“Kinci” gençlik, hınç alan uluç, öç alan öcal uluç!..

Haberin Devamı

Elbette ben de herkes gibi yapıyorum...

Necip Fazıl’a lisedeki, edebiyat kitabıyla giriş yaptıktan sonra, gençlik yıllarında Büyük Doğu dergisinin sayfalarından harmanlanmış bir tanışıklığa, 80-90’lı yıllarda ise o günlerin radikal Taraf dergisinin yayınlarından, üstat Necip Fazıl’ın İslami gençlik üzerindeki derin etkilerini hissetmiş birisi olarak, Tayyip Erdoğan’ın alıntılamasıyla “şair”e yeniden “giriş” yapıyorum...

Tayyip Erdoğan’ın alıntılayarak tekiklediği gibi, Necip Fazıl’ın Gençliğe Hitabe’sini bir kez daha dikkatli dikkatli okuyorum...

Kabul Necip Fazıl’dan çok Bahriye Mektebi’nde iki sınıf yukarısında bulunan, şair rakibi Nazım Hikmet Ran’la daha fazla haşır neşirim...

Ayrıca tabiatıyla, müktesebatım “Gençliğe Hitabe” niyetine Necip Fazıl’dan önce Mustafa Kemal’inkine yatkın...

Üstat’tan ziyade, Gazi’nin Hitabe’si “ezber” yapmış beynimde...

Muhtemelen bu yüzden, Başbakan alıntılıyor Üstat’ı... “Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin davacısı bir gençlik...” sözlerini alıntılarken, “Bu da var” demek istiyor...

“Biz de bu kültürden geldik...” demeye getiriyor...

***


Sakıncası yok...

Yarattığı farklılık, zenginlik ve çok kültürlülük var o satırlarda, o şairane dağarcıkta...

Necip Fazıl’ın; sözcüklerin şehvetiyle yazdığı bu satırlardan, bugün için “kindar bir gençlik” isteğine hükmetmek, şairin, kafiye yaratmaya niyetli şiirsel hecelemelerinden “milleti bölmeye yönelik kindar bir gençlik yaratılacağını söylemek”, Hıncal Uluç’a; “Senin adın Hıncal... demek ki hınç alıyorsun?.. Abinin adı da Öcal... Demek ki o da öç alıyor!.. Sizin aile hınç ve öç almaya kurulmuş bir suç makinesi” demeye benziyor...

***


Bel altına çok hızlı vuran bir toplum bu toplum...

Çok da keskin vuruyor...

Nazım Hikmet’in şiirdeki o güzelim estetik sözcüklerinden “vatan haini” ilan edilip sürüldüğü topraklar buralar...

Hrant’ın söylemediği sözü, söylemişçesine “Türkleri aşağıladı” diyerek hunharca öldürüldüğü coğrafya bu coğrafya...

Bir insanın ettiği herhangi bir sözden, bir teşbihten, bir metafordan, bir benzetmeden, vatan haini diye damgalandığı, hapisleri ve sürgünleri boyladığı bir ülke burası...

Bir ay önce, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nin darbeleri tetiklediği, “gaflet, dalalet ve hıyanetten” bahsedilen satırların, seçilmiş iktidarları kastettiği söylenerek, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nin okul kitaplarından çıkartılmasının istendiği bir ülke burası...

Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nin “darbeciliğe gerekçe sayıldığı” bir dipsiz kuyu burası...

***


Böyle kafalar var mıdır?..

Vardır elbette...

Gafletten ve dalaletten darbe için vazife çıkartan, dilini, dinini, evini, kinini koruyan gençlikten “dindar ve kindar” bir gençlik çıkartan?..

Ondan da vardır elbette...

Bu sözlerin alıntılanmasına karşılık bel altından vurucu darbeler mi yapılmalı?..

CHP, Necip Fazıl’dan mı “kindarlığı” dokümanlamalı?..

AKP yanlıları, Mustafa Kemal’den mi, “darbelere isnat hazırlamalı?..”

Yeni ölümler, yeni sürgünler, yeni hapisler için, geçmişten yapılan referanslardan bahaneler mi çıkartılmalı?..

Çıkartanlar var mı?..

Vardır elbette...

Dün akşam Necip Fazıl’ın sözcüklerindeki edebi şehvetin içine daldım...

Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi de, kelimelerin şehvetini hissettirirdi o küçük beynimde ve yüreğimde...

Hülasa...

Dün gece mebzul miktarda bir dincilik, kincilik, darbecilik, gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunacak teksirler okudum...

Canım sağolsun...

“Yazın sekiz sütuna kapkara haykıran puntolarla...

Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala...”

*****


GÜNÜN ANLAMLI SÖZÜ

ŞÖHRET DÜŞKÜNLÜĞÜ...

“Toplumsal baskının taleplerine uygun davranmanızın, eşsizliğinize mal olmasına izin vermeyin...

Dünyanın en saygıdeğer ve etkili insanlarının yaşamlarını incelerseniz, başkaların kendileri hakkında ne düşündüklerini umursamadıklarını göreceksiniz...

Robin Sharma...”

***


Başkalarını umursamanın, sizin hakkınızda ettiği sözleri öğrenmek istemenin şöyle bir sakıncası vardır...

Bir süre sonra kendi iç sesinizden uzaklaşır, ruhunuzu ve kalbinizi unutur, başkalarının dediklerine göre hareket eden bir borsa simsarına dönersiniz...

Etrafı sürekli didiklemek, bir süre sonra bağımlılık yapar...

Dış ses duymadan, dış yargılarla desteklenmeden, dıştan onay almadan hareket edemez hale gelirsiniz...

Şöhret düşkünlüğü, kendini sayfalarda, tweet’te onaylanmış görmeden mutlu hissedememe eksikliği tam olarak budur...

İçinize güvenin...

Dışınızdakileri fazla büyütmeyin...

Dünya içinizde...

Dışınızda değil...

*****


“DEMOKRASİ İNTİKAM ALMAZ SADECE HATIRLAR...”

Albaylar Cuntası 1967 yılında Yunanistan’da parlamentoyu sararak iktidara gelmişti...

1973 yılının 17 Kasım’ında ünlü Politeknik olayları patladı ve cunta çatırdamaya başladı...

74 Kıbrıs Harekatı esnasında Cunta devrildi...

Cunta üyesi 19 asker tutuklanmış, idama mahkum olmuştu...

Sonraları Yunanistan’ı Avrupa Birliği’ne taşıyacak Konstantin Karamanlis, Paris’ten Fransız Cumhurbaşkanı’nın özel uçağıyla Yunanistan’a geldi...

Ülkenin yeni sivil yönetiminin başına geçti...

19 asker tutukluydu ve Karamanlis bu 19 askerin de idamına karşıydı...

Ünlü sözünü o zaman etti:

“Demokrasi intikam almaz... Sadece hatırlar...”

Cezalar müebbede çevrildi ve bir süre sonra “pişman” olduğunu söyleyenler serbest bırakıldı...

Cunta iktidardayken birbirini devirmeye çalışmaktan kavgalı olan iki komutan, bütün bir ömürlerini Koridallos cezaevinde tek bir bahçeye açılan yan yana odalarda geçirdiler...

Ömürleri boyunca cezaevinde bitişik odalarda küs kaldılar...

***


Ancak Yunanistan darbeyi aştı...

Karamanlis milletin arasındaki küslüğü kaldırdı, Yunanistan’ı Avrupa Birliği’ne üye yaptı...

O sıralarda hem Türkiye hem Yunanistan Avrupa Birliği’ne aday üyeydiler ve Avrupa’daki genel kanı Yunanistan ile Türkiye’nin birlikte tam üye olacaklarıydı...

Oysa Yunanistan “Demokrasi intikam almaz, sadece hatırlar...” diyordu...

Bu düşüncedeki Karamanlis Yunanistan’ı Avrupa Birliği’ne sokarken de şu tarihi sözleri söyleyecekti:

“Milletimiz bu şekilde tarihsel rakibi olan Türkleri, Asya’nın tozlu derinliklerinde bırakıyor ve kendisini Avrupa’yla bütünleştiriyor...”

***


Ekonomik olarak büyük sıkıntılar çekiyor şimdi Yunanistan...

Fakat ekonomisini düzlüğe çıkarsın diye, tam tamına 130 milyar euro’luk yardım paketi kabul edildi...

Yunanistan’ı düzlüğe çıkaracaklar; 130 milyar euro’ya mal olsa da bu macera...

Bizim ekonomimiz iyi...

Kendi kendimize mucizeler yaratıyoruz, serpiliyoruz, gelişiyoruz...

Ancak Avrupa Birliği’ne hala giremedik...

Beraber gireceğimiz söylenen Yunanistan’dan 31 yıl sonra bile hala, “demokrasiyi intikam almak zannediyoruz” biz...

Kıbrıs Rum kesimi girdi, biz hala giremedik...

Demokrasi, darbeler, hesaplaşamlar, devr-i sabıklar, yeni kavgalar filizlenen yeni düşmanlıklar...

Karamanlis’in “Demokrasi intikam almaz, hatırlar” sözü yerine biz hala intikamı demokrasinin fazileti zannediyoruz...

Hep intikam almaya koşullandığımızdan, darbeler de bitmiyor, devam ediyor...

Yazık oluyor bize...

DİĞER YENİ YAZILAR