Fatih Terim operasyonunun arabulucuları Acun’la Rıdvan...

Haberin Devamı

Fatih Terim “Galatasaray ve Milli Takım’ı birlikte çalıştırsın fikri” ilk çıktığında, arkasına hiç bakmadan; “Evet” diyorum “böyle olsun...”

Aklın yolu bir çünkü...

Terim istim üstünde bir teknik direktör...

Dünyanın sayılı teknik direktörlerinden birisi olarak sayılıyor dünyada şu anda...

Futbol bilgisi ve tecrübesi, diğer güçlü aday Mustafa Denizli’yle kıyaslanabilir...

Fakat isminin futbolcular üzerinde şu anda yarattığı etki “Mustafa Hoca’nın ilerisindedir...”

***


Milli Takım’ın önünde dört hayati maçı var...

Brezilya’daki dünya kupasına katılabilmek için Andora’yla içerde oynayacağız...

Romanya’yla deplasmanda...

Estonya’ya deplasmana gideceğiz...

Grup lideri Hollanda’yla evimizde oynayıp bitireceğiz...

Abdullah Avcı aşısı tutmadı Milli Takım’a...

Brezilya’ya gidebilmemiz mucizelere bağlı...

Maçların hepsini kazanmamız gerekiyor...

Bu bile yetmiyor...

Romanya-Macaristan maçının da bize yarar şekilde bitmesi gerekiyor...

***


Bu dört maçı, bir dörtlü maraton şeklinde değil, ancak her bir maç için teker teker sağlanacak yüksek bir konsantrasyonla kazanabiliriz...

Futbolcunun çok fazla saygı duyacağı bir teknik direktör o da belki başarabilir bunu...

O teknik direktör şu an için Fatih Terim’dir...

Bunu bildiğimden Fatih Terim adını; Federasyon Başkanı Yıldırım Demirören seslendirince “aklın yolu birdir” diyerek destekliyorum...

Bu desteği verdiğim sırada, “olayın nasıl pişirildiği”ni henüz bilmiyorum...

Fakat bunun bir önemi yok...

Fikir doğru ve Milli Takım’a uygun...

İşin kotarılmasında rol alan kişileri bilmemem yararıma, çünkü istemediğim kişilerse onlar, güzelim fikre duygusal davranıp karşı çıkmam doğru olmayacak...

***


Türk Milli Takımı’nın, Dünya Kupası elemelerinde başarılı sonuç alması ve yeniden yapılandırılması şart çünkü...

Fatih Terim’le olur veya olmaz ama

Fatih Terim bu görev için düşünülecek ilk isim... Bu kesin...

AZİZ YILDIRIM MI İSTEDİ?..

Daha ilk günden, Galatasaray cenahının etkin isimleri harekete geçiyor...

- “Fatih Terim’in Milli Takım Teknik Direktörlüğünü Aziz Yıldırım istedi” diyorlar;

- “Göksel Gümüşdağ da yaptı...” diye ekliyorlar...

Türk futbolunda Fenerbahçe camiasının dışında bir şeyin yapılmasını istemiyorsanız, “Aziz Yıldırım’ın böyle istiyor” dersiniz; o iş olmaz.... - “Madem Aziz Yıldırım Galatasaray’ın içini karıştırmak istiyor... Öyleyse olmasın bu iş...” der herkes ve başlamadan biter bu iş...

***


Nitekim öyle bir hava esiyor ilk günlerde...

Bu yorumlardan destek alan Ünal Aysal da; “Terim’in ya Galatasaray’ı ya da Milli Takım’ı seçmesi gerektiği” yolunda sözler sarf ediyor...

Oysa Fatih Terim’in Milli Takım Teknik Direktörlüğü konusunun Aziz Yıldırım’la uzaktan yakından bir alakası yok...

Konunun arabulucuları Fenerbahçeli ama Aziz Yıldırım’la ilgili değiller bu operasyonda...

Tersine, konu Terim ailesiyle bir görüşme esnasında ortaya çıkıyor...

***


Konu şu;

Acun ve Rıdvan; Terim ailesinin yakın dostları...

Acun Ilıcalı’yla, Rıdvan Dilmen’in Fulya Terim’le yaptığı bir sohbet esnasında bu konu ortaya geliyor...

Aklın yolu bir...

Sohbette ortaya çıkan fikir, bir süre sonra “neden olmasın” noktasında konuşuluyor...

Acun ve Rıdvan, Başbakan Tayyip Erdoğan’a bire bir aksesi olan iki isim...

Başbakan’a bu konuyu aktarmayı uygun ve doğru buluyorlar...

Olay böyle cereyan ediyor...

Başbakan’a çıkıyorlar ve akıllarındaki fikri söylüyorlar...

Fatih Terim konusunu Başbakan’la konuşan isimler bizzat Acun Ilıcalı’yla, Rıdvan Dilmen...

***


Başbakan; Futbol Federasyonu Başkanı Demirören’le görüşüyor...

Bu ihtimalin gerçekleşecek olmasından mutluluk duyacağını söylüyor...

Hatta Terim’le bir görüşme yapıyor...

Sonra da Federasyon Başkanı olayı nihayetlendiriyor...

Bu olaylarda Aziz Yıldırım’ın hiçbir dahli yok...

Bunu hem Galatasaraylılar’a, hem Fenerbahçeliler’e, hem Beşiktaşlılar’a hem de tüm futbolseverlere aktarmak zorundayım...

EFSANE GALATASARAYLI...

Ancak iki akşam önce, Galatasaray’ın efsanevi bir yöneticisiyle yemekte yan yana oturuyorum...

Ona;

- “Fatih Terim’in Milli Takım Teknik Direktörlüğü’nü nasıl karşıladığını” soruyorum...

- “İyi olmadı...” diyor...

- “Anlamadım” diyorum

- “Nasıl iyi olmadı?..”

- “Galatasaray için iyi olmadı...” diyor...

- “Milli Takımı son dört maçında Fatih Terim’in hazırlaması doğru değil mi?.. Başbakan ve Federasyon Başkanı yanlış mı yapıyorlar?..”

- “Hayır onlar doğru yapıyorlar...” diyor...

- “Galatasaray için iyi olmadı bu durum... İki işe birden konsantre olmak kolay değil Fatih Terim için...”

***


Kendisine aynı kanıda olmadığımı söylüyorum...

O benden en azından Galatasaray açısından çok daha tecrübeli...

Çoğu kişi;

- “Sen Beşiktaşlı olduğun için böyle rahatsın...” diye düşünebilir...

Oysa beni tanıyanlar kendim için istemeyeceğim şeyi başkası için de istemeyeceğimi bilirler...

Terim olayı olduğunda hemen empati yapıyorum...

- “Beşiktaş’ı çalıştıran bir Hoca aynı zamanda Milli Takım Teknik Direktörlüğü’ne çağrılsaydı ne düşünürdüm diye?..”

- “Tereddütsüz evet derdim...” cevabını veriyorum...

Salt Milli Takım’ın başarısı açısından değil...

İşleyen demirin parlayacağına inandığımdan...

Fatih Terim’in, Milli Takım Hocalığı bence Galatasaray’daki Hocalığını bozmaz, tersine güçlendirir...

Bu işler futbolcu üzerinde psikolojik etki işi...

Milli Takım’ı ve Galatasaray’ı çalıştıran Fatih Terim Galatasaray futbolcusu üzerinde daha etkili olur... Aynı şekilde Milli Takım futbolcusu üzerinde de...

***


Rıdvan Dilmen’in geçmişte Beşiktaş’ın Hoca işlerine, uluorta karışmasından, elaleme etkide bulunmaya çalışmasından hiç haz etmemiş bir kişiyim... Çok ağır eleştirilerde de bulundum Rıdvan Hoca’ya bu konuda...

Fakat Fatih Terim konusu, bunun gibi bir konu değil... Bence Galatasaray’a zarar verecek bir olay değil...

Milli Takım için müteşekkirim Rıdvan Dilmen’e de Acun‘a da...

Elbette işin mimarlarına da...

MERYEM’E YAPTIKLARINIZDAN UTANIYOR MUSUNUZ?..

Meryem’in “tükenmişlik sendromu” diyerek, diziden ayrılıp gittiği günleri hatırlıyorum...

Bir insana yapılmayacak linci gerçekleştirdiler...

Ne şımarıklığı kaldı genç kadının, ne yediği önünde yemediği arkasındayken, kadir bilmezliği...

***


Diyebilirler ki;

- “Biz nereden bilelim genç kadının sevgilisinden ayrıldığını?.. Hamile kaldığını?.. Olayların bu boyutta olduğunu?..”

Doğru; hiç kimse bilemez zaten bir başkasının neler yaşadığını, hangi belalarla baş etmek zorunda kaldığını...

Mesele, bilmeden böylesine yargılama hakkına sahip hissetmekte zaten kendini...

Hayatın en temel yanılgısı “başkalarını yargılama hastalığı”mızdır...

Kahvede otururuz, başkalarını yargılarız...

Akşam beş çayında “dışımızdakileri yargılarız...”

Kendimizle ilgilenmez, başkalarını yargılar “neyi nasıl yapmamaları gerektiğini” söyler dururuz...

***


Oysa herkesin kendince bir aklı, kendine göre gerçekleri ve o gerçekler karşısında yapmak zorunda oldukları vardır...

Tıpkı bizim olduğu gibi...

Eğer birisi sizi yargılıyorsa, hemen uzaklaşın oradan...

Sizi yargılayan kişinin “size hiçbir yararı yoktur...”

Yargılama karşısındakini “iyileştirme amacıyla olmaz çünkü... Kendi eksikliklerini aksettirme biçimidir yargılamanın nedeni...”

***


Meryem’le ilgili bunca lafı edenler, onu şımarıklık, kadir bilmezlik, vefasızlıkla suçlayanların hepsi şimdi sus pus oturmuş, kadının başından geçenleri okumak zorunda kalıyorlar...

Kendilerini akıllı, kendileri dışındakileri ise akılsız ve iş göremez düşünüyorlar...

Oysa herkes iyi kötü kendi çıkarını kollamasını bilir...

Aklını kullanır...

Eğer akılları fazla geliyorsa, Meryem için kullandıkları akıllarını biraz daha kendilerine kullansalar da bir işe yarasa...

İyi ki, o günlerde genç kız için, en ufak bir “yargılamada bulunmadım...”

Bugünlerini geçirecektir...

Ona küçük bir önerim olabilir...

Bugünlerde arkasında duruyor gibi görünen insanlara da fazla aldanmasın...

Yarın bir başka olayda, yine anlamaz hemen karşısına geçerler...

Meryem ya da herhangi birimiz “başkalarının onayına bağlı olarak yaşamaktan vazgeçmeliyiz...”

Referansınız dışarıda değil içeride olmalı...

İçinizin sesini dinleyin...

Dışarısıyla mutlu olmayı denerseniz, dışarısıyla mutsuz olursunuz...

Hiç değişmez bu gerçek...

DİĞER YENİ YAZILAR