Nimet Çubukçu ve başörtüsü

Kendisi olamayacaksa en çok aile dostu Nimet Çubukçu’nun Cumhurbaşkanı olmasını istiyor Tayyip Erdoğan...

Haberin Devamı

Kendisi olamayacaksa en çok aile dostu Nimet Çubukçu’nun Cumhurbaşkanı olmasını istiyor Tayyip Erdoğan...

İstiyor çünkü Nimet Hanım’ın babası Tayyip Erdoğan’ın şirketlerinde çalışmış, bir aile dostu...

Nimet Hanım, AKP’nin kurucusu ama eski taraklarda bezi yok, çünkü siyasete Tayyip Erdoğan’ın “aile dostluğu” kontenjanından giriyor...

Kendi Cumhurbaşkanı olamayacaksa en iyisi Nimet Hanım’ı oraya çıkarmak...

Böylece, Başbakanlığın üzerinde Cumhurbaşkanı’ndan bir güvenlik çemberi oluşturabilecek...

Hediyesi de güzel kafalardaki müstakbel Cumhurbaşkanı adayının...

Hem kadın, hem başı açık, hem bakan, hem muhafazakâr hem de Tayyip Erdoğan’a ilerde sorun olmayacak kadar yakınında...

Bundan iyisi can sağlığı...

***

Türkiye, Emine Erdoğan’ın başörtüsü fobisinden kurtulamadığı için, bu Cumhurbaşkanlığı seçimini bir başörtüsü sorunu haline getirdi...

Oysa sorun Çankaya’daki First Lady’nin başörtülü olup olmaması değil...

Sorun, Çankaya’ya çıkacak Cumhurbaşkanı’nın da, Meclis Başkanı ve Başbakan’dan sonra, göbekten AKP’li olup olmayacağı sorunudur...

Bir ülkenin hem Cumhurbaşkanı, hem Meclis Başkanı, hem de Başbakanı aynı partiden, bu örnekte olduğu gibi AKP’den olacaksa, arkasında müthiş bir toplumsal ve siyasi uzlaşmanın olması gerekmez mi?..

Yüzde 34 oyla, bir üllkede yasamanın, yürütmenin ve Cumhur’un başına geçmek, fazlaca bir siyasi cesarettir...

En azından Cumhur’un başına, diğer bir iki partiden ya da sivil örgütlerden destek almış birinin geçmesi gerekmez mi?..

Biliyorum ki Tayyip Erdoğan, Nimet Çubukçu’nun “İlk kadın Cumhurbaşkanı” olmasının avantajlarına güveniyor...

İrticaya yakın durduğu iddia edilen partisinin “başı açık bir milletvekilini, ilk kadın Cumhurbaşkanı yaparak” bütün dünyaya ne kadar çağdaş olduğunu anlatmanın hesabında...

Politikacıdır üstelik Başbakan’dır hesap yapabilir bir şey demem...

Ama hesap Türkiye’nin hesabı olmalıdır...

***

Türkiye’de “ülkeyi bütün dünyaya rezil edecek” cinayetler işleniyor...

Ne ilginçtir ki Trabzon’daki rahip, Hrant Dink ve Malatya’daki katliamda korkunç bir ortak nokta var...

Öldürülenler arasında mutlaka, ya etnik olarak ya da vatandaş olarak Türk olmayan bir unsur var...

Trabzon’daki rahip İtalyan vatandaşıydı...

Hrant Dink Ermeni kökenlidir...

Malatya’da öldürülen misyoner Alman vatandaşıdır...

Cinayetlerin ulusal düzeyde kalmaması, uluslararası patlamalar yaratması da planlanmış mıdır acaba?..

Kim bilir belki, bu cinayetleri planlayanlar sadece Türk vatandaşlarına yönelik saldırıların artık dünyada eskisi kadar ses getirmediğini hesaplamış ve ona göre hedefler belirlemişlerdir...

Olamaz mı?..

Ne ilginçtir ki, aynı günlerde NOKTA Dergisi yaptığı yayınlardan dolayı, patronun ürkmesiyle kapanmaktadır...

Derginin Genel Yayın Yönetmeni, Birgün Gazetesi’ne verdiği son röportajında, gerçek mi sanal mı olduğu hala belli olmayan günlükteki ifadelerden, “Türkiye’de bir darbe olacaktı da Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök engelledi” diyor...

Öyle mi böyle mi bilinmez, ama bu kadar tezviratın dolaştığı, böylesi uluslararası tepkilere yol açacak cinayetlerin işlendiği muğlak bir zeminde “Başbakan da benden, Meclis Başkanı da benden, Cumhurbaşkanı da aile dostum Çubukçu’lardan demek” doğrusu iyi cesaret...

Başından beri Hilmi Özkök diyorum ama beni dinlemeyecek gibi gözüküyorlar...

Konuyu hâlâ, Emine Hanım’ın başörtüsü mü zannediyorlar bilmiyorum ki!..

Hayırlısı bakalım!..

DİĞER YENİ YAZILAR