Münevver Meselesi

Haberin Devamı


Celalettin Cerrah Müdür, Cem Garipoğlu ve Münevver Karabulut olayıyla ilgili bilmeli ki;

1) 17 yaşındaki genç kızın sevgilisi tarafından yapıldığı sanılan korkunç ölümü öyle kolay geçiştirilecek bir mesele değildir...

2) Herkesin genç kızı var, çoluğu var, çocuğu var...

Hiçbir şeyi olmasa da, genç kızın hunharca öldürülmesine yönelik empati duyacak vicdanı var...

3) Cerrah Müdür polisin ortaya çıkardığı şeyleri söylüyor...

Haklıdır, çıkarmıştır...

***


4) Ancak ona dostça söylemeliyim ki, Münevver meselesinde kamuoyu kesinlikle tatmin olmamıştır, bu gidişle olmayacaktır...

5) Çocuğun ailesi kalantordur ve her şeye gücü yeter görünen bir portre çizmektedir...

6) Bir yanda yurt dışında bağlantılar, şirketler, genci kaçırabilecek potansiyeller ve öteki tarafta hunharca öldürülmüş bir genç kızın parçalanmış cesedi...

***


7) Bir tarafta kamuoyunun sürekli didiklenmesi, tazyiki, diğer yanda zengin ve güçlü babanın üzerinde çıkan genç kızın kan izleri...

8) Bir yanda kıt kanaat, zor zenaat geçinen bir aile ve hunharca öldürülen genç kızları, öteki tarafta zengin, şımarık görünen bir çocuk ile güçlü, prestijli, zengin ve parayla işlerini halledebilecek görünen bir aile...

9) Yine bir tarafta, kaçak bir çocuk, gazetelere sansür uygulamaya kalkan bir aile...

Diğer yanda hiçbir şey söylemeden adaletin tecellisini bekleyen mağdur, mazbut evladını kaybetmiş bir aile...

10) Ve son... Üstelik biri fiziksel olarak güçsüz bilinen kız çocuk...

Öteki ise güçlü, kuvvetli erkek çocuk...

***


Bu ahval içinde, Celalettin Müdür bilmeli ki, polis daha fazla hareketlenmelidir...

Üzerinde kan izi bulunan baba bugüne kadar niye tutuklanmamıştır?..

Ailenin yurt dışı izlerini takip etmek bu derece zor mudur?..

Sonuçta ne kadar güçlü ve paralı olursa olsun, bir suç örgütü olmadığına göre, ailenin cinayet sonrası eylemlerini ve hareket planını ortaya çıkartmak bu derece zor mudur?..

Kamuoyu içten içe sızlanmaya başlamıştır...

Birileri mi koruyor bu çocuğu, zaten güçlü ve paralı bir aile neler oluyor arka arkaya sıralanır olmuştur...

Cerrah Müdür, kolları bütünüyle sıvamanın vakti geldi de geçiyor...

Haberin ola...

*****


ERGENEKON’A TAKILAN BEŞİKTAŞ-FENERBAHÇE DERBİSİ ARAŞTIRILMALI

Nisan 2004 yılında Beşiktaş’a Samsun maçında Cem Papila mahreciyle bilinen “5 kırmızı kartlık operasyon” yapıldıktan sonra, 11 puan ileride lider olan Beşiktaş, adım adım geriledi ve kendi sahasındaki Fenerbahçe derbisini de 3-1 kaybederek şampiyonluğa veda etti...

Beşiktaş’ın o günkü Başkanı Serdar Bilgili ve yönetimi bu maçın ertesinde istifa etti...

***


Şimdi o günler Ergenekon gizli tanığının ifadelerinde yer alıyor...

O maçtan önce Sergen ve Tümer’in çağrılıp, “Bu maçı kaybedeceksiniz” dendiği söyleniyor...

O günler yönetimsiz kalan Beşiktaş’a bir faydam olur mu diye, ısrarlara dayanamadığım ve elimi taşın altına koyduğum günlerdi...

O Fenerbahçe maçı şaibelidir...

Daha sonra oynanan Beşiktaş-Rize maçı şaibelidir...

Yıllarca Beşiktaş’la Bursa’nın arasını açtı o maç... Beşiktaş-Samsun maçı şaibelidir...

İnönü’nün 5 kartla kırmızıya boyandığı bir gecedir o gece...

***


Sergen söylendiği gibi Fenerbahçe maçında iyi oynamış da olsa...

86 dakika oyunda kalan Tümer’in hiçbir olayda dahlinin olmadığını da söylese...

Ben Beşiktaşlıyım bilirim...

O maçı da, Rize maçını da tam tersine çarkların işlediği Samsun maçını da...

Bizim gibi Beşiktaşlılar takımlarını, rakiplerini ve hakemleri maç başladıktan 5 dakika sonra fark ederler... Olayın otopsisini ve anatomisini anında çıkartırlar...

O Fener maçının sonunda taraftar “çok ağır tezahüratlar yaptı” kendi Başkanı’na...

Biliyorum çünkü iki sıra önümde yapıldı o tezahüratlar...

Rize maçını bitirmeden ise terketti stadı Beşiktaş’ın Çarşı’sı...

“Utanın ve Beşiktaşlı gibi oynayın” diyerek...

Biliyorum çünkü Çarşı tribününün olduğu Yıldırım Demirören’in locasında yönetici adayı olarak izliyordum o maçı da...

***


Bu olaylar araştırılmalı...

Diyorum ki başından beri;

“Ergenekon soruşturması doğru yerlere odaklanmalı...”

Böyle yüzer gezer hedeflere değil, gerçek olaylara, olgulara odaklanırsa, Türkiye’nin bir dönemi ortaya çıkar...

Darbeler, faili meçhuller, kazanılan ve kaybedilen şampiyonluklar ve arkasındaki rantlar...

DİĞER YENİ YAZILAR