama cesur ve özgür insanlar, hayatı yeniden kurmayı bilirler...

Haberin Devamı

Önceliklerini belirler,

bu öncelikleri engellemeye çalışanlarla mücadele etmesini bilirler...

Başkalarının hayallerinde bile erişemeyecekleri şeyleri beyinlerinde gerçekleştirebilirler...

Beyinde gerçekleşen şeyler,

bir süre sonra zaten pratikte gerçekleşirler...

***

Bayram günlerinde; zaman zaman yalnız kalıyor ve

uzun düşünsel ve duygusal yolculuklara çıkıyorum içimde, ruhumda ve benliğimde...

Önceliklerime, değerlerime ve amaçlarıma uygun yeni yaklaşımlar benimsiyor, yepyeni rüyalarla uyanıyorum Bayram günlerinde... Şimdi yeni bir heyecan, yeni bir kıpırtı, yepyeni umutlar var yine içimde...

DİĞER YENİ YAZILAR