Ünlülerin ölümden önceki son sözleri...

Haberin Devamı

Dün haber 7 isimli internet sitesinde “ünlülerin ölmeden önceki son sözleri” başlıklı bir haber potburi gözüme çarptı...

Ölüm anında söylenenler sanırım “hayattan aldığımız dersleri” sembolize ettiğinden, biraz yaşadığımız bedensel hayatın rezümesi gibi oluyor...

Haber 7 sitesinde yer alan ünlülerin son sözleriyle ilgili çalışmayı bu yaz gününde sizlere aktarmayı doğru buldum...

İşte siteye göre ünlülerin ölümden önceki son sözleri:

***


“Allahume Er-Refik el-Ala (Allah’ım Yüce Dosta)”- Hz Muhammed

***


“Rabbimiz beni kendi hazretine davet ediyor... Artık gitme zamanıdır... Ya Azrail! Çabuk ol... Beni Rabbime çabuk kavuştur”- Hazreti Mevlana

***


“Sen de mi Brütüs?..” Julius Caesar (Roma İmparatoru MÖ 44)

***


“Vealeykümmeselam...” Mustafa Kemal Atatürk

***


“Allah memleketi korusun... Millete zeval vermesin... Haydi Allah’a ısmarladık” Fatin Rüştü Zorlu

***


“Demek böyle ölünürmüş...” Necip Fazıl Kısakürek

***


“Ben görevimi burada bitiriyorum...” Albert Einstein

***


“Tanrı ruhunu affetsin” diyen Papaza;

“Neden olmasın?.. Ne de olsa kendi malı...” Charlie Chaplin

***


“Vur korkak herif... Sonuçta sadece bir adam öldüreceksin...” Ernesto Che Guevara

***


“Ölüyorum tanrım...

Bu da oldu işte...

Her ölüm erken ölümdür...

Biliyorum tanrım...

Ama ayrıca aldığın şu hayat

Fena değildir

Üstü kalsın...”

Cemal Süreyya

***


“Biraz dinleyin...”

Namık Kemal...

***


“Haşa ben ölümden korkmuyorum... Çünkü ben Müslüman’ım...

Her Müslümana yakışan da ölümü tebessümle karşılamaktır...

Hakikaten ölüm ebediyete açılan ilk perdedir...” Muhammed İkbal

***


“Komedi bitti...” Ludvig van Beethoven

***


“Beni göğsümden vurun...” Benito Mussolini

***


“Yaşasın tam bağımsız Türkiye... Yaşasın Marksizm Leninizm... Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği... Yaşasın işçiler köylüler... Kahrolsun emperyalizm!..” Deniz Gezmiş

***


“Beni bir antika olarak saklamaya çalışıyorsun... Ama işim bitti öleceğim...” George Bernard Shaw İngiliz yazar (1950 hemşireye hitaben söylenmiş sözler...)

***


“Bir merdiven... Çabuk bir merdiven getirin...” Nikolay

Gogol

***


“Hadi oradan... Son söz, yeterince doğru söz söylememiş aptallar içindir...” Karl Marx

***


“Çalışmalarım olması gereken kaliteye erişmediği için, Tanrıyı ve insanları gücendirdim...” Leonardo da Vinci

***


“Kimse bana inanmayacağı için gördüklerimin yarısını bile arlatmadım...” Marco Polo

***


“Ölümün tadı dilimin ucunda... Bu dünyada olmayan bir şey hissediyorum...” Wolfgang Amadeus

Mozart

***


“Merak etmeyin... Daha ölmedim...” Oğuz Atay...

***


Buna bir çare yok mu ya Rabbil alemin?..” Yahya Kemal Beyatlı...

***


“Ya duvar kağıdı gidiyor, ya da ben... Ölüm kaderde var... Yaşayıp köhnemek hazin...” Oscar Wilde...

***


“Bir imparator ayakta ölmeli...” Vespasien Roma İmparatoru

***


“Siyah bir ışık görüyorum...” Victor Hugo

***


“Herşey canımı sıkıyor...” Winston Churchill

*****


GÜNÜN ANLAMLI SÖZÜ

“BENİ ALDATMAYI DÜŞÜNÜYORSUN... BU POTANSİYELİ SENDE GÖRÜYORUM...”

Bugün size “yansıtma” dediğimiz, kendi içimizde varolan bir duyguyu başkası üzerinde yansıtarak gösterme eğilimini Deepak Chopra’nın verdiği örneklerle aktaracağım...

“Yansıtma çok etkilidir...” diyor Deepak Chopra; “Ben iyiyim... İyi olmayan sensin düşüncesine dayalı sahte bir kişilik yaratılır önce... Siz kendi kişiliğinizi sahte değil, olduğu gibi kabullenirseniz, o zaman başkalarını etiketleme ihtiyacı hissetmezsiniz...”

Tipik yansıtma şekilleri ve anlamları şöyledir:

Üstünlük;

“Senden daha iyi olduğumu biliyorum... Bunu görmeli ve kabullenmelisin...”

Gerçekte ise;

Sizin başarısız bir kişi olduğunuz veya başkaları sizin gerçekte kim olduğunuzu bilirse reddedebilir duygusunun kılık değiştirmiş halidir...

***


Adaletsizlik;

“Bu kötü şeylerin benim başıma gelmesi haksızlık” veya “Bunu hak etmiyorum...”

Gerçekte ise;

Adaletsiz davranışlarınız günahkarlık veya suçluluk duygularınızı gizlemekteler...

***


Kibir;

“Canını sıktığım için kendimle gurur duyuyorum...

Varlığın gerçekten beni rahatsız ediyor...”

Gerçekte ise;

Bastırılmış öfkeyi ve bunun altında yatan derin acıyı örter...

***


Savunma;

“Seni dinleyeceğim... Çünkü bana saldırıyorsun...”

Gerçekte ise;

Sizin zayıf ve değersiz olduğunuzu düşünmenizi gizlemeye hizmet eder...

Kendinizi başkalarından korumazsanız, kendinize saldırmaya başlarsınız...

***


Suçlama;

“Ben birşey yapmadım... Bunların hepsi senin suçun...”

Gerçekte ise;

Gerçek suçlunun kendiniz olduğunu ve bundan utanç duymanız gerektiğini söyleyen duygunun üstünün örtülmesidir...

***


Başkalarını model gösterme;

“Ben küçükken babam evde Tanrı gibiydi...” veya “Annem dünyanın en iyi annesiydi...” veya “Evleneceğim adam benim kahramanım olacak...”

Gerçekte ise;

Sizin zayıf, bakıma ve korunmaya muhtaç çaresiz bir çocuk olduğunuz duygusunu bastırmaktadır...

***


Önyargı;

“O da onlardan biri ve sen onların nasıl insanlar olduğunu biliyorsun” veya “Dikkatli ol, onlar tehlikeli türlerden...”

Gerçekte ise;

Sizin başkalarından daha alçak konumda olduğunuzu ve bu yüzden reddedilmeyi hak ettiğinizi düşündüğünüzü göstermektedir...

***


Kıskançlık;

“Beni aldatmayı düşünüyorsun... Bu potansiyeli sende görüyorum...”

Kıskançlık özgür kalma isteği ve iktidarsızlık duygusunun üstünü örtmektir...

***


Paranoya;

“Beni almaya geliyorlar...” veya “Ben hiç kimsenin göremeyeceği komploları görüyorum... Bir iş var bu işin içinde...”

Gerçekte ise;

Paranoya derinliklerimize işlemiş yenemediğimiz korkularımıza takılmış bir maskedir...

***


“Bahsedilen bu davranışlardan herhangi biri ortaya çıkarsa, orada gölgenin içine saklanan ve sizin yüzleşmediğiniz yukarıda bahsedilen bir bilinçaltı duygunuz vardır...”

(Deepak Chopra’nın Gölge Etkisi kitabından)

DİĞER YENİ YAZILAR