Rakı ve balığa bayıldı

Bu yıl 500 bin adet bilgisayar satmayı planlayan Casper, ihracat yaptığı pazarları da artırıyor. Casper’ın dünya devi Intel’den transfer ettiği CEO Charlotte A. Lamprecht, “Bosna Hersek, Azerbaycan, Nahcivan ve Gürcistan’a bu yıl sonuna kadar Ortadoğu’dan 3 ülkeyi ekleyeceğiz” dedi. Bu arada Lamprecht Türkiye’ye çabuk adapte oldu. Rakı ve hamsi yemeyi çok seviyor, Boğaz manzarasına bayılıyor, trafikten nefret ediyor.

GEÇEN yıl yüzde 3 büyüyen pazarı katlayarak yüzde 26.5 büyüme gerçekleştiren ve Türkiye’nin ilk yerli PC markası Aidata’yı da bünyesine katan Casper, bu yıl ihracatta da önemli başarılara imza atmayı hedefliyor. 2010 yılında 500 bin adet bilgisayar satmayı planlayan ve Ocak ayından bu yana bu hedefin yüzde 25’lik bölümünü gerçekleştiren şirket, bu yıl içinde Ortadoğu’ya ihracata da başlayacak.

Casper’ın Intel’den transfer ettiği CEO’su Charlotte A. Lamprecht, “Azerbaycan, Nahcivan, Gürcistan ve Bosna-Hersek gibi komşu ülkelere hali hazırda ihracat yapıyoruz. 2010 yılında Ortadoğu, Afrika ve Balkan ülkelerine de girme hedefimiz var. Bu çerçevede Ortadoğu’daki birkaç ülkeye ihracat yapmak için görüşmelerimiz devam ediyor. Bu yıl sonuna kadar 3 ülkeye daha ihracat yapıyor olacağız. Orta ve Doğu Avrupa’ya yönelik hedeflerimiz de var. Sırayla bu planlarımızı hayata geçireceğiz” dedi.

Şu an için Aidata gibi yeni alımlar planlamadıklarını anlatan Lamprecht, şöyle devam etti: “Bu yıl için 500 bin, 2013 için 1 milyon adet satış hedefimiz var. Güçlü bir büyüme performansımız olmalı. Casper büyüyecek ama marka satın alarak değil teknoloji geliştirerek, geniş kitlelere hitap ederek büyüyecek.”

2009 sonuçlarına ve 2010 hedeflerine de değinen Lamprecht, geçen yıl 341 bin adet bilgisayar sattıklarını, bunun yüzde 52’sinin masaüstü bilgisayar olduğunu anlattı.

125 bin tane satıldı bile...

Bu yıl satmayı planladıkları 500 bin adet bilgisayarın yüzde 60’ının dizüstü bilgisayar olacağını kaydeden Lamprecht, “Bu da geçen yıl 162 bin olan notebook ve netbook satışlarının 300 bin adede çıkması anlamına geliyor. İlk çeyrekteki satışlarımız bu hedeflerimize ulaşacağımızı gösteriyor. Çünkü hedefimizin yüzde 25’lik kısmını Ocak ayından bu yana sattık. Ocak ve Şubat aylarında pazarda ciddi bir canlılık ve rekabet yaşandı” diye konuştu.

Geçen yıl toplam pazarın yüzde 62’sinin dizüstü bilgisayar olduğuna da dikkat çeken Lamprecht, “ABD gibi olgunlaşmış pazarlarda bu oran yüzde 80 civarında... Türkiye’de rakam yüzde 70’e doğru gidiyor. 2 yıl içinde de yüzde 80 rakamına ulaşacak” değerlendirmesini yaptı.

KANIM INTEL VE CASPER MAVİSİ AKAR!

24 yıl Intel’de çalışan, satış ve pazarlamada üst düzey görevlerde bulunan Charlotte A. Lamprecht, Intel’den sevgi ve saygıyla söz ediyor. Kriz döneminde Intel yerine Casper’da olmaktan memnun olup olmadığını sorduğumuzda, “Intel benim için çok özel. Kolumu kesseler bir yanda Intel, bir yanda Casper mavisi akar” cevabını veriyor.

Casper, bu yıl 15 civarında bilgisayar modelini pazara sunacak. Casper minibook bunlardan biri... Profesyoneller için de Nisan ve Mayıs ayında iki yeni model geliyor

KDV indiriminin zamanlaması mükemmeldi

KRİZ yılı 2009’da Türkiye’de bulunmanın kendisi için büyük bir tecrübe olduğunu söyleyen Charlotte A. Lamprecht, şöyle devam etti: “Türkiye’de bankacılık sistemi benim ülkem ABD’ye göre çok çok iyi. Krizde bunu net gördük. Türkiye krizi serinkanlı, mantıklı ve dikkatli yönetti. Özellikle bizim sektörümüzdeki KDV indirimi zamanlama açısından mükemmeldi. Ölü bir sezonda insanlar motive edildi. Ölü mevsim olan yaz aylarında bile satış yapılması sağlandı. Geçen yıl benim için çok büyük bir tecrübe oldu.”

Türkçe öğreniyor Tekirdağ rakısı içiyor

CHARLOTTE A. Lamprecht, Türkiye’ye gelirken ne işiyle ne de ülkeyle ilgili endişe duymadığını anlatıyor. Bir yıldan fazla bir süredir Türkiye’de olan Lamprecht, Türkçe dersleri alıyor. Türkçe’yi gayet iyi anlayan ve konuşmaya da başlayan Lamprecht, kısa sürede Türkiye’ye ve Türk insanına alıştığını anlatıyor ve ekliyor: “Casper’ın güçlü ve vizyonu olan bir şirket olduğunu biliyordum ama gelince çalışanlardan çok etkilendim. ABD’ye göre insanların karar alma ve harekete geçme hızı büyüleyici... Türk insanını, Türkiye’nin tarihini, mimarisini çok sevdim. Bebek’ten oturup karşı yakayı seyrettiğimde benim ülkemin tarihi kadar eski Kuleli’yi görmek muhteşem bir his... Balık ve rakıyı çok çok çok seviyorum! Özellikle yumuşak olduğu için kız rakısı dediğim Tekirdağ rakısını ve hamsiyi çok seviyorum. Kahvaltılarınız muhteşem. Kilyos’a kahvaltıya gidiyoruz, 4 saat boyunca çay içip sohbet ediyoruz. ABD’de bir ayda konuştuğumuzu İstanbul’da bir kahvaltıda konuşuyoruz.”