Nefes almasını biliyor musunuz?..

Haberin Devamı

Kanuni Sultan Süleyman, Zigetvar Kalesi‘ni alacağı sırada hastalanır ve yatağa düşer...

Üç kıtaya yayılmış saltanatın sahibi Kanuni orada söyler o tarihe geçecek sözünü:

“Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi...”
“Nefes almayı bilmiyoruz... Doğru bir şekilde nefes almıyoruz... Onun için hastalanıyoruz...” dediklerinde Kanuni’nin o sözünü hatırlamıştım...

Yoga teknikleriyle uğraşanlar da söz etmişlerdi, “Vücuttaki çakraları açmak için önce nefes almayı öğrenmek gerekir” diye...

“Yani biz nefes almıyor muyuz” diye sormuştum...
“Hayır...” demişlerdi, “İnsanlar doğru nefes alsalardı mutlu olurlardı...”

Doğrusu bunları duyduğumda, “Her şeyi bitirdik bir de nefes almasını mı öğreneceğiz?..” diye omuz silkmiştim içimden...
“Zamanı gelince bakarız” diye geçiştirmiştim...
Geçenlerde Tuluhan Tekelioğlu‘nu gördüm...
Baktım Tuluhan bir neşeli bir neşeli...
“Hayırdır” dedim...

“Hayatım değişti” dedi...
Nasıl olduğunu sorduğumda Mustafa Öktem‘den söz etti ve ekledi...

“Nefes almasını öğrenince hayatım değişti...”

***

Kıza baktım, keyifli mi keyifli...
Kahkahalar atıyor...

O zaman yogacılar sözü geldi aklıma...
Ne demişlerdi:

“Çakralarınızı açmak için önce nefes almayı öğrenmeniz gerekiyor...”

“Doğu felsefelerinin dinginlik, tazelik, bilgelik ve ermişlik içeren yaklaşımlarını ve disiplinlerini fırsat buldukça inceliyorum...

Çok ilginç sonuçlar ve bulgular elde ediyorum...
Bu uğraşları saçma bulan kişiler bana komik geliyorlar artık...

Onlara şunu söyleyebilirim...
“Oturup onun bunun dedikodusunu yaparak, etrafa boş ve olumsuz enerji yayacaklarına” bu alanlarda neler yapıldığını öğrenmeye başlasalar, kendilerine çok büyük iyilik ederler...

İnsan gelişiminin sonu yok ve “bu disiplinler ve yaklaşımlar, insanı tanımak konusunda acayip yol katetmişler...”

***

“Hava temiz değilse burundan nefes alın... Çünkü bir filtre görevi görür burun... Ancak nefes alacağınız yerler oksijeni bol, temiz yerler olmalı... Buralarda ağzınızı açarak nefes alacaksınız ve nefesin karnınızın altınıza kadar gittiğini hissedeceksiniz...” dedi beni gördüğünde Mustafa Öktem...

Sonra da ağzıma ince belli bir çay bardağının açık yüzeyini kapsayacak büyüklükte iki tarafı açık bir silindirimsi alet taktı ve “şimdi nefes alın” dedi...

Ağız zaman zaman alışkanlıktan kapanabiliyormuş, onun için uzun süre bu silindiri ağzınızda tutuyor, böylece “doğru nefes almamız için ağzımızı açık tutmasını öğreniyoruz...”

***

Diyaframla, karın altındaki üç bölgeyi baş parmağıyla bastırdı bu arada...

Karın altı bölgesi “bilinçaltımızın bulunduğu bölgeymiş...”
Bu bölgeye aldığınız nefesle birlikte doğru önermelerin gitmesi, size sağlık, mutluluk ve yaşam enerjisi veriyor...
Bir süre önce de Ünal Uluer dostumun vücudun bütün organlarından gelen frekanslardan, hangi organınızda ne sorun olduğunu çıkartan “biyolojik geri bildirim makinesi SCIO’ya” girmiştim...

Oradan da çok ilginç bulgular edinmiştim...
Bana bir program vermiş “bir ay sonra yeniden görüşelim” demişti...

Bir ay sonra vücudun kendi içindeki enerjiyle sorunları çözüp, mucizevi bir şekilde kendini yenileyeceğini öngörüyor...

Dün gece öğrendim ki bir tanıdığım aynı makineye abisiyle girmiş, makine “abisine ertesi gün yeniden, tanıdığıma da dört gün sonra hemen gelmesini” önermiş...
Kronik sorunlar fazla çıkmış vücudunda...

***

Bazı çokbilmişler size bunlar için “para tuzakları, saçma sapan şeyler inanmayın” diyecekler...

Şaklabanlık yapanlar için bir şey söyleyemem elbet...
Ancak bu olayları toptan “saçmalık” olarak nitelenenlere aldırmayın siz...

Topu topu her birinde ikişer saatten bir ayda 4 saatinizi vereceksiniz...

Veya en fazla haftada birbuçuk saat o da hepsi hepsi dört kez...

İyi bir yerde yiyeceğiniz bir öğle yemeği fiyatına...
Hiçbirşey almazsanız, kendinizi iyi bir yerde yemek yemiş sayın...

Ancak inananlar kendilerini mucizevi bir şekilde tanımaya başlayacaklar...

Vücutlarının farkına varacak, kendi bilinçaltlarına doğru uzanacaklar...

Mucizevi enerjiler ve kendinizle ilgili farkındalıklar kazanabilirsiniz...
Ne demişti Kanuni:

“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi...
Olmaya cihanda devlet, bir nefes sıhhat gibi...”

*****

KENDİ GERÇEKLERİNİN FARKINA VARMAK...
İÇKİ, SİGARA VE KİLOLARDAN KURTULMAK...


Sigarayı bırakmak için, çıkartılan sakızlara, ürünlere, haplara baktığımda “yazık” diye geçiriyorum içimden, “Boşu boşuna para veriyorlar bu şeylere insanlar...”
Yaşamın dışarda değil, tamamen içimizde olduğu yedi sekiz yıl önce öğrendim ben...

Bir süre sonra Quantüum ve benzer felsefelerle yakından ilgilenmeye başladım...

Günde iki paket sigara içerdim ben...
Yaklaşık 30 yıl sürdü bu alışkanlığım...
Kendimi ve içimi keşfettikten sonra, bir gece karar verdim sigarayı bırakmayı...

“Yarın sabah içmem ben artık sigara” dedim...
Ve ertesi sabah içmemeye başladım...
Sevgili dostum Mehmet Barlas’ın benim sigarayı bırakacağımdan hiç umudu yoktu...

“Gizli gizli tuvalette içiyordur Reha... Bırakmasına imkan yok” dedi...

Oysa ne tuvalette, ne kıyamette hiç içmeye niyetim yoktu sigarayı...

Altı yıl geçti aradan...
Bir daha çok ısrar edilmesine rağmen bir puro bile tüttürmedim...

***

Gayet keyifle içki içerdim ben...
Havamız yerindeyse, içki muhabetti yaptığımız sofralar saatler sürerdi...

Şarap, viski, yeri geldiğinde rakı hayatımızda bir türlü vardı...

Yine kendini yeniden tanıma ve keşfetme sürecinde, kendiliğinden hayatımdan viski rakı gibi ağır alkollü içecekler çıkıverdi...

Kala kala sadece yemekte tadından keyif aldığım kırmızı şarap kalmıştı...

Geçen yıl “bu bende kilo ve ağırlık yapıyor” dedim, bir gecede onu da nihayete erdirdim...

Yine hiçbir yabancı maddenin yardımı olmadan...
Bir sabah kalktım, “Şarap yemekle alındığında fazla yağ yapıyor, almayayım dedim ve bıraktım...”

***

Bunları durup dururken niye anlatıyorum söyleyeyim...
“Benim iradem herkesten daha güçlü olduğu için değil, bir günde içkiyi ve sigarayı bırakma nedenim...”
Doğu felsefeleriyle, insanın kendini yeniden keşfetmesiyle, içindeki enerjiyi ve mucizeyi ortaya çıkartacak güçlere sahip olmasını öğrenmesiyle oluyor bunlar...
Size kendi yaşadıklarımı anlatıyorum ki, “Bu işler palavra” diyenlere kanmayın...

Kendi mucizenizin, içinizde olduğunu kavrayın...
Hayat dışarda değil, kendi içinizde cereyan ediyor...
Kendi içinizi doğru kodlarsanız, dışarısı size büyük mutluluk ve keyif verecek...

Mesela sigara içmenin “vücudunuza bilinçli olarak zarar verme duygunuzdan” kaynaklandığını biliyor musunuz?..
“Niye zarar vereyim ki kendi vücuduma” demeyin hemen, bu işlerle ilgili birine danışın...
Kilo konusu var tabii...

Son günlerde herkes “sen acayip zayıflamışsın” diyor...
Oysa sadece 9-10 kilo verdiğim...
Diyet mi yapıyorum?..
“Hayır!”

Sadece hayatın kodlarını değiştirdim...
Kodları değiştirebilmek için de kendimi yeniden keşfettim...
Hepsi bu...

Hadi kolay gelsin...


DİĞER YENİ YAZILAR