Yüreğimi parçalayınca ne yapacaksınız?..

Haberin Devamı

Yeni tayini çıkan öğretmen eşini ve dört aylık bebeğini Yüksekova’ya yerleştirmeye giden gencecik bir babayı öldürdüğünüzde, bende ne gibi bir etki yaratmayı umuyorsunuz?..

Sekiz aylık hamile genç kadın; dört yaşındaki kızıyla birlikte, silahlarınızdan çıkan kurşunlardan ölünce, bende hangi empati ya da sempati duygusu uyandırmayı planlamaktasınız?..

Siz ne yapıyorsunuz?..

Ve o yaptığınızı niye yapıyorsunuz?..

***


Genç bir mühendisi yol ortasında öldürmek ve çocuğunu yetim bırakmak, istenirse “ne büyük belalar açabileceğinizin bir göstergesi mi?..”

Bunun için mi yapıyorsunuz bu eylemleri?..

Sekiz aylık bebeği öldürebileceğinizi göstermek “bir rüşt ispatı” mı?..

Yoksa bunları ana dilde Kürtçe eğitimi sağlamak uğruna mı yapıyorsunuz?..

Siz gerçekten bu masum anneleri, sezaryenle alınan bebeleri, dört aylık bebeğin yeni filizlenen pederini, demokratik, özgür ve özerk Türkiye için mi öldürüyorsunuz?..

Sanmıyorum...

***


Sizin de böyle sandığınızı sanmıyorum...

Dünyada hiç kimsenin de bunu böyle sanacağını sanmıyorum...

Ne acı değil mi?..

Özgürlük mücadelesi yapıyorum sanırken, “gizli uluslararası istihbarat örgütlerinin kullandığı bir vasıta haline dönüşmek...”

Ne talihsiz bir durum değil mi?..

Marksist, eşit ve özgür bir dünya kuracağım şiarıyla yola çıkıp, binbir hesap içindeki komşu devletlerin ve gizli istihbaratların bir ünitesi haline dönüşmek?..

Benim yüreğimin parça parça doğranması size ne kazandırıyor?..

O parçalanan yüreklerin üzerine neyi inşa etmek istiyorsunuz?..

Bu soruların cevabını bana veremeyeceksiniz bu belli...

Fakat belki kendinize verirsiniz...

Verdiğinizde iş işten geçmemiş olsa bari...

*****


SON PKK TERÖRÜNÜN AMACI DİREKT TAYYİP ERDOĞAN!..

Geçen gün öğle yemeğinde Güneydoğu’yu çok iyi bilen muhatabım “PKK’nın son terör saldırılarının esas amacı Tayyip Erdoğan’ın gücünü düşürmek...” diyor...

Dikkatlice yüzüne baktığımı fark edince “Görmüyor musun bu olayların Kürt meselesiyle bir ilgisi yok... Siviller hunharca öldürülüyorlar... Bu ölümlerden PKK’nın siyasi bir mevzi kazanma ihtimali var mı?..

Yok...

O zaman bile bile bu eylemler niye yapılıyor?..

Şundan...

Siviller öldürüldükçe Başbakan’ın ‘güç ve prestij kaybedeceğini’ düşünüyorlar...

Bu eylemlerin amacı, Tayyip Erdoğan’ın gücünü azaltmak, prestijini düşürmek...

Kürt açılımı, devletin PKK’yla görüşmesi ve arkasından bu olayların patlak vermesiyle amaç AKP içinde de ‘Kürt politikası ve açılımlar konusunda çatlak sesler’ çıkarmak ve Tayyip Erdoğan’ı sıkıştırmak...

Türkiye’de Tayyip Erdoğan’a ve AKP’ye yönelik tek belli başlı muhalefet artık PKK üzerinden yapılıyor...”

***


Doğu ve Güneydoğu’yu iyi bilen muphatabıma göre, Türkiye içindeki ve dışarda AKP’yi düşürmeyi düşünen bütün muhalefet güçleri umudunu PKK eylemlerine bağladı...

“Buradan çıkacak bir savaş, yaratılacak bir infial, sivillerin korunamayan yaşamları, ölen bebekler, çocuklar, anneler, babalar üzerinden yıpranacak iktidar...”

Çok yanlış görünmedi doğrusu bana bu saptamaları...

Tayyip Erdoğan’ın halihazırdaki gücünü düşürecek tek nokta bu nokta...

Muhatabıma göre, Tayyip Erdoğan’ın bunu bilip bugünlerde sadece terör konusuna yoğunlaşması kendisi açısından elzem...

Aynı muhataba göre, “Başbakan’ın çevresi henüz bu konuda bu duruma tam anlamıyla vakıf değil...”

*****


“O BENİM SEVGİLİMİ KAÇIRDI, BEN ONUN NİKAHLI KARISINI ELİNDEN ALDIM...”

Dün internette gezinirken, sevgili kardeşim Sacit Aslan’ın, Seda Sayan’ın programında babası Gazinocular Kralı Fahrettin Aslan’ın hayatıyla ilgili anlattığı çok çarpıcı bir öyküyü dinledim...

Sacit Aslan, İbrahim Tatlıses gibi erkekleri babası Fahrettin Aslan gibi “kendi egosuna aşık erkekler” kategorisinde görüyor...

Fahrettin Aslan’ın “egosuna olan aşkını anlatabilmek için” ünlü sanatçı Behiye Aksoy’la yaşadığı aşkı anlatıyor:

Babam Fahrettin Aslan annemle evliyken, ünlü Türk Sanat Müziği sanatçısı Behiye Aksoy’la büyük bir aşk yaşamaya başladı... Annemle evliydiler bu aşk başladığında... Annem bu aşkı öğrendi... Üzerinden bir süre geçtikten sonra da babamdan boşandı...

Fahrettin Aslan, Behiye Aksoy Hanım’la tam 17 yıl nikahsız süren bir aşk yaşadı...

Yukarıda Allah var...

Bu süre zarfında Behiye Aksoy, babama, hayatındaki hiçbir kadının bakmadığı kadar iyi baktı...

Bir çocuk gibi ihtimam gösterdi...

Diyebilirim ki benim anemem de dahil bütün kadınlardan daha iyi baktı...

Bütün kadınları toplasanız Behiye Hanım’ın babama gösterdiği ihtimamın yüzde 20’sini bulumazsınız...

Buna rağmen babam, Behiye Aksoy’ya nikah kıymadı...

Sonunda 17 yıl kıyılmayan nikaha sinirlenen Behiye Aksoy tuvalet penceresinden kaçarak, rahmetli Berker İnanoğlu’yla evlendi...

***


O güne kadar, Behiye Hanım’la nikah kıymayan babam Fahrettin Aslan bunu duyunca hasta oldu...

Kafasında buz torbasıyla beyin kanaması geçiriyor zannıyla ortada dolaşmaya başladı...

Ortalığı ayağa kaldırdı...

Silahlar konuşacak noktaya geldi ve 15 gün içinde ne yaptı etti, karşı tarafı zorla ikna ederek bu evliliği sona erdirdi...

Rahmetli Berker İnanoğlu’yla Behiye Aksoy’u boşattı...

Arkasından 17 yıldır yapmadığı nikahı kıyıp Behiye Aksoy’la evlendi...

Bitti sanıyorsunuz deği mi?..

Hayır...

Dört ay sonra Behiye Hanım’ı haberi bile olmadan, temyiz hakkını da elinden alırcasına boşadı...

Babama ne yaptığını ve niye yaptığını sordum...

Hayatım boyunca unutamayacağım o sözü söyledi...

“Berker İnanoğlu benden sevgilimi çalmıştı...

Ben ondan nikahlı karısını aldım...”

***


Sacit Aslan, kendi öz babası olmasına karşın, ünlüler yaşamının bu en çarpıcı anekdotlarından birini dün anlatmaktan çekinmedi...

Öyle bir kişilik o çünkü...

Şeffaf ve düzgün...

Anlattığı olay ise bir erkek egosunu anlatmak açısından çok çarpıcı...

DİĞER YENİ YAZILAR