Kemal Kılıçdaroğlu'na iş dünyasının CHP'yi tuttuğu yalanı söyleniyor...

Haberin Devamı

Mavi gömlekli adam Ankara Farabi sokaktaki CHP Genel Merkezi’nin balkonuna çıktığında gecenin saat 11.30-12’siydi...

Seçim sonuçları gelmeye başladığında CHP ezici çoğunlukla tek başına iktidara yürüyor görünüyordu...

Gel gör ki “iktidarın borazanı TRT bir türlü CHP’nin tek başına iktidar olduğunu söylemiyor,” oyları bize göre “az” göstererek kitleleri oyalıyordu...

Böyle inanmıştık...

İktidar borazanı olduğunu söylediğimiz TRT’ye küfrediyorduk...

İstediğimiz, arzuladığımız seçim sonuçlarını duymak için evimin iki sokak paralelindeki Farabi sokağa, CHP Genel Merkezi’ne gitmiştim...

TRT’nin yalanını “mavi gömlekli adam bozacaktı...”

Gerçeği açıklayacak, seçimleri CHP’nin kazandığını söyleyecekti...

Gece 11.30-12’de balkonda mavi gömleğiyle göründüğünde hıçkırarak bağırıyorduk:

“Halkçı Ecevit... Başbakan Ecevit...”

***


Mavi gömlekli adama da TRT’nin yalan haber verdiği bilgileri geliyordu...

Parti teşkilatları “seçimi açık ara kazandıklarını” söylüyordu...

Mavi gömlekli adam yanında karısı mikrofonu eline aldı...

“Arkadaşlar” dedi, “Şimdi tüm yurttaki CHP il örgütleriyle görüştüm... Seçimlerden ezici çoğunlukla galip çıktık... Tek başına iktidarız...”

Milliyetçi Cephe hükümetlerinin okullardaki baskısından yılmış, bir nebze rahatlık bir nebze özgürlük istiyorduk...

Hançerlerimiz yırtılırcasına bağırırken, gözlerimizden sicim gibi yaşlar dökülüyordu:

“Halkçı Ecevit... Başbakan Ecevit...”

***


Parti Genel Merkezi’nden çıktım gecenin bir yarısı eve geldim...

Saat 01’i gösteriyordu...

“Sonuçları değiştirerek vermeye başladılar mı acaba” dedim ve TRT’yi açtım...

Açılan sandık sayısı artmış CHP’nin oyları artmamıştı...

13-14 milletvekili eksik kalıyordu iktidar için...

TRT mi yoksa birileri mi bize yalan söylüyordu?

İlk kez o zaman kafamda bir soru işareti belirdi..,

“CHP tek başına kazanamıyor galiba... Bize birileri yalan söylüyor...”

***


CHP’ye yeni Genel Başkan olan Kemal Kılıçdaroğlu’na bugünlerde çevresinden birilerinin yalan söylediği gibi...

Eskilerden, bugünlere kalan bir yoldaşlığın hatırına Kemal Kılıçdaroğlu dostuma söylemeliyim ki; “Çevre inanmak istediği bilgileri” liderinin kulağına fısıldamaktadır...

Örneğin “İş dünyasının esasen CHP’yi desteklemekte olduğu yalanı...”

Böyle bir şey yok...

İş dünyası, AKP iktidarının sorunsuz devam etmesini istiyor...

Çünkü istikrarlı gidiyor görülen finans dünyasının altüst olmasını istemiyorlar...

Türkiye yeni dünyanın dengelerinde 5 köprü ülkeden birisi...

Global sermaye Türkiye’ye akıyor...

Ve hiçbir işadamı bu akan paranın, değerlenen Türkiye’nin kaybolmasını istemiyor...

Onun için el altından hepsi AKP’nin iktidarda kalmasını istiyor..

Ama CHP’lilerle karşılaştıklarında ne olur ne olmaz kaygısıyla “Biz sizi destekliyoruz...” lafını yayıyor...

Türkiye’nin dünya çapındaki işadamlarından birinin en yakın arkadaşına “Bu referandumda ‘evet’ atacağım... Eğer ‘hayır’ çıkarsa, yüz milyonlarca dolar zarar ederiz...” dediğini ben biliyorum...

Bu işadamı ve onun gibi yüzlercesi, dinci değil, dini uygulamalarla uzaktan yakından ilgisi yok...

Sadece global sermayenin yönünü takip ediyorlar ve yatırımlarını ona göre belirliyorlar...

***


Bu yalanların CHP’ye ve elbette Kemal Kılıçdaroğlu’na zararları politika üretmekte...

Deniz Baykal’a böyle söylüyorlardı...

Kemal Kılıçdaroğlu’na da diyorlar ki; “Beyaz Türkler bizden yana... Göbeğini kaşıyan adamlar, bidon kafalı unsurlar ve laiklik karşıtı kesimlerle, odun, kömür yardımı alanlar AKP’ye oy atıyorlar...

AKP’nin zengin ettiklerinin dışındaki iş dünyası bizim yolumuzu dört gözle bekliyor...”

En büyük yalan bu...

Kimsenin dört gözle bir şey beklediği yok...

İş adamı kazancına bakıyor...

Ekonomi dünyayla uyumlu mu ona bakıyor...

Onun için de el altından hepsi AKP’nin iktidarda kalmasına dua ediyor...

***


Bu durum nasıl değiştirilir peki?..

Kemal Kılıçdaroğlu ve kuracağı yeni ekibi “Türkiye’deki sonsuz özgürlüklerin, sınırsız demokrasinin gerçek adresinin CHP olduğuna” insanları inandırarak...

Avrupa Birliği’ni AKP’den çok CHP istemeli...

Özgürlüklerin artması, Kürt açılımı, Alevi ayrımcılığının son bulması, modern şehirli Atatürkçü kültürün yaşaması, türban sorununun bitmesi, derin devletten ve darbelerden uzaklaşılması, dinci ve cemaatçi örgütlenmelere devlet içinde geçit verilmemeli...

Yerel bireysel özgürlüklerin savunulması, komşularla sorun değil, çözüm peşinde koşulması, olmalı CHP’nin politikaları...

Kemal Kılıçdaroğlu’na yalan söylüyorlar...

İş dünyası CHP’nin “sorun yaratacağına inandığı” ekonomik politikalarını benimsemiyor...

Durumu kurtarmak için “Biz sizdeniz yalanını” sıkıyor...

Halkçı olmak, global sermayenin Türkiye’ye akmasıyla yarattığı nispi refahı bloke etmek anlamına gelmiyor...

Hala anlaşılmıyor mu?..

Sorun değil, çözüm istiyor insanlar...

Kemal Bey’e söylemiyor çevresindekiler, sorun istemediğini bu halkın...

Onlar hala sorunlardan oy alırız düşüncesinde ve Beyaz Türklerin CHP’yi beklediği vehmindeler...

Bana güvensin Kemal Bey;

Sorunlar değil sorunsuzluk, çözümsüzlük değil çözüm arıyor insanlar...

Mavi gömleğin modası geçmedi geçmez elbet...

Ama “süzülüp mavi göklerden gelen beyaz güvercini arıyor” bu millet...

***


MİAMİ’DE; VERSACE’NİN ÖLDÜRÜLDÜĞÜ EVİN ÖNÜNDE!..

Hayat ne ilginç...

Boylu boyunca okyanus sahilinin uzandığı beyaz kumarla kaplı Miami Plajı’nı sol tarafıma almış yürürken, muhteşem bir ev gördüm...

Kapısının önüne geldiğimizde “Burada öldürüldü işte Versace” dedi Sabri Yiğit...

Dünyayı oradan oraya geziyor, iş bağlantıları yapıyor, Tokyo, Telaviv, Miami, Paris demiyor sürekli yeni şeyler deniyor...

Philippe Starck’ı da Türkiye’ye dört proje için böyle getirmiş Sabri Yiğit...

30 Eylül’de Philippe Starck’ı Ortaköy’de yapacağı yerleşim merkezi için getirip basın toplantısı düzenleyecek...

Yanında müthiş bir de sürprizi var davetlilere...

Broadway’in dünyaca ünlü müzikali Chicago da bu davet dolayısıyla Türkiye’de olacak ve Suada’da dünyaca ünlü müzikali sergileyecek...

Philippe Starck ve Chicago müzikali bir arada...

***


İşte bu Sabri Yiğit Miami’de yürürken Versace’nin evinin önünde nasıl öldürüldüğünü adım adım anlatıyor...

“Evinin yanıbaşındaki şu kahveden çıkmıştı” diyor, gazetelerini almıştı ve kapının önüne geldi...

Üç merdivenin ilkine basamadan, saldırgan tabancasını sıkarak onu öldürdü...

Madonna’yla evinin penceresinden Miami Beach’teki “güzel kız ve erkekleri seyretmeye bayılırlarmış...”

Dünyanın en ünlü markalarının birinin sahibi ve isim babası Versace...

Miami’de lebiderya okyanusa ve plaja bakan evi...

Yanıbaşında kahvesini içip günlük gazetelerini aldığı, alışverişini yaptığı kahve ve dükkan...

Sonra iki kör kurşunla öldürüldüğü bir bahçe kapısı ve restoran olmaya hazırlanan eski muhteşem evi...

Dünyanın en ünlü modacılarının başında geliyordu...

Birçok dünya çapındaki İtalyan modacı gibi Gay’di...

Öyle bir ilişkinin sonunda öldürüldüğü söylendi...

Kim bilir?..

Zirveye tırmanmak için harcanan bunca emek, emek ki iki kör kurşunu engelleyemiyor...

İki kare resim çektirdim Versace’nin öldürüldüğü evinin önünden...

Önümde sonsuz bir okyanus uzanıyordu...

Güneş açmıştı Miami’de...

Memleket mi, yıldızlar mı, gençliğimiz mi, ölüm mü kim bilir hangisi daha uzaktaydı her birimize?..

DİĞER YENİ YAZILAR