Berlin uçağı ve Elena

Haberin Devamı

Atatürk Havalimanı’na girdiğimde durumu fark ettim ki kafanı kaldırsan çok ünlü bir iş adamına, medya patronuna, Başbakan yakınına, futbol ve medya dünyasının tepesinden birine çarpman an meselesi...

Wolsburg’un Beşiktaş’la maçına takımın sahibi Wolkswagen’in Türkiye Distrübütörü Ferit Şahenk’in uçağıyla gidiyoruz ya, ben bu kadar farklı Beşiktaşlıyı aynı ortamda, kongre salonunda bile görmediğimi fark ediyorum...

Böyle yerlere hiç gelmeyen Serdar Bilgili de uçakta, kongrelerdeki müzmin rakibi başkan adayı Hasan Arat da burada...

Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal da havaalanında, diğer bir başkan adayı Fikret Orman da...

Celal Kolot, Kaya Çilingiroğlu’yla gelmiş, küs olduğu Sinan Engin iki metre ötesinde Mahmut Özgener, Levent Kızıl’la uçakta kaynatıyor...

İşin ilginci, Ferit Şahenk kardeşim, Galatasaray’dan Abdurrahim Albayrak, Fenerbahçe’den Cihan Kamer gibi ağır topları, Rıdvan Dilmen, Gökmen Özdenak gibi Fener’in ve Galatasaray’ın futbol ilahlarıyla birleştirip bir potpuri hazırlamış...

***


Buna Başbakan’a yakınlığıyla bilinen Remzi Gür, Ethem Sancak gibi iş adamlarıyla, Hamdi Akın, Zafer Yıldırım gibi ağır topları da eklediğinizde tablonun sadece dörtte birine ulaşabiliyorsunuz...

Bu saydıklarımın içinde medyanın ağır topları yok...

Dün Madyatava sitesi şöyle başlık atmıştı uçaktaki medyacıları anlatmak için:

“Bu uçak düşerse medyada felaket olur...”

***


Havaalanından otele gelirken otobüsteki mihmandar kız Berlin Duvarı’nı anlatıyordu...

5000 Doğu Alman’ın duvarı geçip Batı’ya kaçtığı o duvarın izleri yolların üzerinde hâlâ...

Almanlar duvarın izlerini hiç olmazsa caddenin üzerinden silmek istemiyor...

Binden fazla Doğu Alman ise duvarı geçerken öldürülmüş...

Mihmandar kız “Bu sayı resmi sayı” diyor, “Geçekte rakam bunun dört beş katı... Herkes biliyor...”

Hayatımda şehri bölen ve ortadan ayıran duvarların iki tanesini biliyorum ben...

Berlin’de yıkılmadan önce Batı’da da Doğu’da yürümüştüm o duvar boyunca...

İki taraftaki insanlar da öteki tarafı korku ve dehşetle anlatıyorlardı...

Kendi taraflarından gururlu, duvarın öteki yanından ise dehşetle söz ediyorlardı...

Batı Berlin’de de Doğu Berlin’de böyleydi...

Bir de Lefkoşa’da ya da Rumca’daki adıyla Nicosia’da...

Bir gece vakti Rum tarafında, Berlin’de aynı okulda okuduğum Elena’nın arabasında duvarın Rum tarafındaki sokakta gidiyorduk...

Türk askerleri ellerinde silahlar duvarın üzerinde duruyorlardı...

Elena “Bu caddeden geçmeye korkarız biz” demişti, o akşam karanlığında...

Son gittiğimde Lefkoşa’da herkes bir taraftan diğer tarafa rahatça geçebiliyordu...

***


Hayat Berlin’de ve Lefkoşa’da ya da Nicosia’da artık eski ağırlığında değildi, duvarlar yıkılmış ya da en azından serbest geçiş sağlanmıştı...

PKK’lı militanların Kandil’den inip Türkiye’ye geldikleri görüntülerine bakıyorum...

Acaba bu kronik savaş da bitecek mi?..

Acaba çocuklarım benim Berlin ve Lefkoşa’da tanık olduğum yumuşak ve barışçıl dönüşüme Türkiye’de tanık olacaklar mı?..

Berlin gece soğukluk 2 dereceye kadar düşüyor...

İçim ürperiyor...

Barışın ısıtmasını umuyorum içimi...

Birazdan çıkacağım ve Berlin duvarının izleri boyunca caddelerde, sokaklarda yürüyeceğim...

Yıkılan duvarın şerefine, o duvarın yıkılan kalıntılarının üzerinde yürüyeceğim...

Barışı ve duvarın yıkılışını perçinlemek istercesine...

Şimdi çocuklarım aklıma geliyor...

İyi ki bebeklere Deniz adını da vermişiz...

Deniz’ler ve Barış duvarları yıkacak biliyorum...

*****


HİDDİNK OLURSA YANINA BİR TÜRK MÜ GELECEK?

Benim istihbaratım Milli Takım’ın başına Hiddink’in getirilmesinin istendiği... Hollandalı hocanın Rus Milli Takımı’ndan aldığı yıllık ücret 4.5 milyon euro...

Yani 10 milyon lira...

Haziran ayında sözleşmesi bitiyor, 2012 için elemeler 2010’un Eylül’ünde başlıyor...

Eğer Hiddink’le anlaşma sağlanırsa, hocadan Haziran’a kadar bir çalışma planı istenecek, sonra da takım Hiddink’e tamamen teslim edilecek...

Yaklaşık 5 milyon euroya anlaşma sağlanacağını umut ediyor bu işlerle uğraşanlar...

***


Mesele sadece Hiddink değil... Mesele Hiddink’ten sonra Milli Takım’ı taşıyacak birisini 63 yaşındaki hocanın yanına monte etmek...

Bu iş için akıllarda üç isim var... Biri Türkiye’de futbolu en iyi bilen isimlerin başında gelen Rıdvan Dilmen...

Şeytan’ın dahiyane futbol bilgisiyle Hiddink’in yanında Milli Takım’ı yönetmesi, “büyük başarılara imza atacak bir formül” olarak benimseniyor...

Rıdvan futbolu iyi biliyor, ancak teknik direktörlükte çok istikrarlı olamadı...

Üstelik yorumculuktan rahat ve iyi para kazandığından Hiddink’in yardımcılığını kabul etse bile, sonra tek başına teknik direktörlüğe ne kadar sıcak bakar, ne kadar başarır bu belli değil...

***


İkinci örnek, Ertuğrul Sağlam...

Zirvelerin sevdiği Ertuğrul hocanın, Piontek’in yanındaki Terim, Derwall’in yanındaki Denizli gibi yetiştirilmesi fikri var...

O birkaç yıl önce Avrupa’nın istikbal vaat eden teknik direktörü seçilmemiş miydi?..

Bir de son günlerde konuşulan üçüncü örnek de Galatasaray’ın İngiltere’ye giden futbolcusu Tugay Kerimoğlu...

Önceki gece Ahmet Çakar ve Serhat Ulueren’le yaptığımız spor programına sarı-lacivert “Fenerbahçe Tarihi” kitabıyla çıktım...

O kitabın ortasında bir resim vardı...

Fenerbahçeli futbolcular soyunma odasında bir yenilgiden sonra perişan haldeler...

Fenerbahçe’nin İstanbul’da Aydınspor’a 6-1 yenildiği maçtır o maç...

Hocası kimdi biliyor musunuz o 6 gol yiyip kahrolmuş Fenerbahçe’nin?..

Hiddink...

Ya Hiddink’i sezon ortası apartopar gönderip kimi getirdi Metin Aşık biliyor musunuz?..

Tınaz Tırpan...

Futbol da hayat gibi;

“Ne oldum” demeyeceksin, “Ne olacağım” diye düşeneceksin...

Şimdi giden Fatih Terim’dir...

Yarın ne olacağını ise Allah bilir...

Reha Muhtar’ın notu: Dün bu yazıyı yazdıktan sonra Voetbol International isimli Hollanda dergisi Milli Takım için Hiddink’e transfer teklifi yapıldığını doğruladı. Ancak Hollanda dergisi Hiddink’in primlerle beraber 8 milyon euro tutan teklifi kabul etmediğini öne sürdü. Şimdilik Türk Milli Takımı’ndaki gelişmeler böyle.

DİĞER YENİ YAZILAR