Musevi bir şarkıcının ağzından; Filistinli çocuklar için unutulmaz bir şarkı...

Anneannesi ve dedesi Musevi olan bir sanatçıydı Bob Dylan...

1963’te çıkardığı (Blowin’ In The Wind) parçası ‘cevabı havada uçuyor’ dediği savaş ve insan olmakla ilgili sorular soruyordu...

Blowin’ in the Wind tüm zamanların en iyi 500 parçası arasında yerini alıyordu...

Dün sabahın çok erken saatlerde Bob Dylan’ın “Blowin’ In The Wind” parçasını dinliyordum...

Sabahın o saatlerde kendimi dinlemeyi amaçlamıştım...

***

Bob Dylan’ın parçasıyla kendimi dinlemeyi planlarken kendimi bir anda Gazze’de öldürülen çocukların çaresiz trajedilerinin ortasında buldum...

Kendimi dinlemekle başladığım şarkı; Gazze’de ölen Filistin’li çocukların biçare haykırışlarını bana anlatır hale geldi...

51 yıl sonra, Bob Dylan’ın Blowin’i In The Wind’i “Cevap Havada Uçuyor” isimli klasiği, yaşadığım hüznün acısını buram buram kalbime ve yüzüme çarpıyordu...

Parçayı bir kez daha dinletebilmek, anlamını hissettirebilmek ve Filistin’li çocukları gözünüzün önüne getirebilmeniz için yayınlıyorum sözlerini...

Belki 51 yıl sonra Dylan’ın şarkısı Gazze’de Filistin’li çocukların ölümünü durdurabilir...

Haberin Devamı

***

“How many roads must a man walk down

(Bir adamın katetmesi gereken ne kadar yol var)

***

Before you can call him a man

(Ona erkek demeniz için)

***

Yes, ‘n’ how many sees must a white dove sail?..

(Evet; ve kaç deniz aşmalı beyaz bir güvercin?..)

***

Before she sleeps in the sand...

(Kumlardan uyumadan önce...)

***

Yes ‘n’ how many times must the cammon balls fly?..

(Evet; ve top gülleleri kaç kez fırlatılmalı?..)

***

Before they’re forever banned...

(Sonsuza kadar yasaklanana dek...)

***

The answer my friend is blowin’ in the wind...

(Cevap dostum; rüzgarda uçuyor...)

***

The answer is blowin’ in the wind...

(Cevap rüzgarda uçuyor...)

***

How many times must a man look up?..

(Bir adam kaç kez yukarı bakmalı?..)

***

Before he can see the sky...

(Gökyüzünü görebilmesi için...)

***

Yes ‘n’ how many ears must one man have?..

(Evet; ve bir adamın kaç kulağı olmalı?..)

***

Before he can hear people cry...

(İnsanların ağladığını duyabilmesi için...)

Haberin Devamı

***

Yes; ‘n’ how many deaths will it take till he knows?..

(Evet; ve onun bileceği kaç ölüm daha olmalı?..)

***

That too many people have died...

(Ki anlayabilsin çok fazla insan öldüğünü...)

***

The answer my friend is blowin’ in the wind...

(Cevap dostum; rüzgarda uçuyor...)

***

The answer is blowin’ in the wind...

(Cevap rüzgarda uçuyor...)

***

How many years can a mountain exist?..

(Bir dağın kalabilmesi için kaç yıl geçmeli?..)

***

Before it’s washed by the sea...

(Deniz tarafından yıkanmadan önce...)

***

Yes; ‘n’ how many years can some people exist?..

(Evet; ve kaç yıl geçmeli bazı insanların yaşayabilmesi için?..)

***

Before they’re allowed to be free...

(Özgür olmalarına izin verilmeden önce...)

***

Yes; ‘n’ how many times can a man turn his head?..

(Evet; ve bir adam kaç kere çevirebilir başını?..)

***

Pretending he just doesn’t see...

(Görmezden gelmek için...)

***

The answer my friend is blowin’ in the wind...

(Cevap dostum; rüzgarda uçuyor...)

***

The answer is blowin’ in the wind...

(Cevap rüzgarda uçuyor...)”

Haberin Devamı

***

Şimdi diyebilirler ki;

Bob Dylan 1963 yılında yazdığı o şarkıyı özellikle Filistin veya Filistin’li çocuklar için yazmamıştı...

Doğru...

Şarkıların evrenselliği zaten burada...

Bob Dylan’ı biliyorum...

Söylediği parçalardan... Şarkılarındaki ruhtan...

Sanatçının kişisel tarihinden...

Size ne söylerlerse söylesinler...

Bilin ki Blowin’ In The Wind “Rüzgarda Uçan Cevap” Gazze’deki Filistin’li çocuklar için de söylendi ve söyleniyor...

Dün sabah onu dinlerken çünkü;

Ben Gazze’deki çocukların ölüm anındaki yüzlerini görüyordum...

*****

‘TUTMADIĞINIZ HER SÖZ KARAKTERİNİZDEN BİR PARÇA GÖTÜRÜR...’

“Ne kadar ufak ya da önemsiz gözükürse gözüksün, tutmadığınız her söz karakterinizden bir parçayı söker atar...

Yerine getiremediğiniz her vaat, siz ve yaşamanızdaki insanlar arasındaki bağlarda kopukluk meydana getirir...”

***

Robin Sharma’dan alıntıladığım bu sözler; dışarıdan nasıl göründüğümüzü anlamamız açısından çok önemlidir...

Verdiği sözleri tutmayan, tutmadığı sözlerle ilgili hep bir bahane uyduran dostlarınızı ve arkadaşlarınızı nasıl görürsünüz?..

Haberin Devamı

Güvenilmez değil mi?..

***

Siz, tutmadığı sözlerin sahiplerini nasıl güvenilmez ve iş yapılmaz olarak görüyorsanız, siz de verdiğiniz sözleri tutmadığınız zaman başka insanlar tarafından aynı şekilde değerlendirileceksiniz...

***

Çok sevdiğim bir sınıf arkadaşımız vardı...

Gırgır, şamata, çelebilik, tatlı dil, sevecenlik her şeyi vardı... Tek sorunu “verdiği sözleri tutmaması, bol bol palavra sıkması, sıktığı palavralardan da gurur duymasıydı...”

Bunları “matah bir şey yapıyormuşçasına“ anlatırdı... Sınıfta ve sonraları hep sevildi o arkadaşımız... Ama hiç kimse ona güvenmedi... Ne sınıfta, ne de sonrasında...

İş hayatındaki iniş çıkışları çok keskin oldu...

Hiç kuşku yok ki bunda bu özelliğinin payı büyüktü...

Yeni tanıyanlar, tatlı diline hayran oluyor, onunla büyük işlere girerlerdi...

Sonra sözlerinin ‘fazla ciddi olmadığını’ anlarlar, büyük sorunlar yaşar ve yaşatırlardı...

***

Hayatı bu özelliğinden dolayı çok tehlikeli mecralara kaydı...

Herkes “Allah Allah ne yaptı bu çocuk da böyle tehlikeli sulara daldı?..” diye soruyordu...

Oysa biliyordum ben gerçek nedeni...

“Yapmayacağı şeylerin garantisini veriyor, tutmayacağı sözleri tutacakmış gibi söylüyordu...”

Bunları da her zamanki gırgır haliyle yapıyordu...

Hayat onun çocuksu gırgırını kaldıramayacak ölçüde ağır cevaplar vermişti ona...

DİĞER YENİ YAZILAR