“Bedensel ölümden sonra ne olacak?..”

Kurban Bayramı’nda Ahmed Hulusi’nin sitesinde, düşün adamının, bugüne kadarki elli yıllık çalışmalarının rezümesi niteliğinde, ancak yeni bilimsel bulgular eşliğinde onların ötesine taşan bir görseli yayınlandı...

Yarım ceviz büyüklüğünde bir etten ibaret sandığımız beyninin gerçekte ne olduğu, düşün adamının magic gözlük adını verdiği “beyni yüzbinlerce, yüz milyonlarca ve milyar kere büyüten gözlükle” gösterildi...

Ahmed Hulusi’nin magic gözlükle beyni ilk büyütmesinde, nöron beyin göründü...

Daha sonra atomlar bütün

bedeni kapladı...

En sonunda;

beden de yok olarak bir kuantum yapısı oluştu düşün adamının vücudunun bulunduğu yerde...

Ahmed Hulusi;

“Bizlerin gerçekte, bir bilgi, bir düşünce, bir datadan ibaret olduğumuz” söylemini şöyle anlattı:

***

-“Beyin bütün konuların anası...

Hangi konuyu ele alırsanız alın o konuyu çözmek için yegane anahtarınız beyin...

Beyini tanımadan hiç kimse hiçbir yere varamaz...

Kendi hayal dünyasında

kendini aldatır...

Beyni iyi anlamak her

şeyden önemli...

Olay beyinde başlıyor

Haberin Devamı

beyinde bitiyor...

İnsan dediğimiz şey

beyinden ibaret...

Ama o bildiğiniz et beyin değil...

Siz hepiniz şu kafatasını ortadan kestiğinizde ortaya çıkan o yarım ceviz gibi olan et beyinin; beyin olduğunu düşünürsünüz...

Gerçekten beyin dediğimiz şey o et beyin midir?..

***

Ben bir magic gözlük edindim...

Gözlük üstündeki kumandasına göre yüzbin defa, milyon defa, yüz milyon defa, milyar defa büyütebiliyor...

Şimdi magic gözlüğü takayım ve onunla gördüklerimi sizinle paylaşayım...

Şurada bir et beyin var...

Bu beyin düşünüyor, görüyor, hissediyor, algılıyor diyoruz...

Ama bütün bunları göz kulak gibi organlar aracılığıyla yapıyor...

Şimdi benim magic gözlüğüm bunu büyütecek...

Büyütünce görüyorum ki bu et beyin bir anda nöron beyne döndü...

Sinir hücrelerinden, nöronlardan ibaret; elektrik akışları içinde hareket halinde sinyaller birbirine bağlıyor...

Bir nöron beyin...

Ben bunu çıplak gözle bir et beyin olarak görüyordum...

Ama bu bir nöron beyinmiş...

Bir nöron kitlesi...

***

Peki magic gözlüğüm bunu daha büyütsün bakalım ne olacak?..

Haberin Devamı

Nöronlar atomlara dönüştü...

Atomların içinde bulunuyorum şu anda...

Ve bedenim atomlardan ibaret...

Kısa bir süre evvel gözümle bakarken ben bunu et kemik beden olarak görürken, şu anda atomlardan ibaret bir beden olarak görüyorum...

Daha büyüt bakalım magic gözlük ne göreceğiz?...

Varlık bir kuantum beyin haline geldi...

Ve ben bedenimi de kaybettim...

Sadece bir bilgiden, bir düşünceden ibaret varlığım ben, ortamda...

Kuantum itibariyle ne bedenim var, ne başka bir yapım...

Sadece bir bilgiden, bir düşünceden bir datadan ibaret bir yapı haline dönüştüm...”

***

Ahmed Hulusi görsel efektlerle anlattığı bu videosunu kendi resmi sitesinin en başına koydu bayram günlerinden itibaren...

Düşün adamı;

Dünyada yaşadıklarımızdan edindiğimiz bilgilerin, bir data halinde kaydedildiğini ve bedensel ölümden sonra, başka boyutlarda hayatın devam ettiğini söylüyor...

*****

BİZ HAYATI DIŞARIDA DEĞİL, BEYNİMİZİN İÇİNDE YAYARIZ...

Kuantum fiziği ve düşüncesiyle ilgilenenlerin ilk öğrendikleri şey;

Haberin Devamı

“Hayatın dışarıda değil;

Beynimizin içinde yaşandığı gerçeğidir...”

Biz kendi dünyamızda, kendi beynimizin içinde, kendi algılarımız, kurgularımız ve düşündüklerimizle yaşarız...

***

Dışarıda ne olduğu değil, beynimizin onu algılama biçimi, bizim duygularımızı, düşüncelerimizi ve davranışlarımızı belirler...

Ahmet Hulusi’nin son videosunda, kuantumcuların bu temel söylemi yalın bir anlatımla açıklanıyor...

Bu videoyu seyretmek ve üzerinde düşünmek; günlük şartlanmaların ötesinde, “varlık ve sonrası üzerine” düşünmenizi sağlayacak önemli bir aşama...

***

Evrende hali hazırdaki duyu organlarımızla dalga boylarının ancak onbinde dördünü görebiliyoruz...

Bu gördüklerimizle, hayatın vazgeçilmez yasalarını, işleyiş tarzını ve değişmez kanunlarını bildiğimiz varsayıyoruz...

Günlük şartlanmalardan kurtulup, evrenin işleyişini, sırlarını, bu çerçevede nereden gelip nereye gittiğimizi anlamaya çalıştığımızda karşımıza çok daha derin boyutlar çıkıyor...

Herkes bunlarla ilgilenerek bilim adamı olmayacak elbette...

Haberin Devamı

Veya metafizikle, ya da evrenin sırlarına takılıp kalmayacak...

***

Ancak gelinen noktada bilimin ulaştığı veriler ve bulgular, bizlere yaşadığımız hayatın anlamını gerçekten fark etmemizi sağlayacak...

Bilinmezliğin, meçhulün, güvensiz sularında, bizi uzaklaştırıp, daha bilimsel daha gerçekçi, daha önyargısız ve daha derinden bakmamızı sağlayacak...

Söylenen her şey kabul edilmek zorunda değil...

Mesele açıklanan bilimsel bulguların ve söylenmeyen ancak kuvvetle farz edilen öngörüleri artık düşünmenin zamanının geldiği...

*****

İYİLİKLER İYİLİKLERİ; KÖTÜLÜKLER KÖTÜLÜKLERİ...

Geçenlerde bir tanıdığım bir başkasına beni anlatırken;

“Geçmişteki davranışların, ilerde olumlu ve olumsuz bedellerinin bizim tarafımızdan ödeneceğini inandığımı” söyledi...

Yaptığımız her şey bir süre sonra bize döner...

Olumlu...

Veya olumsuz...

Kurnaz olanlar, evreni aldatabileceklerini sanırlar...

-“Ama onu ben onun için yapmadım... Haklıydım; şunun için yaptım...” gibi kurnaz gerekçelerle kendi davranışlarını rasyonalize etmeye çalışırlar...

Oysa evren onların kuantum beyinlerindeki subjektif gerekçelendirmeyle ilgilenmez...

Evrenin dalga boylarındaki “şifreler için” insanların küçük kurnazlıkları fayda vermez...

***

Çok başka bir kitap okuduğumu sanırken, geçmişten bir olay aydınlanıverdi gözümün önünde Bayram günlerinde...

Bunları görebiliyorsanız, yaşadıklarınızın tesadüf olmadığını anlarsınız...

Kötülük yapmanın sonunda size kötülükler getireceğini...

İyiliklerin sizi iyiliklerle güzelleştireceğini görürsunuz...

“Hayat işte” diye mırıldanırsınız;

Bir şeyi fark etmenin ve görmenin verdiği mutlulukla...

DİĞER YENİ YAZILAR