İki yarım kalmış aşkı elimden alan Varşova’ya, büyük aşkımı yaşamaya gitmek istiyorum...

Benim şehirlerim var...

Yaşarken geçmişle paralel

yaşadığım...

Her gittiğimde, öncekilerin anılarıyla birkaç hayatı bir arada yaşadığım...

Meydanlarında kendimi bulduğum...

Yürürken ben olduğumu hissettiğim...

Şehrin “benim“ olduğunu varsaydığım...

Girdiğimde, “tanıdık bir mekana girmiş“ duygusuna kapıldığım...

Bir kısmı için “Zaten burası benim evim“ dediğim...

Şarkılarında hüzünlendiğim...

Ritimlerinde coştuğum...

Gülümserken gölgelendiğim...

Neşelenirken, hasretlendiğim...

Severken özlediğim...

İçindeyken dışında...

Dışındayken içinde hissettiğim...

Şehirlerim var...

***

Paris...

Prag...

İstanbul...

Atina...

Berlin...

Ankara...

Nice...

Londra...

Nafplio...

Los Angeles...

Budapeşte...

Newyork...

Milano...

Tokyo...

İzmir...

Roma...

Moskova...

Monako...

Barselona...

Vicky-Christina-Barcelona...

Sofya ile Vitoşa...

Korfu ve Kerkira...

Şehrimsi gibi de;

Cambridge...

Bodrum...

Positano...

***

Buralar hayatımdaki diğer şehirleri andırmıyorlar...

Buralara geldim mi;

“Benden bir yerlere gelmiş gibi

oluyorum...”

Hayatımın duraklarında duraklıyorum...

Haberin Devamı

Kişisel inşaatımın, harcına, çimentosuna, kumuna, taşına rast geliyorum...

Bu şehirlerde “benden olan şeylerin mimarisini” görselleştiriyorum...

***

Bunlar arasında olmayan...

Ama bunlar arasında olması mukadder olan bir şehrim daha var...

Paris’te “bitmiş paramızın hazin vedasında gençlik aşkı Ursula’yı ellerimle göndermek zorunda kaldığım şehir orası...”

Berlin’de başlayan...

Yıllar sonra yine Berlin’de yaşayan...

Bir gizli aşkın, yıllar sonra meçhul kimlikle; meçhul bir yolculuğa çıktığı şehir orası...

Biri yarım kalmış gizli bir aşk...

Diğeri yarım bırakılmış züğürt bir gençlik tesellisi...

İkisi de alabildiğine sevgili...

İkisi de alabildiğine kadın...

İkisi de alabildiğine samimi...

İkisi de alabildiğine dürüst...

İkisi de bütünüyle yarım...

İkisi de doyumlara ulaşmamış bir aşkın...

Yarım kalmış sevdası gibi...

***

İki hüzünlü sevgiliyi...

Sonsuz hüzünler içinde benden alan şehrin ismi...

Varşova’ydı...

Nazım’ın; bir taraftan Vera’ya aşık Moskova’daki sürgün günlerinde “eşi Münevver Hanım’ı beş yıl boyunca beklettiği şehirdi Varşova...

Haberin Devamı

Buluşmak için gittiği“, üç tek gecelik seferde...

Münevver Hanım’la değil...

Bristol Otel’de tek başına

gecelediği...

Vera’sına “kendi karısıyla ihanet etmekten“ imtina ettiği...

O hüzünlü...

Ve meçhul kalmış şehir...

Şöyle değil miydi Nazım’ın Varşova’daki Bristol Otel için döktüğü dizeler sanki;

***

“Seher vakti habersizce girdi gara ekspres...

Kar içindeydi...

Ben paltomun yakasını kaldırmış

perondaydım...

Peronda benden başka da

kimseler yoktu...

Durdu önümde yataklı vagonun pencerelerinden biri...

Perdesi aralıktı...

Genç bir kadın uyuyordu

Alacakaranlıkta alt ranzada...

Saçları saman sarısı

Kirpikleri mavi...

Kırmızı dolgun dudaklarıysa

Şımarık ve somurtkandı...

Üst ranzada uyuyanı g

Habersizce usulcacık çıktı gardan ekspres...

Bilmiyordum nereden gelip nereye gittiğini...

baktım arkasından...

Üst ranzada ben uyuyorum...

Varşova’da Bristol Oteli’nde...

Yıllardır böyle derin uyumuşluğum yoktu...”

***

Hiç gitmiyorum Varşova’ya...

Gidersem sanki hep;

Yarım kalmış sevgilileri...

Haberin Devamı

Arayıp da bulamayacakmışım...

Gibi geliyor...

Gözlerim onları ararken...

Kalbim bitmeyen aşkların acısıyla...

Öksüz hüzünlere savrulacakmış duygusuna kapılıyor...

Varşova’ya hiç gidemiyorum...

Ne Nazım gibi...

Ne Münevver Hanım türü...

***

Oysa dün;

Beşiktaş’ın UEFA grubuna bakarken... Sezonun UEFA Kupası Finali’nin 27 Mayıs 2015’te Varşova’da olacağını fark ediyorum...

Yarım kalan aşklarımdan mütevellit...

Gittikleri meçhulde sevgilileri göremediğimden muzdarip...

Bir türlü gönlümün gitmek istemediği...

Nazım’la Münevver’in...

Nazım’la Mehmed’in

Bir türlü doğru düzgün buluşamadığı...

Gönüllerince hasret gideremediği...

O malum başkent...

Varşova’ya...

27 Mayıs 2015’te gitmek istiyorum...

Beşiktaş’la beraber...

***

Futbol;

Hayatta gerçekleşmemiş sevgileri ikame eden bir büyük AŞK’sa eğer...

Futbol;

Gerçekte sevgililerle yaşayamadığın aşkları, yalnız başına...

Bir başına...

Senin gibi milyonlarcasıyla...

Yaşamının adıysa eğer...

Yarım kalmış aşkların niyetine...

Bir türlü gitmeye cesaret edemeyen kalbin yüzüsuyu hürmetine...

Haberin Devamı

Avrupa Finaline en büyük aşkla

gitmeyi içimden geçiriyorum...

Varşova’ya ancak böyle gidebileceğimi hissediyorum...

Kısmetse olur diye içimden geçiriyorum...

Belki yarım kalmaz, kupayı da alır geliriz diye hayal ediyorum...

Umut bazen hayattır...

Hayal ise gerçek...

DİĞER YENİ YAZILAR