Bihter'in yasaklanan aşkı...

Haberin Devamı

İlk Radyo Televizyon Üst Kurulu Başkanı babamın fakültedeki oda arkadaşıydı...

İbrahim Agah Çubukçu...

“Amca” derdim ona...

İkincisi “abi” dediğim çok yakın bir dostum olan Ali Baransel’di...

Üçüncüsü liseden okul arkadaşım...

Fatih Karaca’yla Kolej’in orta okulundan bu yana beraber büyümüştük...

Dördüncüsü çok sevdiğim bir meslektaşımdı; Nuri Kayış...

Kitap yazdı sonra...

“Reha’nın programlarına ceza yağdırmamız için ticari rakiplerinden ne baskılar, telkinler gelirdi bize” dedi...

Agah Çubukçu aile sohbetlerinde, Ali Baransel ve Fatih Karaca dost meclislerinde bana aynı şeyleri söylediler durdular...

SHOW Haber’in başındaydım...

Çok tartışılan, çok izlenen, çok konuşulan televizyon programları yapıyordum...

Radyo Televizyon Üst Kurulu yeniden şekilleniyordu...

Yakın saydığım bir dostumdu Hüsamettin Özkan...

O sırada yeni çıkacak yasa tasarısı onun kontrolündeydi...

Açtım telefonu:

“Abi” dedim “Yapmayın, RTÜK üyelerini çoğunluğu iktidarın seçtiği bir düzenle oluşturmayın... Demokrasi herkese lazım... Etmeyin eylemeyin...”

Fayda etmedi...

***


15 gün sonra gazetecilikte 30 yılımı tamamlayacağım...

Dile kolay 30 yıldır gazetecilik yapıyorum, bu Avrupa’ya lehimlenmeye çalışan Ortadoğu ülkesinde...

30 yılın Türkiye’de bana öğrettiği tek gerçek “Kim gücü eline geçirirse, kendisine yontacağı” gerçeğiydi...

Kimse başkasını düşünmez, karşısındakinin düşünce hakkına saygı göstermez, kendi dışındaki fikirlere, yaşamlara ve özgürlüklere açık olmazdı...

O gün iktidarda olanlar, RTÜK kanununu değiştirmeye yanaşmadılar...

Bugün Tufan Türenç’in veciz bir şekilde belirttiği gibi Halit Ziya Uşaklıgil’in 1898 yılında yazdığı Aşk-ı Memnu romanının dizisi “edebe ve genel ahlaka aykırı” bulunarak ceza alıyor 2010 Türkiye’sinde...

Engin Ardıç ne kadar güzel yazmış dünkü yazısında:

“Kocası doktor Charles’ı, önce Rodolphe, sonra Leon adındaki çocukla aldattığı için Madame Bovary dizisine ceza kesecek bir Fransız RTÜK’ü var mıdır acaba?..

Madame Bovary romanı da ahlaka aykırı bulunmuş ve yargılanmıştı... Ama ne zaman biliyor musunuz?.. 1857 yılında...

Bizde Abdülmecit devri...

Üstelik beraat etmişti...

Fransa’nın 1857 yılında bulunduğu düzeyin bile gerisinde tepişeceksiniz ve Avrupa Birliği’ne girmek isteyeceksiniz...

Size gülerler... (Gülüyorlar zaten)"

***


1899’da Servet-i Fünun dergisinde tefrika edilmeye başlandı Aşk-ı Memnu...

1923’te Cumhuriyet’in ilanından hemen sonra kitap olarak yayınlandı...

Müjde Ar’ı, Müjde Ar yapan 1975 yılında çekilen Aşk-ı Memnu dizisindeki rolü ve oyunudur...

Heyhat...

Bugün, “edebe ve ahlaka aykırı” olarak ceza kesilecek...

AKP iktidarının RTÜK’e seçtirdiği üye arkadaşlarına söylemesi ve kendisinin de bilmesi gereken gerçek şu:

Mesele sadece Kürt açılımının konuşulması değil...

Mesele sadece Alevi kültürüne yönelik yayın yapan televizyon kanalının kurulması da değil...

Konu sadece, darbeleri konuşmak, darbecileri mahkum etmek, bu ülkede bir daha darbe yapmaya teşebbüs edenleri kımıldayamaz hale getirmekten ibaret değil...

Mesele ülkede derin operasyonlar yapan, kirli oyunlarla insanları öldüren, faili meçhuller yaratan, aydınları, gazetecileri bir toplum mühendisliğinin parçası olarak katleden planların çıkarılması için haberler yapmak da değil sadece...

***


Çünkü bunların hepsini yapar, ama Aşk-ı Memnu’yu yasaklarsanız, siz sadece kendi istediğiniz toplumsal mühendisliğinize uygun projeleri konuşturup, diğerlerine yaşam hakkı vermeyen bir karşıt olmanın ötesine gidemezsiniz...

Darbelerin olmaması, demokrasi olan antitezin yaratılmasından ve hayata geçirilmesinden geçer...

Avrupa’nın standartlarını benimsemeyen bu acul demokrasi ve özgürlük anlayışı, yeni istibdatları çağırıyor kimse farkında değil midir bunun?..

On yıl önce gazetelerde konuşulamayan şeyleri konuşuyor ve yazıyoruz bu doğru...

Ama 1898’de yazılmış ve tefrika edilmiş bir roman bugün edebe aykırı bulunuyor...

Bu da doğru...

Demokrasinin aculu olmaz...

Acul demokrasiler, yeni istibdatlara hamiledirler...

*****


ALTI ÇOK GÜZEL KADIN VE ANNENİN ORTASINDA KALAN ADAM!..

40’lı yaşlarının sonunda, 50’nin başlarındaydı Federico Fellini...

Yaratcılığını kaybetmek üzere olduğunu düşünüyordu ve hayatında varolan birçok güzel kadının arasında kayboluyordu...

O etrafındaki güzel kadınlardan ihlam almak için medet umuyordu...

Oysa bir taraftan dengesini sağlayamadığı kadınlar onun enerjisini çekiyorlardı...

Karısı Luisa (Marion Cotillard)...

Merteris Carla (Penelope Cruz)...

İlham kaynağı Claudia (Nicole Kidman)...

Yapımcısı sırdaşı ve kıyafet tasarımcısı Lilliane (Judi Dench)...

Amerikalı bir gazeteci Stephanie (Kate Hudson)...

Çocukluğundan beri onu yetiştirdiğini ve feyz aldığını düşündüğü bir fahişe Saraghina (Stacy Ferguson)...

Ve elbette bütün bu kadınların ortasında ya da başında yer alan annesi (Sophia Loren)...

***


Fellini’nin yarı otobiyografik hikayesini Daniel Day Lewis oynuyor Nine filminde...

Bu filmden bahsetmem boşuna değil...

Yakında Türkiye’de vizyona girecek...

“Nine” müzikalinin, sinemaya uyarlanmış hali ve güzel kadınları sevmesiyle ünlü İtalyan erkeklerin hayatını anlatan ilginç bir yapıt...

Fellini’nin 8.5 filminin yeni versiyonu olarak da adlandırabilirsiniz bu filmi...

Penelope Cruz, Nicole Kidman, Kate Hudson ve Fergie aynı filmde...

Dibe vurmak üzere olan bir İtalyan erkeğinin hayatında...

Şubat sonunda Türkiye’de vizyona girecek bu film...

Daha çok konuşacağız üstünde...

Bekleyin biraz...

DİĞER YENİ YAZILAR