Beyazperdenin farklı ve büyüleyen perileri...

Son dönem Türk filmlerine damga vuran ve farklı rollerde de izleme arzusu uyandıran kadın oyunculardan bahsetmek istedim. 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü’nü kutlamaya da vesile olsun.

Çekmeceler’deki Kadınlar

Tilbe Saran, bir usta... Büründüğü rolü alıp zirveye çıkarıyor. Sesi, bakışı, mimikleri... Göz kırpmadan seyretmenizi gerektiriyor. Gözünü alamamak dediğimiz şey tam da bu. Yaşamın tüm kokularını derin bir nefes olarak içine çektiğini anlıyorum oyunculuğundan.

Ece Dizdar... Tiyatro Dot’ta ‘Sarı Ejderha’daki performansını kaçırdığıma hayıflansam da ‘Shopping and Fucking’ ve ‘Dövüş Gecesi’nde izlemiştim. Ece, Alper ve Binay’ın yönetmenliğinde sıra dışı bir oyunculuk sergiliyor. Dünya sinemasına transfer olması an meselesi. Sinemanın onu tiyatrodan kopartmayacağına eminim; o nedenle içim rahat.

8 Saniyelik Yaşam

Esra İnal... Ömer Faruk Sorak’ın sıradan insanların, sıradan hikayesini sıra dışı anlatmayı başardığı ‘8 Saniye’nin kahramanı. Bu başarılı sıra dışı anlatımda en büyük pay tartışmasız Esra’nın. Kontrollü tutkusu performansını yükseltiyor. Filmdeki karakter oyuncularının yanında sapasağlam durması ne sadece rolünden ne de yönetmenden kaynaklanıyor. İkinci filmini merakla bekliyorum.

Haberin Devamı

Masal Değil Gerçek

Melisa Sözen... Başarılı senarist-yönetmen İlksen Başarır’ın “Bir Varmış Bir Yokmuş” filmi, Melisa’nın oyunculuk gücüyle taçlanıyor. Romantik ve gerçekçi çizgide canlandırıyor karakterlerini Melisa ve hem tiyatroda hem sinemada başarılı kariyerini adım adım ince ince inşa ediyor. Craft Tiyatro’da bu sezon kapalı gişe oynayan ‘Kalp Düğümü’nde İpek Bilgin’le nefes kesiyor.

Zaferin Şefkatli Yüzü

Nesrin Cavadzade... Çanakkale Savaşı’nda zafere giden yolu hazırlayan insanlarımıza selam duran “Son Mektup” filminde Nihal Hemşire rolüyle karşımızda. Yönetmen Özhan Eren, Cavadzade’nin şefkatli bakışlarını, samimiyetini ve sevgide cömert duruşunu bu rolde sergilemesine olanak sağlıyor.

İstanbul’da Bir Bale Şaheseri

Uzun zamandır yakalayamadığım fırsatı, başkoreograflığını başarılı dansçı Arkın Zirek’in üstlendiği İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin sezonun ilk klasik bale temsilinde buldum. Konusunu, Yunan mitolojisinden alan “Sylvia”, 19’ncu yüzyılın önemli bestecilerinden Leo Delibes’in eşsiz müziği ve Fransız yaratıcı Marc Ribaud’un özgün koreografisi ile sergileniyor. İlk kez 1876’da Paris’te dans edilen ve yıllar önce Ankara’da Türkiye prömiyeri yapılan bu romantik bale, 40 sene sonra İstanbullu santaseverlerle buluşmuş oluyor. 21 Mart ve 4 Nisan’da saat 16.00’da, 19 Mart ile 1 Nisan tarihlerinde saat 20:00’de Süreyya Opera Sahnesi’nde seyredebilirsiniz.

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR