Kalp krizi geçiren zengin avukatın hikayesi...

Julian tanınmış ve zengin bir avukattır...

En karmaşık ve kazanılması zor davaları kazanarak ün yapmıştır...

Fakat düzensiz bir yaşantısı vardır...

Kimi zaman günde 18 saat çalışır, gecenin geç saatlerinde genç modellerle kentin en şık restoranlarına gider, arkadaşlarıyla pervasız içki kaçamakları yapar...

***

53 yaşında olmasına rağmen 70 yaşında gibi görünüyordur...

Dengesiz yaşam tarzının getirdiği stres nedeniyle yüzü kırışmış, geç saatlerde yenen akşam yemekleri ve içilen içkiler şişmanlamasına neden olmuştur...

Kendini sürekli hasta ve yorgun hisseder...

Artık gülmüyordur...

Hiçbir şey onu tatmin etmez...

Evliliği yıkılır...

Her türlü malvarlığına sahip olduğu halde aradığı şeyi hala bulamamıştır...

***

Bir gün mahkeme salonunda beklenen olur;

Yıllar önce ofisine stajyer avukat olarak aldığı John o günü şöyle anlatıyor;

-”Kalabalık mahkeme salonunun tam ortasında çökmüş haldeydi...

O; büyük düşleri olan, zeki, yakışıklı, korkusuz, ülkenin en seçkin dava avukatıydı...

Onu 17 yıldır tanıyordum...

Julian’ın şok edici mahkeme şovları, sürekli gazetelerin ön sayfalarında yer alıyordu...

Haberin Devamı

Çoğu kimsenin sadece düşleyebileceği her şeyi elde etmişti:

Yıldızlara ulaşan mesleki şöhret, milyonlarca dolarlık banka hesapları, en pahalı semtte olağanüstü bir malikane, özel bir jet, tropikal bir ada ve orada yazlık bir ev ve çok değer verdiği varlığı evinin özel yolunun ortasına parkettiği kırmızı bir Ferrari...

***

Şimdi ise büyük Avukat Julian kalp krizi geçiriyor, çaresiz bir bebek gibi yerde kıvranıyor ve deli gibi sarsılıyordu...

Bütün bunlar üç seneden fazla bir zaman önce yaşanmıştı...

Son duyduğum Julian’ın Hindistan’a gittiği idi...

Ortaklardan birine hayatını sadeleştirmek istediğini, bazı yanıtlara ihtiyacı olduğunu ve onları bu mistik ülkede bulmayı amaçladığını söylemişti...

İşine son vermiş, malikanesini, adasını ve jetini elden çıkarmıştı.

Hatta Ferrari’sini bile satmıştı.

***

Bir gün ofisimin kapısı yavaşça açıldı. Kapının ardında canlılık ve enerji yayan, genç ve iyi görünüşünden fazla neredeyse kutsal diyebileceğim bir huzura sahip, gülümseyen bir adam kapıda göründü...

Haberin Devamı

“İşimi elimden almaya niyetli hızlı bir avukat herhalde“ diye düşündüm.

Genç adam sevdiği bir öğrencisini izleyen Buda gibi gülümseyerek bana bakmayı sürdürdü... Dayanılmaz sessizlikle geçen uzun bir aradan sonra şaşırtıcı bir biçimde emredici bir ses tonuyla konuştu: “Tüm konuklarına böyle mi davranırsın John... Hele sana mahkeme salonlarının sırrını öğreten birisine...”

-‘Julian? Bu sen misin? İnanamıyorum! Gerçekten sen misin?’ diye haykırdım...

Güçlü kahkahası kuşkularımı doğruladı...

Önümde duran genç adam uzun süredir kayıp şu Hintli Yogi’den başkası değildi: Julian Mantle...

İnanılmaz değişimi karşısında şaşkına dönmüştüm...”

***

Meslektaşı ve eski stajyeri John bundan sonrasını şöyle anlatıyor;

-”Julian 30 yaşlarında görünen, çevresine mutluluk ve huzur yayan bir insan haline dönüşmüştü.

İnanılmaz değişimi karşısında şaşkına dönmüştüm...

Eski meslektaşımın hayalete benzer rengi, hastalıklı öksürüğü ve cansız gözleri artık yoktu...

Haberin Devamı

Alameti farikası haline gelen yaşlı görünüşü ve hastalıklı hali gitmişti...

Aksine, karşımda duran adam son derece sağlıklı görünüyordu...

Kırışıksız cildi ışıltılar saçarak parlıyordu...

Parlak gözleri sıra dışı canlılığına açılan bir pencereydi...

Belki daha da hayret verici olan Julian’ın yaydığı huzurdu...

Oturmuş onu izlerken kendimi tamamen rahat hissettim...

Artık önde gelen bir hukuk firmasının “A tipi” kıdemli ortağı olan sinirli adam değildi karşımdaki...

Bunun yerine, değişimin genç, yaşam dolu ve gülümseyen bir modeli oturmaktaydı karşımda...”

***

Bu öykü Robin Sharma’nın Ferrari’sini Satan Bilge hikayesindeki Julian’ın öyküsü...

İlginç bir şey oluyor benim hayatımda Julian’ın öyküsüyle ilgili...

Kitabın İngilizce ilk baskısı 1997 yılında çıkıyor...

Ben o sıralarda, günde 18 saat televizyon haberciliğiyle uğraşan, günü, gecesi olmayan hep en fazlasını, daha fazlasını, daha fazlasını talep eden bir gazeteciyim...

Sonra bazı büyük çarpılmaların ardından bende yavaş yavaş bazı değişimlerin olmaya başladığını fark ediyorum...

Haberin Devamı

Benim bir Ferrari’m yok...

Ferrari veya benzeri trendi markalara karşı bir zaafım da yok...

Fakat Ferrari’sini Satan Bilge’ye ve hayatına yavaş yavaş zaaf duymaya başlıyorum...

Daha doğrusu tam da içine girmediğim o hayatı, niyet olarak bir yerlerden çağırmaya başlıyorum...

On-oniki yıl öncesinden başlayarak bu değişim adım adım hayatımı kapsama alanına alıyor...

***

Geçen gece dünyanın dört bir yanından en kalifiye insanlarla sohbet ederken; “başarılı avukatların, mühendislerin, teknokratların ve işinin en iyilerinden olmaya çalışan nice kalifiye insanın, halen Julian sendromundan muzdarip olduğunu fark ediyorum...”

Güzel bir Bodrum gecesinde; hayatlarının eksik kalan tarafını yakalamaya çalışan kalifiye insanlar, artık çalışmaktan vazgeçip tembellik yapmayı değil, daha mutlu, daha huzurlu, daha yaratıcı bir hayatın şifrelerini bulmaya çalışıyorlar...

***

Sohbet gecenin geç saatlerine kadar devam ediyor...

Sohbet ederken, kendimin bir kez daha farkına varıyorum...

Söylerken söylediklerimin anlamını hissediyorum...

Hayatın sağlamasını yapıyorum...

Gece güzel Bodrum’da...

Lacivert deniz, karanlıkta rengini gizliyor...

Huzur saçarcasına dinginleşmiş duruyor...

Deniz mi huzur saçıyor, içimdeki huzur mu denize karışıp çevreyi dinginleştiriyor bilmiyorum...

O esnada içimdeki müziğin, dışardaki müziği bastırdığını düşünüyorum...

Dışardaki müziği değil, içimdeki müzidinlemeye koyuluyorum bir süre...

HEMEN HİNDİSTAN’A GİTMEYE KALKMAYIN...

Yaşamı değiştirecek altın öğütlere, önümüzdeki günlerde yavaş yavaş gireceğim...

Sizleri bu konuda yazarak bilgilendirmeye çalışacağım...

Fakat öncesinden uyarmamda yarar olan bir kısım var kitabın tanıtımında anlatılan...

Bu tür kitapları okuyanlar, genel olarak Hindistan’da hayatı keşfetmek için hemen turlara katılma sevdasına kapılıyorlar...

Hindistan’ı keşfetmek istiyorsanız o turlara gidin...

Fakat hayatınızı değiştirmek istiyorsanız, önce sıkı bir disipline girmek gerekiyor...

***

Kitapla ilgili şu notları okumanız önemli;

“Kitap bazı sorunlarından dolayı kendisini işine, içki ve düzensiz yaşam biçimine kaptırmış olan başarılı ve zengin bir avukatın Hindistan’a giderek, orada tanıştığı Yogi Raman sayesinde değişen hayatını anlatıyor...

Aslında kitapta anlatılan Sivana Bilgelerinin yaşam felsefelerinden bir kesittir...

Bazı bölümlerin sonlarında bu öğretiler özetlenmiş...

Bu öğretileri merak edenler için oldukça akıcı sayılabilecek bir tarzda yazılmış...

Bu öğretileri içinde barındıran birkaç güzel hikaye de kitap içerisinde yer alıyor...

Öğretilerden bir kısmını belki biraz değiştirerek biraz kendinize uyarlayarak uygulayabilirsiniz...

Fakat sakın anlatıların büyüsüne kapılıp Hindistan’a “Hayatın anlamını bulmak” için falan gitmeye kalkışmayın...”

***

Yazar aslında Hintli bir ailenin oğlu.

Ailenin işleri dolayısıyla Uganda’da doğmuş, çok küçük yaşta Kanada’nın küçük bir kasabasına taşınmış...

Hukuk fakültesi okumuş, okul bittikten sonra avukatlık yapmış...

Ama aslında avukatlık yapmak

istemiyormuş, annesi için hukuk okumuş...

Başından boşanmayla son bulan bir evlilik geçmiş...

Bu evlilikten iki çocuğu var...

Bir gün oturup yazmaya karar vermiş ve Ferrari’sini Satan Bilge ortaya çıkmış...

Sharma kitabı bitirdiğinde kitabı basacak yayınevi olmadığından kendisi basmış...

Bugün danışmanlık yaptığı kişiler arasında Clinton ve Gates’in olması onun Amerika’da güvenilir bir yaşam gurusu olarak hizmet verdiğini gösteriyor...

DİĞER YENİ YAZILAR