'Beni sevmeyen insanlarla iyi geçinme ve birlikte olma isteğini kaybettim...'

“Bazı şeyler için sabrım yok... Kibirli olduğumdan değil... Sadece daha fazla canımın yanmasını istemediğimden... Beni mutsuz eden şeylerle vakit harcamayı gereksiz bulduğumdan...” diyor Meryl Streep...

-“Hayatımda geldiğim noktada;

Alaycılık...

Aşırı eleştiri...

Aşağılama...

Herhangi doğal bir ihtiyacımın görmezden gelinmesine artık sabrım yok...

Beni sevmeyen insanlarla iyi geçinme ve birlikte olma istediğimi kaybettim...”

***

Aylin Onart’ın twit hesabında Meryl Streep’ten alıntılanan bu sözleri okurken, tam da bu noktada duruveriyorum...

Yıllardır anlatmaya çalışıp anlatamadığım duygularıma tercüman sözler sanki yüreğimden fışkırmaktalar...

-“Alaycılık...

Aşırı eleştiri...

Aşağılama...

Herhangi doğal bir ihtiyacın görmezden gelinmesine artık sabrım yok...

Beni sevmeyen insanlarla iyi geçinme ve birlikte olma isteğini kaybettim...”

***

İki yıl önce, Dolby Theater’de 2011 Oscar Ödülünü The Iron Lady’deki (Demir Lady) performansıyla alırken onun böyle konuşacağını tahmin etmiyordum...

-“Şu hayata bak...” demiştim içimden...

Haberin Devamı

-“Üçüncü Oscar’ını alıyor... 1979’dan beri 32 yılda aldığı üçüncü Oscar bu... Ne yorulma var... Ne yenilme... Ne zamana... Ne de hayata...”

***

Oysa yenilme olmasa da;

Meryl’de;

“Hayata bir başka bakış...

Daha bir bilgece duruş...

Daha bir ne istediğini bilen bir kavrayış var...

-“Tek bir dakikamı bile yalan söyleyen, manuplasyon yapan insanlarla geçirmek istemiyorum...

Bencil...

İkiyüzlü...

Sahtekar...

Ucuz övgüleri olanlara hayatımda yer vermeme kararı aldım...

Ne seçici bilgeliğe...

Ne akademik kibire...

Ne popüler dedikodulara tahammülüm yok...

Çatışma ve kıyaslamalardan uzak yaşamak istiyorum...

Çünkü bu dünyada karşıtların bir arada yaşayabileceğine inanıyorum...

Bu yüzden esnek olmayan, katı ve sivri kişilerden kaçınıyorum...

Dostluklarımda ve ilişkilerimde sadakata ve saygıya önem veriyorum...

Cesaretlendiren...

Teşvik eden cümleler kurmayan insanlarla birarada olmayı bırakıyorum...

Abartılı her şeyden sıkılıyorum...

Hayvanları sevmeyenleri kabul etmekte zorlanıyorum...

Ve en önemlisi...

Haberin Devamı

Sabrımı hak etmeyenlere hiç sabrım yok artık...”

***

Ruhumu bam telinden yakalayan sözler bunlar...

Bana yıllardır gelen televizyon ve gazete yönetme tekliflerine dışarıdan belli etmesem de içimden hep şöyle diyorum;

-“Popüler dedikodulara tahammülüm yok...

Çatışma ve kıyaslamalardan uzak yaşamak istiyorum...

Bu dünyada karşıtların bir arada yaşayabileceğine inanıyorum...

Bu yüzden esnek olmayan...

Katı...

Sivri kişilerden kaçıyorum...

Teşvik edici cümleler kurmayan insanlarla birarada olmayı bırakıyorum...

Abartılı dostluk gösterilerinden...

Sevgi tezahürlerinden...

Kompleks yansımalarından...

Düşmanlık belirtilerinden...

Hesap sormalardan...

Yalandan...

Dolandan...

Sahtekarlıklardan...

Kısaca ‘sahici’ olmayan şeylerden uzak olmak istiyorum...”

***

Bunları muhatabıma açıktan söylemiyorum...

Bunun yerine; “teklif gerçekte ne kadar sahici bir hayatı barındırıyor?..”, ona bakıyorum...

Bu teklifler “sahici şeyleri içinde barındırmıyorlarsa, geldikleri gibi gidiyorlar...”

Hayatımda cazip görünen tekliflerin getirdiği hiçbir şey yok gibi görünüyor ilk bakışta...

Haberin Devamı

Oysa hayatımda artık sadece “sahici” şeyler var...

Annemi uzun ve sağlıklı yaşatmaya çalışıyorum...

Babamı sağlıklı ve uzun yaşatmaya çalışıyorum...

Manevi kızımı “baba sevgisi ve rol modeliyle, sevgi içinde büyütmeye uğraşıyorum...”

İkizleri, “sevgiyle, özgüvenle, ruhlarındaki ilhamı ortaya çıkartacak özümsemelerle; serpilip geliştirmeye çabalıyorum...”

Yazıları keyifle, kalbimin sesiyle yazıyorum...

İnsanlara ve yaşamlarına yazılarımla katkı sağlama arzusundayım...

Hayatımdaki şeylerin hepsi baştan sona sahici...

Ve ben;

Meryl’in dediği gibi;

-“Sabrımı hak etmeyen kimselere, sabır göstermek istemiyorum...

Bencil...

İkiyüzlü...

Sahtekar...

Ucuz övgüleri olanlara, hayatımda yer vermeme kararı alıyorum...”

***

Gerçekte içimden gelmeyen ve bir parçam olmayan şeyleri, benimmiş gibi yaşamıyorum...

Biliyorum ki öyle yaparsam gün gelir, “içimin ne kadar boş kaldığını” görür hayal kırıklığına uğrarım...

Soru;

“Ne kadar şeye sahip göründüğüm...” değil...

Haberin Devamı

“Ne kadar sahici yaşadığım?..”

Birincisi “miktarı”, ikincisi “yaşamı” ifade ediyor...

Meryl de sanırım bunu anlatmak istiyor...

MERYL SEZEN...

Tıpkı Meryl Streep gibi Sezen Aksu önceki gece konserinde şöyle diyor;

-“Önümüzdeki yıl 40. Sanat Yılımı tamamlayıp, çocukluğumun kimselerin bilmediği saf yaşantısına döneceğim...

Artık 40 yıldan sonrası benim...”

***

Ne garip bir tesadüf...

2015 Ocak’ı;

Benim de gazetecilik mesleğindeki 35. yılımı bitireceğim yıl olacak...

1980 Ocağında, üniversitede ikinci sınıf öğrencisiyken gazeteciliğe başlıyordum...

Öncesindeki beş yıl, Türkiye’deki siyasi düşüncelerin, tartışmaların göbeğinde yer almış, gençlik ateşinin bitmek tükenmek bilmeyen enerjisiyle, hayatı o pencerelerden okumaya çalışmıştım...

Gazetecilik 1975 yılında 15 yaşında genç bir çocuğun seçtiği “sola meyyal bir hayat seçeneğinin doğal bir uzantısıydı...”

***

Hiçbir yerin ve çevrenin adamı olmadan... Tek başına;

Vicdanın ve kalbin sesiyle...

Beş yıl gençlik siyasetlerinde...

Otuz beş yıl gazetecilik ve televizyonculuk mesleğinde...

Hayata ve insanlığa inandığım katkıları sunmaya gayret ettim...

Şimdi;

Otuz beş yıllık gazetecilik, televizyonculuk...

Beş yıllık siyasi gençlik mecralarının sonunda...

Kırk yılı tamamlarken

Sadece kendimin olacağı...

Bir başıma...

Tek başıma var olabileceğim bir yazarlık ve değişik bir yaratıcılık güzergahının içine girme uğraşındayım...

Bu durumda en iyisi Sezen’den bir şarkı olsa gerek;

“Dönüşü yok...

Beraberce...

Karar verdik ayrılmaya...

Alışmalı...

Arkadaşça...

Yolları ayırmaya...

Şimdi artık göz yaşları...

Gereksiz akmamalı...

Alışmalı...

Kendi yaramızı...

Kendimiz sarmaya...”

DİĞER YENİ YAZILAR