Bugün çakma bir sevgililer günü...

Haberin Devamı

Önceki akşam Eylem Doğan‘ın Pazar Vatan için sorduğu soruları cevaplandırıyordum...

Aşk Tesadüfleri Sever filmine referans yaparak şöyle bir soru soruyordu Eylem:

-”Filmi izlerken hepimiz çocukluk aşklarımızı gözümüzün önünden geçirmişizdir... Çocukluk aşkları daha mı saf ve temiz?..”

Ona “Aşkın kendisinin saf ve temiz olduğunu söyledim...”

Çocukluk aşkları aslında aşkın en saf, en duru hali...

Hesap yok o aşklarda...

Sınıf atlama derdi, statü kaygısı, etrafa hava atma dürtüsü, çevreye nanik yapma arzusu yok o aşklarda...

Aşk için var o aşklar...

Aşkın en saf ve duru hali çocukluktaki aşklar...

***


Nispet yapma arzusu yok onlarda...

Hayal kırıklıklarına ilaç olma, kaybedene terapi niyetine piyango, hayattaki yenilgilere teselli armağanı değil, çocukluk aşkları...

Çocukken beğendiğin kızı seviyorsun işte...

Ne hesap var ne kitap...

Ne elalem ne der duygusu, ne rezil olma kaygısı...

Ne koluma takar, etrafa hava basarım riyakarlığı, ne orasından burasından nemalanırım sahtekarlığı...

Hepsi hepsi okula gittiğimde görürüm kaygısı...

Başka sınıftaysa sınıfın önünden “koşarcasına geçme arzusu...”

Belki oturduğu sıraya bakarken görürüm, belki o da beni görür heyecanı...

Hepsi hepsi, utanmaz söyleyebilirsen, o da utanıp sıkılmadan “evet” diyebilirse, el ele tutacaksınız, “çıkıyor” olacaksınız...

Kendi kendinize umutlanacak, kalbiniz derin derin çarpacak, dersleri boşverip hülyalara dalacaksınız...

***


Uzaklarda kalan “çocukluk aşkları değil, aşkın kendisidir” dedim Eylem‘e...

Büyüdükçe bizler aşklar kirlendiler...

Palazlandıkça insanlar, aşklar kalantorlaştılar...

İlk heyecanın yerini kafalardaki ilk hesaplar aldı...

Kütür kütür atan kalp atıldı, “Hayat bununla bana ne getirir, ne götürür” sorusuna cevap arayan ruhsuzlar hayata egemen oldu...

Love Story filminin; aşklarıyla dünyaya meydan okuyan iki gencinin yerini, meydan okumayı değil meydanlara hava basmayı matah bir şey sanan, dirençsiz, direnişsiz, konformist ve renksiz gençler aldı...

Aşk muhasebe defterlerinin aktif pasifine girdi...

***


Sevgililer Günü artık gününde bile kutlanamıyor bu memlekette...

Çünkü aşk bir çeşit muhasebe defteridir bu ülkede...

Aşk çokça bir hesap üzerine kurulduğuna göre, aşktan da kazanılacak hesaplar olacaktır milletin nezdinde...

Ne Pazartesi’yi ne Kandil’i, Sevgililer Günü’ne layık göremedik...

“Fenerbahçe-Kayseri derbisi var... Pazartesi’nden Cumartesi’ye çekelim Saint Valentine’s Day’ı” diyenler bile oldu bu ülkede...

Bir lig karşılaşmasını seyredenlerin parasını da çekebilmek için mekanlar adına Aziz Valentine’nin sevgililere ilham olmuş ruhunu bile satan yazarlar çıktı bu diyarda...

***


Sizce paylaşılacak bir aşk kalmış mıdır hala?..

Anlamıyor musunuz niye unutamadığınızı çocukluk aşklarınızı?..

Unutamadığınız aşklarınız değil, en naif, en temiz haliyle bizzat kendinizsiniz...

Sonraki yıllarda çoğu ilişkinizde, belki de ne siz, ne de muhteşem sevgiliniz, bu derece naif ve temiz duygularla bezenmediniz...

Sahici olan unutulmaz...

Gerçek olan, derine işleyen, derinize işleyen akıllardan çıkmaz...

Sevişme ihtimalinizin bile olmadığı bir aşkı unutamıyorsunuz...

Sevişemediğiniz o aşk, seviştiklerinizden daha gerçek çünkü...

Sevgili gerçek olanlar bu sevgililer gününü Pazartesi gecesi kutlayacaklar...

Bugün Pazar’da seyirlik Bayram var...

Eşantiyon niyetine “çakma”lar piyasa yapmaktalar...

O lunaparkta bizim yerimiz yok...

Pazartesi akşamı, uzaklarda bir “salaş”ta belki bir iki çift, birbirlerinin ta gözlerinin içine bakacaklar...

Kış dalgalarının, sert rüzgarlarını ve köpüklü tadını tadacaklar, uzaklarda bir deniz kenarı “salaş”ında...

Aşk orada yeşerecek...

Aziz Valentine’nin ruhu o anda rahat edecek...

Hayatın kutsal armonisi orada filizlenecek...

***


SEVGİLİLER GÜNÜNDE DÜNYANIN EN ROMANTİK YERİ SANTORİNİ...

Dün internette çalışırken, Sabah internet sitesinde “Sevgililer Günü’nde dünyanın en romantik 10 yeri” başlıklı bir haber gördüm...

Site, en romantik yer olarak Ege’deki Santorini adasını işaretlemiş...

Dünyanın her yerini görmedim ki en romantik yeri belirleyebileyim...

Fakat Santorini’yi gördüm...

***


Bir yerin en kartpostal resimlerden bile nasıl daha güzel olabileceğini Santorini’yi gördüğümde farkettim...

Oraya gittiğimde, beni otele götüren taksiciye “plajlar nerede, denize nereden gireceğiz” diye sordum...

Adamcağız siyah kumlarla kaplı volkanik adanın aşağılarda bir yerlerdeki plajını uzaktan gösterdi...

“Oraya gideceksiniz...” dedi...

Hala “her tarafı denizle kaplı herhangi bir adaya geldiğimi sandığımdan” şoföre üsteledim...

“O plajlara gidecek taksi hep bulunur mu?.. Oteller plajlara uzak mı?..”

Adam “Oteller uzak” dedi, “Ancak isterseniz plaja taksi bulursunuz...”

***


Hala diğer adalar gibi plaja gidip denize girebileceğimi sanıyordum Santorini’de otele doğru tırmanırken...

En tepelere çıkıp merdivenlerle otele indiğimde, gördüğüm manzara ve ambiyans şoföre sorduğum sorulardan dolayı kendimden utanmama yol açtı...

Böyle bir adada, deniz kenarında plaj aramak, bir ölümlünün aklına en son gelecek şeydi...

Volkanik ve inanılmaz egzantrik bir adaydı Santorini...

Yamaçlarda, merdivenler arasına yerleştirilen otellerde odaların kesiştiği yerde ufacık havuzlar vardı...

O havuzlara giriyordunuz, sonra da havuzdan çıkıp o inanılmaz manzaraya dalıp gidiyordunuz...

Sabah kahvesi, öğle uykusu, akşamüstü içkisi, hep merdiven arasına kurulmuş o küçücük otelde küçücük havuzun kenarında geçiyordu...

***


Gece, adanın merkezi Fira’daki inanılmaz manzaralı tavernalarda yemek yiyordunuz...

Eğer dünyada aşk varsa...

Eğer dünyada romantizm hala yaşıyorsa...

Eğer dünyada duygu denilen şey sona ermemişse...

Siz eğer bunca kirlilikte hala azad etmemişseniz kendinizi o aşk denen kutsal iksirden...

Bu sevgililer günü mü, başkası mı, yoksa size özel kendi sevgililer gününüzde mi bilmem...

Orada iki gün sevginizi ve aşkınızı doya doya yaşayın...

Ruhunuzun tekamül ettiğini hissedeceksiniz...

Hayata barışçıl, olumlu ve taze bir enerjiyle sarılacaksınız...

Kısaca yaşamın çok güzel olduğunu iliklerinize kadar farkedip...

Tanrı’ya bu dünyada yaşadığınız için dua edeceksiniz...

DİĞER YENİ YAZILAR