Kulüpleri tarafından soruşturulan kaleciler…

Haberin Devamı

ZALAD, CORDOBA, MONDRAGON... BİR DE TOMAS VAR...


Sanki futbol bugüne kadar çok temiz oynandı... Kimsecikler, kimsecikleri satın almadı...

Şike olmadı...

Teşvik verilmedi...

Hakem ayarlanmadı...

“Yan hakemler üzerinde çalışın” denmedi...

***


Sanki futbol çok temiz oynandı da...

Koskoca Galatasaray’da koskoca UEFA kupasını kaldırmış, Galatasaray yetmemiş Fener’de ve Trabzon’da oynamış Fatih Akyel isimli arkadaş, piknik yapmaya cezaevinde bulunuyor...

Sanki bu ülkede “iddaa” denilen bahislerde, “oyun kurma” gerekçesiyle daha birkaç gün önce UEFA kupasını kaldıran Arif Erdem bile gözaltına alınmadı...

Geçen hafta boyu “Galatasaray yönetimi Leo Franco konusunu da soruşturmalı, araştırmalı” diye uyardığım için, bol keseden hiç düşünmeden, ne geçmişi gözönüne getirmeden, ne geleceği hesaplamadan sallayan arkadaşlara biraz gazetecilik dersi vermenin zamanı geldi:

***


Madem Galatasaray’dı konu, önce oradan başlayayım sonra Beşiktaş’a ve diğer örneklere geleyim...

Sallayan arkadaşlar;

Tanıdığınız bildiğiniz varsa, iyi dostunuz bulunuyorsa Galatasaray’da; bir sorun bakalım, Mondragon Galatasaray’dan niye gönderildi?..

Öyle Anadolu Ajansı’na yapılan açıklama gibi değil:

“Ücret konusunda anlaşamadık... Onun için Mondragon’la yollarımızı ayırdık...” gibi değil...

O zaman size şöyle sorayım:

Mondragon yaklaşık 1 milyon 200 bin euro alıyordu...

Galatasaray ücrette anlaşamadığı Mondragon’u gönderdi, ücrette anlaştığı Leo Franco’ya yaklaşık 1 milyon 700 bin euro veriyor...

Bu rakamlar sizin için bir şey ifade ediyor mu?..

Sorun ve öğrenin bakalım...

O günlerin, bugün çok etkin görevlerde olan yöneticileri neden Mondragon’u apar topar gönderdiler?..

O yöneticiler “Güvenimiz kalmamıştı... Şüphelerimiz vardı Mondragon’la ilgili...” diye konuştular mı çevrelerinde?..

Daha da fazlasını söylediler mi yoksa?..

***


Bu iş futbolda tandem oynamaya, ya da top kovalamaya benzemez...

Bu işler gazetecilik işleridir, yöneticilik bilgileridir... Bu işleri 30 yıllık gazeteciler, futbolun yöneticilik de dahil içinde pişenler söylediler mi, bir duracaksın...

Asgari nezaket, yılların gazetecisine saygı, bilgiye ve müktesebata hürmet bunu gerektirir...

Ama Türkiye öyle bir hal aldı ki, ağzı olan konuşuyor, kalayı basıyor, bilir bilmez sallıyor...

Şimdi o sallayanlara ikincisini sorayım:

Sorsunlar bakalım, şu anda Galatasaray’ın “bir numara”sı (kaledeki değil, kulüpteki) 2007 yılında, İstanbul’da o günlerde çok gittiği Nişantaşı Beymen Brasserie’de “Hangi futbolcuya ne amaçla fırça atmıştı?..”

***


Tesadüf bu ya, o futbolcu hep orada bir menajerle buluşuyor muydu?..

O menajerle buluşması, “Bir Numara”yı acayip rahatsız ediyor muydu?..

O menajerin başka bir kulübün yönetcisiyle yakın ilişkisinden “kıl” kapıyor muydu?..

O futbolcuya “bu menajerle habire buluşup ne konuşuyorsun” diye zılgıt çekti mi?..

O futbolcunun ismi Tomas mıydı yoksa?..

Tomas’ın Alex’e faulleri birilerinde şüphe uyandırıyor muydu?..

Her şeyi bir kenara bırakıp şu sorunun cevabını alsınlar, bilip bilmeden sallayanlar:

“Yöneticiler, Mondragon ve Tomas’la ilgili Anadolu Ajansı’na değil, kendi yakın çevrelerine, Galatasaray’ın içindekilere ne dediler?.. Niye gönderildiklerini söylediler?..”

Siz sallamayı bırakın da bir öğrenmeye çalışın isterseniz... Öğrenemezseniz gelin bana ben size söylerim...

***


Hep Galatasaray yapmayalım...

Bir de gelelim Beşiktaş’a...

Soralım bakalım Cordoba olayını...

Beşiktaş’ın o zamanki yöneticileri Hüsnü Güreli, Haşmet Kürüm hiç Cordoba’yı soruşturmuşlar mıdır acaba?..

Hiç sormuş olabilir mi “Ey sevgili Cordoba, son zamanlarda yediğin goller, ceza sahası dışında yaptığın fauller, gördüğün kartlar... Ne mene işler?.. Bir anlat hele...” diye...

Cordoba onlara “kızının üzerine yemin etmiş midir acaba?..”

Bir sorun bakalım, varsa Beşiktaş’ta tanıdıklarınız dostlarınız...

***


Hazır yakalamışken Beşiktaş’lıları sorun bakalım, Beşiktaş’ta 1988 yılında Başbakanlık Kupası’nı kaldıran Rade Zalad’ın o kulübün 100. yıl formasında, bütün futbolcular olduğu halde neden ismi yoktur?..

Niye o asırlık formada Rade Zalad ismi yazmaz, yazmayacaktır...

Bu işler tandem oynamaya benzemez...

Top peşinde koşmaya da...

Kimsenin şerefiyle, onuruyla, gururuyla, namusuyla oynamam... Oynanmasına da bulunduğum ortamlarda müsaade etmem...

Ama futbolun bu örneklerinin gizli kapaklı yaşandığı dünyada, “aptal”a da yatmam...

Araştırılır, soruşturulur, kimsenin namusuna dil uzatmadan sorunun cevabı bulunur...

Örneğin ben hâlâ Cordoba’nın bir şey yapmış olduğuna inanmam...

İnananlar olduğunu bildiğim halde...

Tomas ve Mondragon mu?..

Onu bana değil, şu anda Galatasaray’da yetkili konumlarda olanlara soracaksınız...

Onlar o konuyu iyi biliyorlar...

Bazı sevgili dostlarım da bizim tripod dediğimiz kameraya ayaklık yaparcasına, “sallamalara yorumlarıyla destek vermesinler...”

Sonra Lucescu’nun söylediklerini de söylerim ki, olay iyice patlar...

***


Bunlar aba altından sopa göstermeler değil...

Bunlar tehdit değil, şantaj değil...

Çok şey bilmeye karşın, insanların onurlarını, şereflerini, haysiyetlerini, namuslarını iki paralık etmemek için gösterdiğimiz duyarlılıklar...

O duyarlılıkları yanlış anlamayın, sakın sallamayın!..

Bu ülkede şike yaptığına kanaat getirilen sadece Zalad değil!!!

İLGİLİSİNE NOT: Bir de çok merak ettim...

Leo Franco dünkü maçta ne kalede ne de yedekte, ilk 18’de neden yoktu acaba?..

DİĞER YENİ YAZILAR