Ekim’de sıcak günler statlar ve üniversitelerde başlayacak...

Haberin Devamı

Önceki gece, Salzburg-Fenerbahçe maçını izlediğim yere, iftar için davetli polisler üçer beşer geliyorlar...

Devre arasında, hoşbeş sohbet derken soruyorlar kafalarındaki soruyu;

- “Sizce Gezi Parkı’nda kim haklı?.. Olaylarını nasıl görüyorsunuz?..”

Onlara şöyle diyorum;

- “Gezi Parkı olayları iki aşamalı...

Birinci aşama gençlerin ve vatandaşın doğal tepkisi ve o tepkisine, polisin şiddet kullanması...

Bu birinci aşama ve bu aşamada vatandaşın, gençliğin doğal olan her tepkisi demokratik bir hak...

Bunu engelleme ise antidemokratik bir davranış...

***


İkinci aşama;

‘Gezi Parkı’nda ağaç kesme işinin yapılmayacağının, parkın değişmeyeceğinin, AVM olmayacağının anlaşılmasından sonraki eylemler kısmı...

Olayların bitmek bir yana; artarak devam etmesi...

Taksim’deki eylemlerin değişik merkezlerde, şehirlerde her gece organize edilip, geç saatlere kadar sürmesi...

Sokakların ve meydanların eylem merkezi haline gelmeleri...

Polisle çatışma, dükkanlara saldırı gibi görüntülere prim verilmesi...

Gençliğin “yaşam tarzı taleplerinin” doğallığından uzaklaşıp, “vatandaşın yaşam biçimi protestosundan sıyrılıp, eylemlerin başka bir mecraya bilinçli olarak sürüklenmesi...”

Bu aşama, başka bir organizasyonu işaret ediyor...

Bu Gezi Parkı olaylarının arkasından kaynaklanıyor, ancak Gezi Parkı’yla alakası yok...

Hedef daha büyük, daha kapsamlı daha çetrefil...

Buradaki güçler Gezi Parkı’ndaki ağaç kesimini protesto eden gençler değil...”

Böyle söylüyorum onlara...

Bakıyorum hiçbirisi itiraz etmiyor...

***


Önceki gece söylemiyorum...

Şimdi söyleyeceğim...

Gezi Parkı’na eklemlenen, ancak onunla aynı olmayan sokak eylemlerinin, devamı Sonbahar’da, Eylül ve Ekim aylarında artarak geliyor...

Öncelikle stadyumlar, üniversiteler, arkasından da meydanlar hareketlendirilmeye çalışılıyor...

Stadyumlarda ne olacağının ilk işareti Beşiktaş’ın oynayacağı Kasımpaşa Stadı’ndan geliyor...

Beşiktaş kulübü, Kasımpaşa yönetimiyle stadı kiralarken yaptığı anlaşmada, “Hükümet aleyhine siyasi sloganlar atılırsa” kira sözleşmesinin hükümsüz kalacağını peşinen kabul ediyor...

***


Beşiktaş kulübü, bunun önüne geçmek için, kombine satışları esnasında zorlayıcı hükümler koyuyor...

Sadece Beşiktaş ve oynayacağı Kasımpaşa Stadı değil...

Bütün statlarda benzer bir protestonun organize edildiği haberleri geliyor...

***


İkinci merkez, üniversiteler...

Eğitim yılının başlamasıyla birlikte, üniversitelerde arka arkaya eylemler konması planlanıyor...

Bu eylemlerle “sandık gücü halen yüksek olan hükümetin, Türkiye’yi fiili olarak yönetemez hale getirmesi” planlanıyor...

Stadyum ve üniversitelerden sonraki üçüncü aşama ise “meydanlar”...

Bu iki arenada yaratılacak sinerji, meydanlara aksettirilerek Türkiye çapında zincirleme bir etki yaratılması planlanıyor...

***


Her siyasi çatışma ile hesaplaşma, karşısındaki gücü konsolide eder aynı zamanda...

Karşısındakini güçlendirdiği bile söylenebilir zaman zaman...

AKP kendisine yönelik bu Eylül-Ekim kampanyasından “oylarını artırarak çıkmanın” hesabını yapıyor...

Son kamuoyu yoklamalarında yüzde 51 gözüken AKP oylarının, karşılıklı hesaplaşma ortamında, düşmeyeceği, konsolide edileceği hesaplanıyor iktidar partisince...

***


Çok sıcak geçecek Eylül-Ekim ayları siyasi resmi kimden tarafa değiştirecek, burası muamma...

Ancak muamma olmayan bir taraf var...

Türkiye’nin istikrarı ve ekonomisi bu aylar içinde oldukça yalpalayacak...

Burası muamma değil, kesin...

ERKEN SEÇİM FORMÜLÜ...

Hala kimse doğru düzgün söyleyemiyor...

Ancak iki yıla yayılmış bir seçim takviminde üç ayrı seçimi arka arkaya yapmak, Türkiye’ye çok pahalıya mal olabilir...

Seçimlerde iktidar, muhalefet herkesin bir stratejisi, oyun planı ve karşı tarafı vuracak hamlesi var...

Doğalı budur...

Buna karşı çıkmak, demokrasiye karşı çıkmak anlamına gelir...

***


Muhalefetin demokratik stratejilerine karşı çıkmak, bu oyunları demokrasi içinde oyunlar değilmiş gibi göstermek kimseye yarar sağlamaz...

Elbette her türlü ittifak, seçimleri kazanmak, rakibi yıpratmak için, demokrasi çerçevesinde her türlü vuruş serbest olacak...

İktidar partisi gelmesi muhtemel bu vuruşlardan memnun olmayabilir...

Ancak demokrasi böyle bir işleyiş, böyle bir mekanizma...

***


Dünyanın bütün demokrasilerinde seçim dönemleri; ekonomideki kontrol edilemeyen harcamalar, siyasi istikrarsızlıklar nedeniyle müphem gelişmelere gebedir...

İktidar partisi eğer, bu müphem ortamın devamını uygun görmüyorsa, iki seçimi birleştirip “üç seçimlik dönemi bir miktar kısabilir...”

Çoktan sıcak bir seçim atmosferine girdiği anlaşılan Türkiye’yi rahatlatmak için, genel seçimleri öne alabilir...

***


Biliyorum...

Her seçimin farklı sonuçları, farklı etkisi olacağını düşünüp, bütün elmaları aynı sepete koymak istemiyor iktidar partisi...

Tek bir seçimle, “çok şeyi yitirmenin” ihtimali de var böyle bir durumda...

Fakat ne olursa olsun, bu müphem durumun devamı Türkiye için yararlı sonuç vermez...

Türkiye zaten çok sıcak bir seçim atmosferine girdi...

Bu atmosfer belli ki Eylül’de artarak devam edecek...

Bu şartlarda iktidar için yeni icraatlar ve istikrar hamleleri uygulamak mümkün olmayacak..,.

En iyisi mukadderatı yakınlaştırmak...

İktidar, muhalefet, yabancı güçler, devletler, Güneydoğu barışı ve millet için bir an önce gerçekleşmeli o mukadderat...

DİĞER YENİ YAZILAR