Parker... Karizmatik ve vicdanlı! Soyguncuyla Jennifer Lopez’in kalçaları...

Haberin Devamı

“Parker bildiklerinizden farklı bir hırsız... Onun ahlaki değerleri var... Fakirden zaten çalmıyor... Mecbur kalmadıkça kimsenin canını yakmıyor...”

Parker filminin tanıtımında yazıyor Köroğlu efsanesini andıran bu cümleler...

Çocukluğumdan beri seyrettiğim, “vicdanlı hırsız filmlerinin” yeni bir versiyonunu seyrettim hafta sonu Parker filminde...

“Suçlu adam” rolünün yeni ilahı Jason Statham poposunun cinsel çekiciliğini bu filmde de sonuna kadar kullanmayı deneyen Jennifer Lopez’le oynuyor “suçlu fakat vicdanlı hırsız” rolünü...

Aksiyon kıvamında, aşk, vicdan, sevgi, sadakat, dostluk gibi duygulara referansı dokunaklı bir “karizmatik ve vicdanlı hırsız” filmi...

***


Kısacası gençliğimizden bu yana hayatımızı mahveden, “bilinçaltımıza karizmatik, aşkı, sevgiyi, dostluğu ve vefayı bilen vicdanlı suçlu karakterini nakış gibi işleyen” bir çalışma...

Eskiden bu filmlerden keyif alırdım...

“Katil de olsan asil”, “soyguncu, hırsız da olsan karizmatik ve vefalı” olan bu karakterleri bir erdem olarak sunardı benzeri filmler...

Parker, bu haliyle Bolu Beyi’nin babasına yaptığı gaddarlığa karşı dağa çıkan yiğit adaletli ve inançla dolu ideal insan Köroğlu‘nun üzerimizde bıraktığı izdüşümlerini yaratmaya çalışıyor...

Oysa Köroğlu bezirganlardan, beylerden, paşalardan aldıklarını yoksullara dağıtarak dağlarda efsane oluyordu...

Parker filmi izleyende “karizmatik ve vicdanlı bir soyguncu olmayı kutsamanın ve rol model haline getirmenin” dışında hiçbir işe yaramıyor...

Bu yaptıklarıyla işe yaramaması bir yana, zararlı aynı zamanda......

***


Tıpkı bir zamanlar starlara içirdikleri derin nefesli sigara sahnelerini bilinçaltımızda kurnazca “sigara içmeyi” karizmanın bir göstergesi olarak işleyen filmler gibi...

Ya da barda Al Pacino’ya arka arkaya attırdıkları “viski şatları” arıza ve mesleğine aşık karizmatik erkeğin vazgeçilmezi olarak sunan kurnaz Hollywood yapımları gibi...

***


Filmde Ohio’da bir lunaparkta hırsızlık yapmaya karar veren bir çete var...

Bu çetenin, dört üyesi soygunda çaldıkları parayla, daha büyük bir soygun yapmak istiyorlar...

Parker ise, hakkına düşen parayı alıp ayrılmak...

Soygun esnasında yangın çıkartılacak alanın, hiç kimsenin yaralanmayacağı bir bölge olmasında ısrar ediyor Parker...

Diğer soyguncular ise bu konuda duyarsızlar...

Bu “müthiş” çelişkilerle, iyi soyguncu-kötü soyguncu savaşı başlıyor ve bütün bir film devam ediyor...

Kötü soyguncular için öldürülmek adil bir mukadderat...

İyi soyguncu ise, paralar ve sevgilisiyle mutlu bir gelecek peşinde...

Elbette filme kalçalarıyla renk katan cinsel bomba Jennifer Lopez’e de mutlu bir son ayarlayacak yapımcılar...

Alain Delon da suçlu adam filmlerinde karizmatik, vefalı, vicdanlı ve dostlarına sadık bir katil portresi çizerdi...

Ne ki yönetmenleri, Alain Delon’u filmlerin sonunda hazin bir şekilde öldürürlerdi...

Kaç filmden, onun karizmatik kişiliğinin ölümünden duyduğum derin üzüntüyle ayrılmıştım kim bilir...

Her ne kadar “karizmatik ve cool katili” bilinçaltımıza şırıgalasa da Fransız yapımcılar, en azından filmin sonunda onu öldürerek hayatın acımasız adaletini gözümüzün içine sokruyorlardı...

Sabun köpüğü, Parker tipi “avantür” filmleri gördükçe, tek bir sözcük çıkabiliyor çaresizleşen dilimden;

- “Zavallı Alain...”

*****


ORTA HAKEMLERİ BIRAKIN YARDIMCI HAKEMLERE BAKIN!..

Kartalbakisi.com sitesi, benden önceki akşam, sorularla geniş bir hakemler, Beşiktaş, Fernandes, Ersan ve Samet Hoca analizi istedi...

O röportajı bu köşeye almakta yarar var...

***


“Vatan gazetesi spor yazarı ve Beşiktaş kongre üyesi Reha Muhtar, Beşiktaş gündemini Kartalbakisi.com’a değerlendirdi.

Muhtar, yaptığı açıklamada;

- FERNANDES’İN ÇIKMASI HATAYDI -

Samet Hoca’nın Fernandes’i değiştirmesinin hata olduğunu vurgulayan Reha Muhtar, “Oğuzhan‘ın takıma monte edilmesiyle müthiş bir grafik yakalandı...

Oğuzhan, Holosko’yu, Almeida’yı ve Olcay‘ı gol pozisyonlarına sokmaya başladı...

Defans oyuncuları da işe el attı ve Beşiktaş 3’er 4’er gol atmaya başladı...

Sonra sarı kart cezaları ve sakatlıklar geldi... Beşiktaş, Oğuzhan ve Fernandes‘in bir arada oynayamamasından dolayı puan kayıpları yaşamaya başladı...

Samet Hoca habire farklı bir 11 arayışına giriyor...

Bunun böyle olması üzerine de Beşiktaş rakipleri karşısında hakim orta saha gücünü kaybediyor... Orta sahası top yapamaz hale geliyor... Beşiktaş’ın ligin başından beri savunma hataları var...

Beşiktaş yediğinden fazlasını atıp, maçı kazanıyordu...

Ne zaman Oğuzhan-Fernandes ikilisi bir arada oynayamadı o zaman Beşiktaş yediğinden fazlasını atamaz oldu...

Samet Hoca, Fernandes’i çıkartarak hata yaptı... Maç 2-0’ken Fernandes çıkartılıp yerine daha henüz hazır olmamış yeni transfer Dentinho alındı... Bu kesinlikle hata...

Son 25 dakika kala Fernandes‘i çıkartırsanız maçı kaybedersiniz...

Ancak Samet Hoca bu hatayı hep yapıyor... “ dedi...

- ÇOK İYİ İNCELENMESİ LAZIM -

Beşiktaş’taki sakatlıklara değinen Muhtar, “Sakatlıklar konusunun Beşiktaş yönetiminin yakından ilgilendiğini biliyorum...

Bu kadar çok sakat, yırtılma oluyorsa eğer bir takımın içersinde burada bir problem olma ihtimali fazladır...

Bunun çok iyi incelenmesi lazım...” dedi...

- HOCA ERSAN’I TARAFTARIN ÖNÜNE ATTI -

Samet Hoca’nın Ersan’ı taraftarın önüne attığını söyleyen Reha Muhtar, “Bence hoca, Ersan’ı çıkartırken Karabükspor beraberliğini Ersan‘a yıkmaya çalıştı...

Maç 2-2 olduktan sonra Ersan Gülüm’ü çıkartıp Escude‘yi oyuna alıyorsanız eğer Ersan‘ı taraftarın önüne atıyorsunuz demektir...

Çünkü bunun başka açıklaması yok...

Eğer oyuncu demorolize oldu desek golden hemen sonra çıkartırsınız...

Ancak golden hemen sonra Ersan‘ı çıkartmadı... “ dedi...

- YARDIMCI HAKEM KONUSU TÜRK FUTBOLUNUN KANAYAN YARASIDIR -

Beşiktaş’ın yan hakem hatalarından çektiğini dile getiren Muhtar, “Beşiktaş hakem hatalarından çekiyor ama Federasyon Başkanı. Beşiktaş’ın eski başkanı, MHK Başkanı Beşiktaşlı bir isim, yardımcısı desek tarafsız bir isim...

Bunlardan bir hata olacağını düşünmüyorum...

Ben en çok orta hakemin değil, yan hakemlerim üzerinde Beşiktaş yönetiminin, MHK’nin ve Federasyon’un durması gerektiğini düşünüyorum... Yardımcı hakem konusu Türk futbolunda kanayan bir yaradır...

Karabükspor maçında top çıktı deniyor ama çıkmadığını yardımcı hakemin görmesi lazım... Ligin ilk yarısında da Burak’ın penaltı verilen pozisyonunu yan hakem vermişti...

Israrla iki kere orta hakeme “Ben gördüm penaltı” dedi...

Onun için MHK’nin bu yardımcı hakem konusunu mercek altına alması gerekiyor...

Beşiktaş yönetiminin de hakkını ararken bu konuya özen göstermesi gerekiyor... “ şeklinde konuştu...”

*****


SEVGİLİLER GÜNÜ’NDE AKŞAM YEMEĞİ...

Lokantalar,restoranlar mönü üzerine mönü hazırlıyorlar Sevgililer Günü’nün gecesi için...

Özel spesiyaliteler, cinsel uyarıcı yiyecekler, istridye, karides benzeri afodizyak lezzetler mönülerin vazgeçilmezleri...

Oysa Sevgililer Günü bir aşk günü...

İstridye, karides, kabuklu deniz ürünleri, muz, meyan kökü, rezene, padişah macunu gibi yiyeceklerle donatılmış obez sofralarda taam ederken hissedilecek bir gece değil Sevgililer Günü...

***


Ağır yemeklerle donatılmış sofralar, öncelikle “aşkı ve sevgiyi” çağrıştırmazlar...

Yemeğe içmeye odaklanmış bünyelerin, aşka ve sevgiye konsantre olmaları, onu yaşabilmeleri imkansızdır...

Yeme duygusuyla, cinsellik duygusu birbirine ters duygulardır...

Birbirleriyle ilintili ancak ters orantılıdır...

Cinselliğin azaldığı yerde, yeme duygusu artar...

Yeme duygusunun peek yaptığı noktada, cinselliğin yerlerde süründüğü gizli bir gerçektir...

Sevgililer Günü’nde kuş sütü eksik olmayan sofralar çelişkidir...

Kutlanan sevgiliyle romantik bir paylaşım, aşkın doya doya hissedileceği bir sıcaklıktır...

Yemekle aşk yaşanarak, taam ederek şehvet uyandırılarak geçirilecek bir gece değildir Sevgililer Günü ve gecesi...

Nokta, ya da üç nokta...

DİĞER YENİ YAZILAR