“Beşiktaş’lı erkek evlenilecek erkek midir?..” Ömür Gedik’e cevap...

Arsenal maçının ertesi sabahı, Beşiktaş’lı olduğunu bildiğim Ömür Gedik’in bir twitini görüyorum...

-”Evlenmek için Beşiktaş’lı erkekleri seçin...” diyor Ömür twitinde...

-”Kötü gününüzde size sahip çıkar...”

Twiti görünce, birkaç ay önce sıkı tribün taraftarı olan Fenerbahçeli bir kız arkadaşımla yaptığım sohbet aklıma geliyor...

O sohbette kız arkadaşım bana;

-”Beşiktaş’lı erkeklerin

futbolla ilgili kadınların üzerinde yarattıkları ilginç bir algı var...” diyor...

-”Bunun farkındalar mı bilmiyorum... Ama futboldan anlayan kadınların gözünde Beşiktaş’lı erkek, ‘tutkulu erkek’ demek... Diğer takımların taraftarları da tutkulu takımlarına karşı... Fakat Beşiktaş’ın erkek taraftarının hayat ve Beşiktaş karşısındaki tutkusu farklı...”

***

İtiraf ediyorum ki;

O güne kadar ilk kez böyle bir taraftar analiziyle karşılaşıyorum...

Şaşırıyorum...

O sıralarda bunu yazmayı doğru bulmuyorum...

Farklılık yaratan bir şımarıklık intibası oluşturmak istemiyorum...

“Beşiktaş’lı duruşum”,

“tutku” olgusunu sadece kendi takımıma şamil olmasına

Haberin Devamı

razı gelmiyor...

-”Ben bunu yazmam...”

diyorum...

-”Diğer takımların taraftarlarına haksızlık olur...”

***

O zaman muhatabım görüşünde ısrar ediyor...

-”Bu dediğim doğru... Üstelik ben çok sıkı bir Fenerbahçe’liyim... Konu Fenerbahçe oldu mu Beşiktaş falan dinlemem, tanımam... Ancak gerçek bu... Beşiktaş’lı erkeğin ‘tutkulu’ bir algısı var futbolla ilgili kadınlar üzerinde...”

***

Sözlerine ve analizlerine güvendiğim o arkadaşımın yaptığı analizi; kişisel kayıtlarımda önemli bir yere koyuyorum...

Kendimi ve “tutkumu“

ölçüyorum...

Kendi açımdan çok haklı noktaları olduğunu fark ediyorum...

Hayatımı “tutkular”ım yönlendiriyor benim...

Ancak yine de “tutku” konusunu genelleştirmenin yanlış olacağını düşündüğüm için yazıyı yazmaktan vazgeçiyorum...

***

Ne ki bir şey bir kere kişisel hafızanın kayıtlarına girmeye görsün...

Akacak kan damarda

durmuyor...

Ne yapıyor ediyor, bir yolunu bulup ortaya çıkıveriyor...

Ömür Gedik’in “Beşiktaş’lı erkekler kötü günde yanınızda olur... Evlenilecek erkekler Beşiktaş’lılardır...” sözlerini okuyunca;

Haberin Devamı

-”Evliliği bilmem... Ama

tutkuyu bilirim...” demek

geliyor içimden...

***

Fenerbahçe’li ve Galatasaray’lı taraftarların Beşiktaş’lılardan daha az tutkulu olduğunu söylemek doğru değil ve abes...

Hala bu konudaki görüşümü muhafaza ediyorum...

Sanırım buradaki kilit konu şu...

Beşiktaş üç büyüklerden biri olmasına karşın, salt başarıya endeksli bir kulüp değil...

Üç büyük olarak, diğer iki rakibine göre daha az saha

başarısı alsa da, bu durum

Beşiktaş’ın taraftarını ve tutkusunu hiç etkilemiyor...

Beşiktaş’lı delicesine varolan tutkusundan hiç vazgeçmiyor...

Başarılı veya başarısız saha sonuçları onun “tutkusu” üzerinde hiçbir etki bırakmıyorlar...

Tribünlerdeki hava, hiç

değişmiyor...

Şarkılar ve besteler aynı ruhla devam ediyor...

***

Beşiktaş’lı içselleştirdiği ve daimileştirdiği deli tutkusuyla, hiç değişmeden sevgisini ve dünyasını yaşamaya devam ediyor...

Ömür Gedik’in “Beşiktaş’lı erkek evlenilecek erkektir...” sözünden gele gele nelere kadar geliyorum...

Haberin Devamı

“Evliliğe pek sıcak bakmadığım için, belli belirsiz bir savunma mekanizması içgüdüsüyle Ömür’ün sözlerine ‘Beşiktaş’lı tutkusu’yla cevap veriyorum...”

Sonuç değişmiyor...

Beni Arsenal karşısında penaltıların verilmediği 1-0’lık yenilgi hiç etkilemiyor...

Hatta bir kıyaslama söz konusuysa...

Arsenal maçının öncesine göre, çok daha fazla bilenmiş durumdayım...

Buna kimin ne diyeceği umrumda değil...

Ben “tutkum”la, iliklerime kadar yaşadığım sevgiyle keyfime bakıyorum...

Sanıyorum ben; ‘duruş’undan ‘tutku’suna dört başı mamur bir Beşiktaş’lı erkeğim...

YENİ TÜRKİYE DEĞİL!.. BARIŞ İÇİNDE YAŞAYAN MUHTEŞEM BİR TÜRKİYE GÖRMEK İSTİYORUM!..

Bu köşede aylar öncesinden yazdığım gibi...

Belediye başkanlığı seçimleri de dahil...

Arka arkaya girdiği on seçimi kazanan bir siyasi lider...

Hukuki bir sorun yoksa...

Doğal mecra olarak Cumhurbaşkan’lığına gider...

Tayyip Erdoğan artık Cumhurbaşkanı...

***

Ben aylar öncesinden Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkan’lığına çıkmasının...

Gerginliklerin azaltılması...

AKP zirvelerinin rahatlatması...

Haberin Devamı

Kendinden olmayanları belki daha güvenli bir şekilde kucaklaması...

Yeni bir el verme döneminin başlaması...

Toplumsal zıtlıkların yumuşatılması baabında bir fırsat yaratılması...

Olarak görmek istiyorum...

***

Bu dediklerim Haziran 2015’e kadar olmaz...

Seçim atmosferi...

Kazanma hırsı...

Mecliste oluşacak sandalye sayısı...

Demokrasi savaşı...

Lider kalma arzusu...

Liderliği kaybetme korkusu...

Sandık motivasyonu...

Meydan havası...

Konuşma belagatinin ısısı...

“Barış ortamına“ izin vermez...

***

Ve fakat;

Haziran 2015’ten itibaren;

Türkiye;

Zıtlıkların bir arada yaşayabileceğini öğrenen...

Seçilmiş Cumhurbaşkanı’nın, kendi siyasi zıtlıklarını yumuşatan...

Karşı tarafa elini uzatan...

Yeni ve “toplumsal barışa“ yönelik bir yüzüyle karşılaşabilir...

Daha doğrusu karşılaşmalıdır...

***

Sayın yeni Cumhurbaşkanı...

Sayın yeni Başbakan;

Ben “Yeni Türkiye“den ziyade;

Barış içinde 76 milyonun bir arada... Mutluluk içinde yaşadığı bir Türkiye...

Birbirinin karşıtlığından, kavga değil demokrasi yaratan...

Farklılıklarla bir arada yaşamayı öğrenen...

Karşıtlıkları bölünme değil zenginlik gören...

Özgürlüğü kutsal...

Farklılığı kardeşlik...

Mozaiğin renklerini;

insanlık olarak gören bir Türkiye istiyorum...

***

Adı yeni veya değil...

Önemli de değil...

Meali...

Muhteviyatı...

Müktesebatı...

Maneviyatı...

Maddiyatı...

Modeli...

Misali...

***

Özgür insanlardan oluşan...

Kardeşçe yaşayan...

Barışı seven...

Barışa tapan...

Sevgiyle birbirine ilmiklenen...

Zıtlıklardan keyif yaratan...

Değişiklerden mozaikler çıkaran...

Renkleri gökkuşağına çeviren...

Farklılığının sinerjisinden...

Muhteşem bir millet...

Muhteşem bir halk...

Muhteşem bir kültür...

Muhteşem bir sistem çıkaran...

Muhteşem bir ülke istiyorum...

DİĞER YENİ YAZILAR