Her kadın bir hayattır...

Haberin Devamı

Dün Hande Tümen, Sacit Aslan ve Pelin Çini’den oluşan TV 8 program ekibi Dünya Kadınlar Günü için benim kadınlarla ilgili yazılarımın içinden çok sevdiğim birini seçerek nakış işler gibi işlemişlerdi...

Sacit Aslan yazı akarken “Belgesel tadında bir yazı” diyordu...

Dün sabah TV 8’de çok güzel bir Kadınlar Günü ve duygu dolu çok güzel saatler geçirdim...

Program ertesinde aldığım mailler, mesajlar, kutlamalar, alkışlar duygusal başlayan günde uzun zamandır yaşamadığım bir “vaha” gibi geldi ruhuma...

“Her Kadın Bir Hayattır...”

Programa koydukları o yazımı Dünya Kadınları’na ithafen yayınlıyorum bugün;

***


“Bir erkeğin hayat karşısındaki ustalığı; hayatına giren kadınlarla doğrudan orantılıdır...

Erkek ne kadar farklı kadın tanırsa, hayatın farklılıklarını da o kadar tanır...

Her kadın bir hayattır çünkü...

Damıtılmış ve süzülmüş lezzetler sunan erkekler, hayatlarında çok kadını; iyi tanımış erkeklerdir...

Kadın tanımak sadece kadınla sevişmek anlamına gelmez...

Kadın tanımak, kadının hayatının içine girmek, kadının hayatını içmek anlamındadır...

***


Bir erkek hayatta ne kadar çok kadının hayatına girmişse, ne kadar çok kadını içme zevkine erişmişse, “o ölçüde, değerli zevklerin, rafine tatların” lezzetiyle yükselir...

Her kadın bir hayattır çünkü...

Erkeği kadın motive eder...

Bir duraktan başka bir durağa kadın taşır...

Her kadın, erkeğine farklı bir esans, değişik bir parfüm, başkalarına benzemeyen bir aura sunar... Kendi hayatından yaptığı kaleidoskopun mozaiğinden, erkeğine bir hayat elbisesi diker...

O elbiseyi prova eder, kostümünü biçer...

Erkek kadını iyi tanırsa, onun cömertçe sunduğu hayatı içine sindirirse, şık elbisenin içinde rafineleşir...

Kişiliği değerlenir...

Hayatı derinleşir...

Zevkleri incelir...

Dünyası renklenir...

Gök kuşağının renklerinin cümbüşü, kalbinin şekli ve şemali haline gelir...

Her kadın bir hayattır...

***


Erkek yaşadığı hayatın zenginliğini kadınlarla ölçebilir...

Paranın çokluğu zenginlik anlamına gelmez... Kariyerin yüksekliği, zengin bir dünya demek değildir...

Esasen tek bir hayatın içindeki, hayatların çokluğudur zenginlik...

Birçok hayatı görmek ve hissetmektir, yaşanmışlık...

Farklı hayatlardan damıtılmış zevklerdir incelik... Onca yaşanmışlıktan süzülmüş ibretlerdir bilgelik...

Değişik dünyalardan, farklı kültürlerden arta kalandır entellektüellik...

Hayatın çokluğunu kadınlar teker teker bir erkeğe sunarlar...

Kadınlar erkeği yoğurur ve şekillendirirler...

Bir kadınla sadece sevişerek beraber olanlar, yeni hayatları içlerine alamazlar...

Nakıs bir tecrübe, tıknefes kalmış bir erkeklik, oksijensiz bir estetik onları esir alır...

Kadınları yaşamak için, esasen kadınları içmek gerekir...

Her kadın bir hayattır...

Hayatı sarmalamak için, kadınları sarmalamak gerekir...”

İŞİNİ SEVMEK...

“Uzun ve mutlu bir yaşamın en eski sırlarından biri işini sevmektir...

Tarih içinde gerçek anlamda tatmin edici bir yaşam sürmüş insanların yaşamlarındaki en büyük değerlerden biri yaptıkları işleri sevmeleridir...

Psikolog Vera John Steiner yaratıcı yüz kişiyle yaptığı görüşmeler sonunda tek bir ortak noktaları olduğunu buldu... İşlerine karşı hissettikleri yoğun duygu...

***


Günlerinizi ödüllendiren ve zihinsel açıdan sizi geliştiren, eğlenceli bir iş yapmak, dünya üzerinde gidebileceğiniz tüm bakım merkezlerinden daha fazla işe yarayacaktır...” Robin Sharma...



“BİRBİRİNİZE İYİ GELİYORSANIZ DEVAM EDİN!..”

Esin Övet Habertürk’teki yazısında Kenan Doğulu ile Beren Saat arasındaki ilişki için “Göründüğü gibi değil...” demiş...

“Mutluluk portresi çiziyorlar, fakat gerçekler öyle değil...”

Oysa ben onları geçen ay, Kanyon’da Gina’da görmüştüm...

En uzakta en kuytuda bir masa seçtiler, kendi hallerinde mırıl mırıl konuşup yemeklerini yediler...

Umarım “görüntüyü değil kendi hayatlarını yaşıyorlardır...”

***


Dün Aramızda Kalsın programında “hayatı ve

aşkları” sorduklarında şöyle söyledim:

- “Hayatımı, aşklarımı ve kendimi bundan böyle mümkün olduğunca gözönünde yaşamak istemiyorum... Bunu çocuklarıma huzur ve sukunet verebilmek için istemiyorum...

Dışarıdan gelen enerjiler hayatı bozuyorlar... İyi de gelse bozuyor, kötü de gelse bozuyor... Sıradanlığın lüksünü ve keyfini yaşamaya çalışıyorum... Gözönünde hayatın iyiliğini de istemiyorum, getireceği keyfi de...”

***


Elbette bunları söyleyebilmem için, hayatımın 15 yılını kameraların, fotoğraf makinelerinin ve tüm meslektaşların gözünün önünde geçirmek gerekti...

Beren’le Kenan’a söyleyebileceğim tek tavsiye şu;

- “Boş verin milletin ne dediğine... Güzel görüntülere... Hekesin sizleri birbirine yakıştırmasına... Bu hayatı başkaları için değil kendiniz için yaşayacaksınız... Onun için kendi hayatınızı yaşayın... Etraf ne diyecek diye düşünmeyin... Kendinize bakın... Birbirinize iyi geliyorsanız devam edin... Birbirinize iyi gelmiyorsanız bırakın...”

***


Aşk ilişkisi birbirine iyi geliyorsan olmalı...

Etraf ‘Ay ne çok yakıştılar birbirlerine’ desin diye değil...

Hiçbir aşk ilişkisi başkaları mutlu olsun diye yaşanmaz...

Yük yapmayın hayatta kendinize...

İyi hissediyorsanız, sizin için iyi demektir...

İyi hissetmiyorsanız, “o aşkı taşımayın...”

DİĞER YENİ YAZILAR