'Babam benden ayrı kalamaz... Suç falan işlemez...'

Haberin Devamı

Her ne kadar biz doğru bulmasak da savcıların ve mahkemenin elbette bildiği bir şeyler var Nedim‘i (Şener) tutuklamak için...

Ben davanın tutanaklarını, tapeleri, savcının iddianamesini, kuşkuları ya da çelişkileri dile getirmeyeceğim bugün...

Tek bir söze dikkat çekeceğim...

Bizim Ruşen Çakır, Nedim Şener’i tutuklu olduğu cezaevinde ziyaret ediyor...

Onunla görüşüyor, konuştuklarını ve gözlemlerini kaleme alıyor...

***


Nedim’in 9 yaşına yeni basan Vecide isimli bir kızı var...

Ruşen kızının sözlerini de yazıyor yazısında...

Şöyle diyor Vecide, tutukevinde bulunan babası için:

“Babam beni çok sever... Benden uzak kalamaz... O yüzden suç falan işlemez...”

Gençlik yıllarımda delifişek olduğum dönemlerde babamı ve kuşağını, her delifişek genç gibi ben de “konformist olmakla, doğrular için yeterince mücadele etmemekle, yanlış olduğu belli düzeni değiştirmek için yeterince çaba göstermemekle” suçlardım...

Bana çok kızdığı ya bunaldığı anlarda “Çocuğun olduğu zaman anlarsın” derdi...

***


Kurulu düzenle sonuna kadar savaşan, çocuğu da olan çok devrimci ve aktivist tanıdım hayatım boyunca...

O günlerde de babama örnek üstüne örnek verirdim, “Bak onların da çocuğu var... Ancak mücadele etmekten vazgeçmiyorlar...” diye...

O çıkışından sonra sesini çıkarmaz, polemiğe girmezdi babam...

Geçenlerde çocuklarımla birlikteyken bir ara bu konuyu düşündüm...

“Çocuklarımla bu yüzden ayrı kalacağımı bilsem, bile bile suç işler miydim?..” diye...

Onların gözlerinin içine baktım ve “Hayır” dedim kendi kendime, “işlemezdim...”

Dokuz yaşındaki Vecide, şu ana kadar bu davalarla ilgili en can alıcı savunmayı yapıyor, bilerek veya bilmeyerek babası Nedim Şener için...

O savunma şudur:

“Babam beni çok sever... Benden uzakta kalamaz... Onun için suç işlemez...”

***


FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLER VE ÖKSÜZ BİR GAZETECİ...

Memduh Bayraktaroğlu, zamanında Başbakan Tansu Çiller’in danışmanlığını yapmış bir gazeteci-yazar...

Gazeteciler.com sitesinde günlük yazılar yazıyor, analizler yapıyor...

Geçen gün telefonda konuşurken kendisine de söyledim;

“Yazarlık birikimi, kelime hazinesindeki zenginlik, dağarcığında biriktirdiği anekdotlardaki çarpıcılık ve muhteviyattaki zenginlik” gerçekten parmak ısırtıyor...

Ona dedim ki; “Gazetelerde bir sürü kabız kabız yazılar yayınlanır... Senin internette yazdığın yazılar onların yanında şelale gibi akıyor... Fakat sen de benim gibi, bir gruba, bir çeteye, bir kliğe mensup değilsin... Yalnız olduğun için öksüzsün...”

***


“Çiller’li Yıllarım” diye bir kitap çıkarttı Memduh Bayraktaroğlu...

“Binlerce insan kendisinin devleti temsil ettiğini söyleyen insanlar tarafından öldürüldü...” diyor Memduh Bayraktaroğlu...

Bunu söyleyen adam Çiller‘in danışmanı, gazeteci, yazar...

Kimse oralı olmuyor...

Behçet Cantürk cinayetinin detaylarını veriyor...

Yine kimse oralı olmuyor...

Bu ülkede insan canı ne kadar değerliyse, demokrasi de o kadar var işte...

Memduh Bayraktaroğlu’nun kalemini fark etmeyenlerin, yarattığı spastik demokraside yaşmaktayız hala...

***


FENERBAHÇELİ KADINLAR AZİZ YILDIRIM’I YEDİRMEDİ DİYE Mİ TEPKİNİZ?..

Aklı başında gözüken adamlar, bazen şaka olsun falan diye mi “bu lafları ediyorlar” diye düşünmüyor değilim...

Neymiş;

“Kadın ve çocuklara karşı cinsiyet ayrımcılığı yapılıyormuş... Fenerbahçe’nin seyircisiz maç oynama cezası varken, kadınlar ve çocukların maça alınması, onların adamdan sayılmaması anlamına” geliyormuş...

Bu da “cinsiyet ayrıcımlığıymış...”

***


Demokrasinin güzelliği, her türden zırvayı “fikir” niyetine konuşturabilme başarısındandır...

Devenin her tarafının eğri büğrü olması gibi, her tarafı eğri büğrü fikir niyetine bir ucube...

Neresinden eleştirsen elinde kalıyor...

Arkadaş siz değil misiniz, “kadın seyirci gelsin, maçlara” diyen...

Siz değil misiniz, “Futbolun bu kadar küfürlü ve kirli olmasının nedeni kadın ve çocuk seyircinin, yani ailenin futbolun dışında kalmasıdır” diye buyuran...

Siz değil misiniz, hayatın her alanında bu arada Meclis’te, partilerde, siyasetin her kademesinde kadından yana pozitif ayrımcılığı “çözüm” diye ortaya atan?..

Siz değil misiniz, seyircisiz maç futbolu katlediyor...

Futbol seyircisiz oynanmaz, böyle ceza olmaz...

Para cezası verin, ne cezası verirseniz verin, fakat seyircisiz maç cezası vermeyin diye ortalığı inleten?..

***


Ne yapmışlar?..

Fenerbahçe’nin seyircisiz maç oynama cezasının yerine “kadınları ve çocukları almışlar...”

1) Hem maç kulübe yönelik hasılat gelirinden yoksun bırakılsın, yani bir nevi seyircisiz olsun...

2) Hasılatsız bırakılırken, kadın ve çocuk seyirci, futbolun seyir zevkini yaşasın...

3) Erkek egemenliğindeki aşırı küfürlü futbol seyircisine bu yolla bir miktar kadın ve çocuk yani aile şırıngalansın...

4) Hem kadınlara ve çocuklara yönelik bir hizmet sunulsun, hem bir nevi ceza uygulansın...

Hem de keyifler hepten bozulmasın...

Futbol seyircisiz oynanarak katledilmesin...

***


Cinsiyet ayrımcılığı yapılıyormuş!...

Ayıptır ayıp...

Koskoca adamlarsınız...

Her sözünüzde bir hikmet var zannediliyor...

Açık konuşalım...

O kadınlar, “dolaylı ya da dolaysız Aziz Yıldırım’a destek olmasalardı”, bu cinsiyet ayrımcılığı zırvalarını pazarlamayacaktınız...

Kadınlar artık erkekleriyle istişare ederek mi böyle davrandılar, yoksa içlerinden geldi de mi öyle davrandılar bilmiyorum...

Fakat belli ki, dolaylı dolaysız bir Fener yönetimi desteği vardı tribünlerde...

Sanıyorum bazıları rahatsız oldular, böyle ipe sapa gelmez abuk cinsiyet ayrımcılığı teorileri ortaya atmaları bundan..

***


Aziz Yıldırım suçlu olabilir...

Fenerbahçe yönetiminde bazı kişiler şikeye karışmış olabilirler...

Tapelerin büyük bir kısmı muhtemelen yalan değiller, gerçekleri işaret ediyorlar...

Fakat, futbol bir bilim değil...

Futbol bir sevgi...

Futbol tuttuğun ve gönül verdiğim takıma bir inanç...

Futbolun içindeki sevgi ve inanç bağını görmezseniz, bilmezseniz ortaya “cinsiyet ayrımcılığı” teorilerini atarsınız böyle... Hayatımda gördüğüm en “kazma” teorilerden biri bu...

DİĞER YENİ YAZILAR