Leo Franco olayı ve tebrikler Adnan Polat!..

Haberin Devamı

Galatasaray iki puan önde girmiş Fenerbahçe derbisine...

Maç Ali Sami Yen’de...

Leo Franco’nun koruduğu kaleye tek bir pozisyon yok...

Selçuk’un 35 metreden attığı tıngır mıngır giden top, Leo Franco’nun ellerine sürtüne sürtüne kaleye giriyor...

Bir gün sonra Son Kale programı var...

Ben futbolu 4-4-2 olarak görenlerden değilim...

Televizyonlarda futbol üzerine saatlerce konuşan arkadaşlar var...

4-4-2, yok 3-5-2, olmadı 4-2-4 üzerine spekülasyon üzerine spekülasyon yapıyorlar...

Hakları, futbolda herkes birşeyler söyler...

Hele eski futbolcu, halihazır teknik direktör ya da televizyonda maç seyrederken futbol yazarlığına soyunmuş gizli fanatiklerden biriyseniz, maydanozun faydaları niyetine anlatırsınız ki, Alex’le Guiza’nın oynaması, Alex’le Semih’in oynamasından daha iyidir...

Veya tersi...

***


Oysa futbol, yüz milyonlarca dolarlık rantların döndüğü; bir şampiyonluk, bir küme düşmeyle on milyonlarca doların bir elden başka bir ele gittiği endüstri...

Zaten onun için herkes manipüle etmek peşinde...

Farz-u mahal, bu yıl tek bir takımın Şampiyonlar Ligi’ne kalması o kulübün kasasına fazladan 20 milyon euro paranın girmesi anlamına geliyor...

20 milyon euro 45 milyon liraya tekabül eder...

Futbolu bir oynayanlar bir de oynanan oyunu konuşanlar vardır...

Haklarıdır, işleridir elbette konuşacaklar...

Ama futbol sadece oynanan oyundan ve taktikten ibaret olsaydı, LİG TV bir yıl için futbolu yayınlama bedeli olarak 360 milyon dolar para ödemezdi...

Bir şampiyonluğun yayıncı kuruluştan alınacak paralarla birlikte 50-60 milyon liranın bir anda el değiştirmesi olduğunu bilenler, futbolu 3-5-2’den ibaret olmadığını bilirler...

***


Şikeden söz etmiyorum...

Şikeden çok daha ötede yüz milyonlarca dolarlık bir endüstriden söz ediyorum...

Böyle bir endüstrinin aktörleri ve yöneticileri “hayata çok daha teferruatlı, çok daha derin” bakarlar...

Eğer Galatasaray’ın, Beşiktaş’ın Fenerbahçe’nin yöneticisiyseniz, bu yüz milyonlarca dolarlık oyunun başrol oyuncularından birisinizdir...

O zaman, kalecinizi, futbolcunuzu, menajerleri, hakemleri, hukuk ve disiplin kurullarını, yönetimi, Federasyon’u ve diğer kulüpleri sürekli marke etmek durumunda kalırsınız...

Son Kale programına çıkarken, aklımda hiçbir komplo teorisi yoktu...

Zaten komplo teorilerine falan inanmam ben...

Ama futbolun nasıl bir şey olduğunu biliyorum...

Birkaç bin liraya insan öldürülen bir ülkede 50-60 milyon liralık rantlar için, nelerin olabileceğini bilebilecek kadar gazetecilik tecrübem, futbol ve kulüp yönetimi bilgim var benim...

***


Çok daha fazlasını biliyorum, ama gazetecilikte sadece kesin olanları söyleyebilirsiniz...

Kısa bir araştırması size Leo Franco’nun;

1) Galatasaray’la sorunları olduğu, 3 yıllık sözleşmesi bitmeden Türkiye’den parasını alarak tüymeyi düşündüğü...

2) Sezon başından itibaren doğru düzgün kaleyi koruyamadığı ve devre arasında yönetim kurulunun bir bölümünün yabancı kontenjanın boşaltılması için Leo Franco’yu gözden çıkardığı...

3) Atletico Madrit’ten Galatasaray’a gelen ve futbol kariyerinin sonlarında, sarı kırmızılı kulüpte hiçbir varlık gösteremeyen 32 yaşındaki Leo Franco’nun, fazla bir çıkış noktasının kalmadığı...

4) Futbol dışı karanlık organizasyonların çok fazla olduğu bir Güney Amerika ülkesi olan Kolombiya’dan gelen ve bekleneni veremediği Galatasaray’dan gitmek için fırsat kollayan bir kaleciyi daha iyi mercek altına almak gerektiği...

Belliydi...

***


Adnan Polat ve yönetiminden “bu araştırmayı iyi yapmasını” istedim...

Adnan Polat futbol şubesi sorumluluğundan gelen, Galatasaray’da uzun yıllar yöneticilik yapmış ve olayları iyi koklayabilen bir yöneticiydi...

Galatasaray-Fenarbahçe derbisinden sonra 5 hafta Leo Franco Galatasaray takımında yer almadı...

Dün GS Başkanı Adnan Polat “Yenilen gollerle ilgili içinin rahat olmadığını” söyleyerek Leo Franco’yla sözleşmeyi feshettiklerini açıkladı...

Doğru bir karar...

Galatasaray’ın ezeli rakibine şampiyonluğu ya da Şampiyonlar Ligi’ni hediye ettiği bu hatalı golden sonra Leo Franco’nun Galatasaray’da kalması zaten düşünülemezdi...

Galatasaray yönetimi, benim elimde şu anda mevcut olmayan, araştırmaların mutlaka bazı sonuçlarına sahip...

Yönetim, GS yönetimi gibi davrandı ve Franco’nun biletini kesti...

Dün Kanaltürk televizyonu canlı yayında bana şu soruyu soruyordu:

“Sayın Muhtar, bu kararın sizin uyarınız üzerine olduğunu düşünüyor musunuz?..”

Ben, söylediklerimin yapılmasından kaynaklanan mutlulukları geçeli çok oldu...

30 yıl geçti bu meslekte...

Artık sedece gerçeklerin daha fazla ortaya çıktığı, daha temiz bir sporu ve toplumu çocuklarımıza aktarmak gerektiğine inanıyorum...

“Hayır” dedim, “Benimle ilgisi yok kararın... Her yönetici bu kararı alırdı... Ben bir dönem yöneticilik yaptığım için, kapalı kapılar ardında neler olur onu biliyordum... Yoksa benimle ilgili yok bu kararın...”

Doğrusu budur...

Tebrikler Galatasaray...

***


AZİZ YILDIRIM’IN SÖZLERİ VE ŞEKİP MOSTUROĞLU’NA NOTLAR...

Dün Fenerbahçe Kulubü’nün açıklamasının bir yerinde benim Son Kale programında “Aziz Yıldırım’ın Guiza ve Bilica’yla ilgili uyarıları” kastedilerek, “Aziz Yıldırım bu konularda Reha Muhtar’la konuşmadı” deniyor...

Benim Aziz Yıldırım’la karşılıklı saygı ve sevgiye dayanan bir ilişkim var...

Zaman zaman görürüm, her gördüğümde konuşurum, o benle konuşur, geçenlerde annem küçük bir trafik kazası geçirmişti, onun durumunu soracak kadar ince düşüncelidir...

***


Ancak açıklamayı yapan arkadaşa belirtirim ki, ben hiçbir programımda Aziz Yıldırım’la konuşmadan “Aziz Yıldırım’la konuştum” diyecek kadar kendimi küçültücü hareketler yapmam...

Aziz Yıldırım’ın dostluğu önemli benim için, Aziz Yıldırım’la görüşüyor ve görüşmüyor olmak beni daha büyük gazeteci yapmıyor...

Konu şu...

Aziz Yıldırım Kurtköy’de Milenyum sitesinde kendi yaptırdığı evlerde oturan Guiza, Vederson, Bilica’nın her futbolcusu gibi özel hayatlarını kontrol ediyor, ettiriyor...

Geçtiğimiz günlerde bu futbolculardan ikisi hakkında (Guiza ve Bilica) şikâyetler geldi Aziz Yıldırım’a...

O da kendi yaptırdığı sitenin güvenliğini arayıp gerekli önlemleri aldı...

Programda bunu söyledim...

Bu açıklamayı kullandığı nazik uslüpten kaleme aldığını tahmin ettiğim Şekip Mosturoğlu arkadaşa söylemeliyim ki, “bu konudaki haberi ben Aziz Yıldırım’dan almadım, zaten aldığımı söyleyecek kadar da aptallaşmadım...”

Kimden aldığımı söyleyemem...

Ama bu haber doğrudur...

İsterse bir karşılaştığımızda kendisine daha detaylı bilgi veririm...

Sevgilerimle...

***


HÜKÜMET BEŞİKTAŞ YÖNETİMİNE KARŞI MI?..

Kulağıma çok güvendiğim yerlerden bilgiler gelmese, bu haberi vermem...

Bir süredir “hükümet çevrelerinde” Beşiktaş Yönetimi’ne karşı esaslı bir mesafe konduğu haberleri geliyor...

Beşiktaş’ın yeni yapmaya çalıştığı ve izin almak için uğraştığı İnönü Stadı’nın genişletilmesine izin verilemeyeceğinin Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından açıklanması da bu olaya kanıt olarak gösteriliyor...

İddiada bulunanlara göre, son kongrede, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın küçük bir grup kongre üyesi tarafından yuhalanması, Arınç’ın büyük tepkisine yol açtı...

***


İddialara göre, AKP Beşiktaş kongresinin sanki bir AKP-CHP mücadelesine sahne olduğunu gibi hissetti...

Murat Aksu’nun Abdülkadir Aksu’nun oğlu olması, Beşiktaş’ın CHP’li Belediye Başkanı İsmail Ünal’ın Yıldırım Demirören’i desteklemesi bu iddiaları güçlendirdi...

Artık Beşiktaş’ın yeni stadı için gerekli izni alamayacağı konuşuluyor...

Başbakan Tayyip Erdoğan’a söylemeliyim ki bu iddialar futbolun tepe noktalarında açık açık söyleniyor...

Beşiktaş’taki kongre bir AKP-CHP kavgası değildi...

Böyle görünmüş olması, İsmail Ünal’ın CHP’li olmasından, Murat Aksu’nun da AKP’li bir bakanın oğlu olmasından kaynaklanıyor...

İlgilisine şöyle bir not vereyim...

Beşiktaş’ta parti işleri pek işlemez...

Kimse olaylara anlamının ötesinde mahiyetler yüklemesin...

DİĞER YENİ YAZILAR