Beşiktaş “vefasız” değil; Beşiktaş “vefalı” kalacak...

Bugün benim yazı günüm değil...

Bugün yazacağım yazı gazetenin yazarının bir yazısı değil...

Bugün sıradan bir Beşiktaşlı’nın...

Bugün onbinlerce kongre üyesinden herhangi birisinin...

Binlerce yönetici arasında küçük bir parantez ismin...

***

“Vefa” kelimesini “Boza’sıyla meşhur bir semtin adı olarak değil... Beşiktaş ‘vefa’sının kutsal bir değeri” olarak benimseyen bir siyah beyaz ademin hükm-ü şahsiyetinde...

Yazılmakta bu yazı...

Kalem “Beşiktaş ruhunundur“ bugün...

Yazarın değil...

***

Süleyman Seba;

Ölürken; Beşiktaş’a yaşarken yaptıklarından daha fazlasını yapıyor...

Beşiktaş markasını yeni baştan diriltiyor...

Süleyman Seba’nın kimliğinde Beşiktaş;

“Kadirşinaslık...

Değerbilirlik...

Vefa...

Sevgi...

Rakibe saygı...

En yüce değerleriyle insanlık...

En şereflisinden ikincilik...

En hakkıyla alınan şampiyonluk...

En mütevazı bilgelik...

Renklerde birleştiricilik...”

olduğu gerçeğini tüm Türkiye’ye haykırıyor...

Naaşın içinden gelmekte olan ses; Türkiye’yi ayağa kaldırıyor...

***

Onun naaşı;

Beşiktaş markası altında... Milyonlarca Fenerbahçe’liyi...

Haberin Devamı

Milyonlarca Galatasaray’lıyı...

Milyonlarca Trabzon’luyu...

Bursa’lıyı...

Diyarbakır’lıyı;

Her renkten futbol kardeşliğini...

Her görüşten siyasetçiyi...

Cumhurbaşkanı’nı...

Başbakan’ı...

Siyasi parti başkanını...

Hülasa...

Milyonlarca Türkiye’liyi;

Hak bilirlikte...

Kadirşinaslıkta...

Rakibine saygıda...

Yanı başındakiyle kardeşlikte...

Karşındakini ‘kıymetli rakip’ olarak addetmekte...

Herkesin değerini teslimde... İnsanlığın en yüce değerlerini tescil etmede...

Sembol oluyor...

***

Beşiktaş Süleyman Seba’nın yaşarken yaptığının misli fazla;

Marka değerini...

İtibarını...

Prestijini...

Asaletini...

Vakurluğunu...

yaşarken;

Beşiktaş yeniden doğmuşken...

Gazete manşetlerinde;

Yıllarca yenmiş hakkı teslim edilmişken...

Azap ve ızdırap çekilerek yitirilmiş şampiyonluklar; nihayet kalplerde eşitlenmişken...

Onur ayaklar altına alınmamış, “Şeref” ve “Hakkı”, “Süleyman”la tescil edilmişken...

Nihayet “ölüm” hayatın haksızlıklarını bitirmiş ve eşitlemişken...

Yer siyah...

Gök beyazken...

Haberin Devamı

Beşiktaş; Beşiktaş olmuşken...

***

Manşetleri altüst edip;

Beşiktaş’ı tu kaka edip...

Gazete manşetlerine;

“Beşiktaş’ın; öz Başkan’larını Divan’dan attığını yazdırtmak...

Beşiktaş Plaza’yı yapan işadamlarını Divan’dan ihraç ettiğini bildirmek...

En zor günlerinde Beşiktaş’a destek veren; işadamlarına ‘Buraya kadar’ demek...

***

Beşiktaş’a en değerli arazileri kazandıran belediye başkanlarını...

Beşiktaş’a adlarına tesisler yaptırıp, takımın antrenman sahasını tesis eden gönlü büyük Beşiktaş’lıları..

Beşiktaş’ı kurumsallaştırmak; borcunu hafifletebilmek için...

Vergi labirentlerinde, Maliye koridorlarında; yıllarını ve alın terlerini feda eden Beşiktaş’lıları...

Federasyon kurullarında Beşiktaş’ı yıllarca savunmuşken, Divan Kurulu’nun kapısından geri çevirilenleri...

Yüzüncü yıllarda şerefli şampiyonlukları...

Sonraki yıllarda çifte şampiyonlukları getirenleri...

Alın terlerini, emeklerini, değerlerini vermekten imtina etmeyen tüm büyük Beşiktaş’lıları...

***

“Toplantılara katılmadılar” diye Divan Kurul’undan attığını söylemek...

Haberin Devamı

Beşiktaş’ın “aklına”...

Beşiktaş’lı “akilliğine...”

Beşiktaş’lı “duruşuna...”

Beşiktaş’lı “vefa“sına...

Beşiktaş’lı “kadirşinaslığına..”

Beşiktaş’lı “değerlere”

Beşiktaş’ın Hakkı’sına...

Beşiktaş’ın Şeref’ine...

Beşiktaş’ın Süleyman‘ına...

Yakışıyor mu?..

***

Beşiktaş’ı Başkan olarak en yüksek yerde temsil edenleri, Divan Kurulu’na gelmediler diye atmak, Osmanlı’da kurulup, Türkiye Cumhuriyeti’nde devam eden, iki devlet altında tek bir “Beşiktaş Jimnastik Kulübü“ olarak; varlığını sürdürebilen bir kulübe yakışmakta mı?..

***

Beşiktaş Başkanı Fikret Orman dün bana “Tüzüğün değiştirileceğini, mağduriyetin biran önce giderileceğini“ söyledi...

İsabetli...

Ancak yeteli değil...

Beşiktaş Başkanı’nın; “Beşiktaş’ın Divan Kurulu’ndan atıldılar” denilerek,

Karakter suikastine tabi tutulan... Beşiktaşlılık onurları incinen...

İnsanlara haklarını ve hak ettikleri saygılarını geri vermesi gerekiyor...

***

Onlardan bu hiç istenmeyen...

Bu “arıza”, bu “basiret bağlanması“ olarak nitelenecek olan...

Haberin Devamı

Beşiktaş’ın Türkiye’de yükselen...

Göklere erişen markasını...

Yerle bir etmeye yönelik davranışın...

Özrünü dilemek...

Bir gönüllerini almak...

Beşiktaş yaşadıkça kartalların Beşiktaş’la birlikte yaşayacaklarını dünya aleme ilan etmek...

Bir Beşiktaş’lı duruşudur...

***

Bir Beşiktaş’lı, eğer bu kulübün şanlı mazisini yapanların kadrini bilirse, onlara değerini verirse...

Bir gün kendi de değerli addedileceğini bilir...

Beşiktaş’lı kadir bilir...

Beşiktaş’lı değer bilir...

Beşiktaş’lı Beşiktaş’lıyı bilir...

***

Bizler;

“Remzin karakartallar gibi manileri yen aş...

Layıktır bu vasıflar sana ey Şanlı Beşiktaş...”

Nidalarıyla büyümüş bir Beşiktaş neferiyiz...

Beşiktaş’a hizmet edenlere saygı ve sevgi...

Bizim kutsalımızdır...

***

Artık Beşiktaş’ın sözcüsü değilim...

Beşiktaş adına konuşamasam da...

Sade bir Beşiktaş’lı olarak şunu söyleyebilirim...

Beşiktaş’a alın terlerini...

Beşiktaş’a gönüllerinden gelen sevgilerini...

Beşiktaş’a kutsal emeklerini veren...

Beşiktaş’ın; Beşiktaş olmasında sınırlı veya sınırsız katkıları olan...

Ve iki gün önce Divan Kurulu’ndan toplantıya katılmadıkları için ihraç edildiği söylenen tüm değerli Beşiktaş’lılardan özür diliyorum...

Hiç biri...

Beşiktaş’ın gönlünün...

Beşiktaş’ın kalbinin...

Beşiktaş’lının sevgisinin herhangi bir yerinden ihraç edilemeyecekler...

***

Bir gün çok ünlü bir hakem dostum; beni hiç tahmin etmediği bir futbol adamıyla çok samimi halde görüp şaşkınlığını dile getirmişti...

-”Sen ve o... Nereden geliyor ki bu samimiyetiniz?..”

Ona şöyle demiştim:

-”Biz Beşiktaş’a katkı sağlayanları hiç bir zaman unutmayız... Beşiktaş’a haksızlık yapanları unutmadığımız gibi...”

Beşiktaş; kendine hizmet edenleri hiç bir zaman unutmaz...

Beşiktaş “vefasız” değil...

Beşiktaş “vefalı” kalacak...

DİĞER YENİ YAZILAR