“Bir baba yalnızca çocuklarını kıskanmaz... Daha iyi olmalarına çabalar...”

Yüzmeyi öğrendiğimde sekiz yaşındaydım...

Bir yaz kampında, suyun tam olarak üzerinde durmasını ve yüzmesini becermiştim...

Yazları Yeniköy’de oturuyorduk...

Evin bulunduğu yer vapur iskelesine yakındı...

Yaşıtlarımın suya atladığı yer 8-10 metrelik bir derinlikti...

O derinlikteki azgın suya atlamaya başladığımda, benliğimde müthiş bir özgüven hissetmiştim...

Atladıkça, kıyıya çıkıyor yeniden atlıyordum...

Bir daha...

Bir daha...

Akıntının gücü beni bir taraftan diğerine hızla sürüklüyordu...

Akıntıya karşı yüzüyor iskeleye çıkıyor...

Yeniden atlıyordum...

İçimde doğmaya başlayan özgüven hissi benliğimden taşıyordu...

***

Bu yaz, beş yaşına gelen çocuklarıma her şeyiyle yüzmeyi, atlamayı, suda yaşamayı öğretmeyi düşünmüştüm...

Babaları bu beceriyi sekiz yaşında elde etmişti...

Kısmetse onlar şimdiden becerebilmeliydi...

Babam, çocukken demişti;

-“Bir baba hayatta sadece çocuklarını, hiçbir şeyden kıskanmaz... Kendinden daha iyi olmaları için uğraşır... Onlar kendinden ne kadar daha iyi olursa, o da o kadar mutlu olur...”

Haberin Devamı

***

Bende de öyle olmaya başladığını hissediyordum...

Çocuklar sekiz yaşına gelmeden çok önce, daha beş yaşından, suyla barışır, balık gibi yüzmeye başlayabilirlerse, hayatları daha erkenden kolaylaşacak ve çabuk keyiflenecekti...

Babalarına göre, üç yıl önceden yüzmeyi öğrenmeleri, babamın dediği gibi, onlardan çok babalarını mutlu edecekti...

***

Tatile gelmeden önce başlamıştım onlar için, hafif derslere ve yüzme antrenmanlarına...

Dün ikisi de havuzun başında onlarca defa suya atlamaya başladılar...

Tıpkı 45 yıl öncesinde babalarının yaptığı gibi atladıkça atlamak istiyorlardı...

Atladıkça öz güvenleri geliyor, daha ileriye atlamak istiyorlardı...

-“Gerçekten başarılı olan insanlar, asla başkaları gibi olmaya çalışmazlar... Aksine önceki hallerinden daha iyi olmaya çalışırlar... Başkalarıyla yarışmayın... Kendinizle yarışın... Dün olduğunuzdan daha iyi olmaya çalışın... Olağanüstü şeyler karşınıza çıkacaktır...” diyordu Robin Sharma...

***

Sanırım çocuklarım üzerinden kendimle yarışıyorum...

Haberin Devamı

Onların beni geçmesini sağlamaya çalıştıkça aslında ben kendimi geçmiş oluyordum...

Onlardaki “ben” bendeki “ben”i geçmeye çalışıyordu...

Acayip bir oyundu bu...

Hangimiz “ben” dik bilmiyordum...

Onların suya benden iyi atlamalarını istedikçe, onlardaki “ben”in bendeki “ben”den güçlü olduğunu fark ediyordum...

Onlar benden daha fazla “ben” diler...

***

Hayat dışarıda yine çok sert ve acımasız geçiyor...

Ben ise dışarıdaki sert ve acımasız dünyada, kendi küçük ailemin “yeni mütevazı değerlerini ve potansiyellerini inşa etmeye çalışıyorum...”

Kırk yıl önce, bana “dışarıda korkunç bir kavga varken, çocuklarına yüzme öğretmeye çalışan bir baba”dan söz etseler, onlara ne diyeceğimi pek kestiremezdim...

Şimdi; cevap vermek bile hayatın enerjisini almak gibi geliyor bana...

Her sabah onları kendi ellerimle nasıl daha iyi yüzdürebilirim, nasıl benden daha fazla özgüven inşa edebilirim diye uğraş veriyorum...

***

Değiştim mi ki?..

Sanmıyorum...

Belki yeni durumun getirdiği bazı zorunluluklar ön plana geçiyor...

Haberin Devamı

Ama daha önemlisi şu;

“Beş yaşındaki çocuklara katmaya çalıştığım değerin, küçük mutluluğun, yaşamı kolaylaştıran sporun, özgüvenlerini oluşturan çabanın, babalarından üç yıl önce yüzmesini öğrenerek, hayata daha erken ve daha güvenli başlamalarını sağlayan mütevazı uğraşın yaşamın en önemli değerlerinden biri olduğunun bilincine varıyorum...”

***

Sekiz yaşında Boğaz’ın mütevazı bir kıyısında iskeleden atlayarak, vapurların arasında yüzmesini öğrenmeye çalışan çocuk, gün gelecek hayatının en yalnız gönüllü gittiği sürgün günlerinde “denizlerden ilham alarak” hayata karşı dirilmesini öğrenecekti...

Ege’nin bir başka kıyısındaki “gönüllü sürgün” günlerinde, kimseciklerin olmadığı küçük koylarda tek başına kilometrelerce yüzerken, belki de çocuk yaşında hasbelkader kazandığı minik özgüvenini arıyor ve yok edilmeye karşı direniyordu...

Çocuklar atlarken, o anları hatırladım...

Her atlayışlarında inşa etmeye çalıştıkları özgüvenlerinin, onlara yol gösterici olması için dua ettim...

Haberin Devamı

Babamın dediği gibi;

“Bir baba; yalnızca çocuklarının kendisinden her alanda daha iyi olmasından mutluluk duyar”dı...

“Onları kıskanmaz... Daha çok olmaları için çabalar”dı...

*****

BOLLUK VE BEREKET...

“Bolluk prensibi, başkalarına ne kadar verirseniz, o kadar kazanacağınızı söyler... Ben hayatımda bolluk ve refahın olması için, daha fazla vermemiz gerektiğini keşfettim...

Bolluk dünyayı dolaşan bir enerjidir...

Siz daha fazla verdiğinizde, size daha fazlası döner...

İyi şeyler her zaman iyi işler yapan insanların başına gelir...”

Robin Sharma’nın bu sözleri, Depak Chopra’nın defalarca alıntıladığım sözlerinin bir başka biçimde dile getirilişi...

***

Bu sözleri değişik yaşam gurularının, ruh dünyasının ustalarının sözlerinden bıkmadan usanmadan tekrarlıyorum...

Yazın ortasında bayram tatiline girdiğimiz bu günlerde, “bolluk yasası”nı hayatınızın en temel yasası yapmanız için uğraşıyorum...

Karşınızdakinden sakındığınızda değil, karşınızdakine verdiğinizde, “bolluk ve bereket size fazlasıyla geri dönüyor...”

***

Her şeyden önce verdiğinizde, mutlu oluyorsunuz...

Çünkü “mutluluk almak değil vermektir”, bu yasayı işletiyorsunuz...

İkincisi verdikçe, bolluk ve bereket size geri dönüyor...

Bunu planlamadan, içinizden gelen niyetle yaparsanız ve hesaplı davranmazsanız, ne kadar çok bolluk ve bereketin size geldiğini görüp afallıyorsunuz...

Bolluk dünyayı dolaşan bir enerji...

Siz daha fazla verdiğinizde size daha fazla dönüyor...

DİĞER YENİ YAZILAR