Solak...

Haberin Devamı

Oğlunun; başkasının değil; onun biyolojik çocuğu olduğunu eliyle kalemi tuttuğunda tartışmaya meydan vermeyecek bir biçimde anlamıştı...

Hem sol eliyle hem de sağ eliyle resim yapıyordu oğlu...

Hem sol eliyle, hem de sağ eliyle yazı yazıyordu...

Durumu anlamıştı...

Ancak kendisinin oğlu hem sol eliyle hem de sağ eliyle kalem tutabilirdi...

***


Gülümsedi...

Çek etmek için, futbol topunu oğlunun önüne koydu...

Bakalım topa hangi ayağıyla vuracaktı...

Çocuk burada da babasını yanıltmadı...

gerildi geldi ve soluyla vurdu topa...

İkincisinde sağıyla...

Topu birkaç kez önüne vurması için yuvarladı...

Çocuk soluyla direkt ve güçlü vuruyordu topa...

Sağıyla hafif seyirtiyordu...

Yine de fena sayılmazdı...

***


O anladı ki oğlu da babası gibi orijinal olarak bir “solak”tır...

Fakat o da babası gibi hem sol, hem de sağı kullanabilmektedir...

Esas olan ise solaklığıdır...

Babasının annesi, oğlunun solaklığını fark edince, kısa yoldan “sol eliyle tuttuğu kalemi sağ eline geçirmişti...”

Bundan da övünerek bahsetmişti elaleme...

Oysa okul günlerinde, solak olan çocukları; sağ elleriyle yazmaya zorlamanın beyindeki merkezleri tahrip ettiği söylenir, bunun kekemeliğe neden olduğu anlatılırdı...

***


Oysa annesi, el çabukluğuyla solak olan oğlunun elindeki kalemi alıp, sağ elle tutturmuş, kekeme de yapmadan oğlunun asimetrik bulduğu solaklık sorununa çare bulduğunu sanmıştı...

Oysa ilkokul yıllarında çocuk; resim derslerinde bir türlü istendiği gibi başarılı şekiller çizememiş, resim derslerinde hep ne yapacağını bilmez halde, çizemediği desenlerin, tuvale yansıtamadığı portrelerin hasretiyle yanıp tutuşmuştu...

Resim perspektifi yoktu...

Ancak esasen eli gitmiyordu resim yapmaya...

O günlerde yeteneksizliğine vermişlerdi olayı...

Resme de kabiliyeti yoktu işte...

***


Elli yıl sonra bir Perşembe günü çocuğunun okulda annesi tarafından çekilmiş videosunu gördü baba...

Resimle ilgili görünmeyen oğlu, tahtada sol eliyle inanılmaz daireler çiziyor ve lolipop şekerlerini andırırcasına, iç içe geçmiş yuvarlakları büyük bir maharetle büyükten küçüğe doğru çiziyordu...

***


O anda kafasında bir şimşek çaktı...

Oğlunun sol eliyle çizdiği maharetli daireleri bir kez daha seyretti...

Çocuğun bunu sağ eliyle sınırlı, sol eliyle ise büyük maharetle yaptığını fark etti...

Kendisinin çocuk yıllarında resim derslerindeki yeteneksizliğinin, “solak çalışan beyin düzeninin, anne eliyle metazori sağa kaydırılmaktan” kaynaklandığını çıkartıverdi...

Söylendiği gibi kekeme olmamıştı...

Fakat sağ eliyle çizdiği karakalem tasvirler bir şeye benzememiş, resim derslerinde gayr-ı kabili iflah “yeteneksiz”lik bir santim ileri gidememişti...

***


O an bir kez daha oğlunun biyolojik doğasını izleyerek fark etti ki;

Hayat zorlamaya gelmiyordu...

Solak olan solak kalmalıydı...

Sağla yazan sağla yazmaya devam etmeliydi...

İnsanoğlunun orijinini değiştirmeye kalkmamalıydı kimse...

Metazori dayatmalar peşinde koşmamalıydı hayat...

Hatırına futbol oynamaya başladığı yıllar geldi...

13-14 yaşından itibaren soldan nasıl fırtına gibi estiği, adrese teslim ortalar yaptığı, istisnasız yüze yakın penaltıyı hiç kaçırmadan gol yaptığı, her alışta topu 450-500 kere sektirdiği aklına geldi...

- “Sol ayağım, iyi ayağım” diye geçirdi aklından...

***


Solla yazarken durumu fark edip, el çabukluğuyla onu sağ elle yazmaya yönelten annesi, top oynarken çocuğunun solaklığını doğal olarak fark edememişti...

Sağ eliyle yazan çocuk bir süre sonra, zaptedilmez bir solaçık haline gelmiş, solla vurduğu her top rakip kalelerde tehlike yaratmıştı...

O esasen bir solaktı...

Annesi tarafından, yeniden biçimlendirilmeye çalışılan bir solak...

Onun için sağ elle resim yapamamış...

Sol ayakla, vurduğunu gol yapan bir solaçık olmuştu...

***


Oğlunun biyolojik olarak babasının oğlu olduğunu o anda bir kez daha fark etti...

Çocuk da babası gibiydi...

Esasen sol elle yazıyor, sol ayağıyla topa vuruyordu...

Babasının çocukken sol elinin iğdiş edilmesinden mütevellit, çocukta hafif bir “melezlik” seçiliyordu...

Arada bir ‘sağ’a seyirtiyordu...

O anda annesiyle konuşup karar verdiler: “Oğulları melez olmayacaktı... Orijininde olduğu gibi solak kalacaktı... Orijinalliğin yeteneğini yaşayacaktı... İğdiş edilmeyecekti hadım edilmeyecekti...”

***


Hayat kimleri “metazorik yöntemlerle” iğdiş etti bugüne kadar?..

Orijininden uzaklaştırdı?..

Başka bir kimliğe dönüşmesi uğruna, sakat bıraktı?..

İlkokul bitirme sınavlarında, bütün dersleri pek iyi olan çocuk resim dersinde yazan “iyi”den dolayı arkadaşlarından utanmıştı...

Okulun en başarılı öğrencisiydi...

Gel gör ki, resim dersi “pekiyi bile değildi...”

Sadece “iyi” almıştı...

O da hocaların bariz torpiliyle...

Karneyi göstermemiş, saklamıştı...

Elaleme rezil olacağını düşünmüştü...

Şimdi oğlunun rezil olmasını, daha doğrusu rezil olacağını düşünmesini istemiyordu...

Orijinindeki “solaklık” çocuğunu hayata bağlayacaktı...

Küçük çocuk natüründeki doğallıkla yaşamında kanatlanacaktı...

*****


BURÇLAR VE CİNSELLİK...

Doktor Akif Poroy Dünyada Cinsellik kitabında, burçların cinsel yaşamlarıyla ilgili bilgiler veriyor... Her burcun cinsel yönelimiyle ilgili kısa notlar var kitapta:

KOÇ BURCU: Çekici buldukları birini bulunca, hiç vakit kaybetmeden davranırlar...

Karşısındakine ilk adımı atma fırsatı tanımazlar... Cinsel açıdan her şey hemen olmalı veya olmamalıdır... Aşık oldukları kişi sevgisine karşılık verirse, çılgınca aşık olabilirler...

Beklentilerini bulamazlarsa aşk çok kısa sürede sona erebilir...

***


BOĞA BURCU: Bu burçtaki kişiler kimseye kolay bağlanmazlar... Ancak bağlandıktan sonra son derece sadık oldukları söylenir... Bütün güzel şeylere hayranlık duyarlar...

Erkeğin bir gecelik ilişkilerinden, alelacele sevişmelerden nefret eder...

Kadın cinsel ve duygusal açıdan zor uyarılır... Ancak uyarılma noktasına geldikten sonra son derece ateşlidir...

***


İKİZLER BURCU: Cinsel ilişkilerinde maymun iştahlıdırlar... Cinselliği kullanarak karşısındakinin kalbi ve duyguları ile oynamaktan hoşlanırlar... Kendi gereksinimleri odak noktasıdır ve kaprisleri ön plana çıkabilir...

Erkek sürekli yeni ilişkiler, uyarılara gereksinim duyar...

Kadın; erkek ilişkisine heveslidir, ancak duyarının kuvvetli olduğu söylenemez...

***


YENGEÇ BURCU: Romantik tutkuları vardır... Hayal güçleri fazladır... Bu yüzden hayal kırıklığı yaşarlar...

Erkeğinin kadınları çok iyi anladığı ve onları sevmesini bildikleri söylenir...

Kadın; sevdiğine karşı uyumlu, uysal ve özverilidir...

***


ASLAN BURCU: Kendilerinden çok emindirler... Herhangi biri olmakla yetinmezler...

Yeterli güzellikte ve özellikte olmayanlara bakmazlar...

Erkek eşini memnun etmek için her şeyi yapar...

Burcunun kadını gibi, pohpohlanmaktan ve ne kadar süper bir erkek olduğunun söylenmesinden hoşlanır...

Kadını ateşlidir; ancak sürekli uyarılması gerekir... Bu da ne kadar güzel olduğunun ve hiçbir kadının onunla ölçüşemeyeceğini söylenmesinden geçer...

***


BAŞAK BURCU: Onlar için aşk ve cinsellik güvenli bir yaşam olmalıdır... Cinsellikte aşırılıklardan korkarlar...

Erkek cinsel dürtülerini pek göstermez... Akıllı uslu denen tiplerdendir...

Kadın bakireliğini zorla kaybetmekten çok korkar... Cinsel yaşamda titizdir... Kendi sınırlarını kendi çizer...

***


TERAZİ BURCU: Çok hassas ve duygusal insanlardır... Tam kendilerine uyan eş ararlar...

Erkek şair ruhludur ve cinsel yaşamda yeteneklidir...

Kadın sıcak ve yumuşak bir ortam ister...

Uyum şarttır... Pornografik görüntülerden nefret ederler... Erotik görüntüleri tercih ederler...

***


AKREP BURCU: Hastalık derecesinde kıskanç olabilen, içgüdülerine güvenen onlarla hareket eden ve cinselliklerinde bencil kişilerdir...

Esrarlı davranışlar içinde olurlar... Aşklarını gizli tutup, sevdiklerini belli etmeyebilirler...

Erkek anlaşılması güç karmaşık ruhlu bir insan görüntüsünü yaratabilir...

Kadın; genelde sık cinsel sorunları olur... Cinsel yaşamda zorluklarla karşılaşırlar...

***


YAY BURCU: Düzenli saygın bir aile yaşamı ile, cinsel maceralar arasında bocalarlar...

Erkek; haftasonu duş alıp biraz sohbet edip, müzik dinleyerek başlayan sevişmelerden nefret eder... Uzakdoğu tekniklerinden, Afrika kabilelerinin tekniklerine kadar uzanan ilginç metodlara meraklıdır...

Kadın; cinsellikte idarenin elinde olmasını ister...Cinsel bağımlılık bu kadınlar arasında çok görülebilir... Sık eş değiştirme riski vardır...

***


OĞLAK BURCU: Cinselliği ve aşkı çok fazla ciddiye alır...

Erkek cinsellikte ve kadın erkek ilişkilerinde aceleci değildir...

Kadın dış görünüşü ile soğuktur... Kendisini kolay teslim etmez denir...

Güvenli cinsellikten yanadır...

Cinsel yaşamını gizli tutar...

***


KOVA BURCU: Çoğu kadın erkek ilişkisinde ters huyludur... Terstir...

Olağan olmayan ilişkilere girmeye çalışırlar... Erkek cinsellikte engellerle karşılaşıp, onlarla mücadele etmekten hoşlanır...

Kadın eşini veya beğendiğini yüceltir...

Hayranlığı geçince tuhaf bir şekilde aşık olduğu görülür...

Onun için cinsellik arkadaşlıktan sonra gelir...

***


BALIK BURCU: Cinsellikte elleri ayakları tutulur, adeta erirler...

Erkek adeta her gülü koklama çabasındadır... Balık erkeği çok çabuk etkilenir... Bu yüzden sürekli eş değiştirebilir ve vicdan azabı çekebilir...

Ateşli olan balık burcu kadınlarının, cinsellikte fazla beklemedikleri; kendilerini hemen teslim ettikleri söylenir... Yenilikçidirler... Aşık olmadan seks yapması mümkün değildir, romantiktir...

DİĞER YENİ YAZILAR