‘Gerçek dünya’nın keşfi

Room (Gizli Dünya), özellikle Amerika’da çok sık duyduğumuz olaylardan birini anlatıyor: Bodruma, odaya kapatılan kız/kızlar ve onların doğurdukları çocukların yaşamları… Peki onlara ne oluyor? Soru ve cevapların havada uçuştuğu film, bu yıl ödül törenlerine damgasını vurdu.

‘Gerçek dünya’nın keşfi

Dram ve gerilim türündeki filmin kısaca konusu şöyle: ‘Old Nick’ (SeanBridgers) lakaplı adam 17 yaşındaki bir kızı (Ma-Brie Larson) yolda köpeğine yardım etmesi için durdurur. Kızın dikkatini çektikten sonra kaçırıp evinin bahçesindeki kulübeye hapseder. Her gün tecavüze uğrayan kız, bir yıl sonra hamile kalır ve çocuğunu doğurur. ‘Jack’ (Jacob Tremblay) adını verdiği oğlu ile kulübede kendilerine ait bir dünya kurarlar. Old Nick’in getirdiği çok az yiyecekle yaşama tutunurlar. Anne oğulun ‘gerçek dünya’ ile tek bağlantıları tavandaki ufak penceredir. Gece ya da gündüz olduğunu bu pencereden giren ışık sayesinde anlarlar. Jack, televizyondaki her şeyin sihirle yapıldığını, gerçekte olmadığını zanneder. Annesinin, o üzülmesin, merak etmesin diye anlattığı hikayelere inanır. Ne zamana kadar? Cevap belli: Annesi aksini söyleyene kadar!

Haberin Devamı

Film, Emma Donghue’nin çok satan aynı isimli kitabından uyarlama. Kitabın esin kaynağı ise hiç kuşkusuz bu konuda yaşanmış gerçek hikayeler. Son yılların popüler anlatım şekli olan ‘anlatıcı’ burada da karşımıza çıkıyor. Hikayeyi 5 yaşındaki Jack’den dinliyoruz. Jack sayesinde dünyaya bir çocuğun gözünden bakabiliyoruz. Yani en temiz, içten ve meraklı duygularla…

‘Gerçek dünya’nın keşfi

- Filmin ana konusu, bir kadının kulübeye kapatılması ve sonrasında yaşananlar gibi görünüyor. Ancak izledikçe yazarın sizi ‘gerçek dünya’nın ne olduğu hakkında düşünmeye ittiğini hissediyorsunuz. ‘İsterseniz birkaç metrekarelik bir odada kendi cennetinizi yaratabilir veya tüm dünyada kendinizi yalnızlığa mahkum edebilirsiniz’ mesajı veriliyor. ‘Bu tamamen sizin dünyaya bakış açınızla alakalı’ vurgusu yapılıyor.

- Filmin en sevdiğim özelliği, ağlatmasına rağmen drama boğmaması.

- Film, biraz daha ayrıntılar üzerine çalıştıktan sonra müthiş bir iş çıkaracakken hevesimizi kursağımızda bırakan hatalara da sahip. Ma’nın kulübeye getirilişi, sonrasında olanlar, o güne kadar neler yaşadıkları, çocuğunu nasıl doğurduğu, neden şehrin ortasındaki bu kadar dayanıksız bir kulübeden bunca zamandır kaçamadığı ve birçok konu ile ilgili hiçbir bilgi verilmiyor.

Haberin Devamı

- Bir kızı kaçırıp yıllarca bir kulübeye kapatan Old Nick’in bazı sahnelerde oldukça saf davranması da beni şaşırtmadı desem yalan olur.

- Jack karakterini canlandıran ve gerçekte 9 yaşında olan Jacop, kesinlikle ‘En İyi Erkek Oyuncu’ kategorisinde Oscar’a aday gösterilmeliydi. ‘Film Eleştirmenleri En İyi Genç Oyuncu Ödülü’nü alan Jacop’un adaylığı, kategorideki Leonardo DiCaprio ve Eddie Redmayne’ninkini zorlardı. Akademinin daha önce bu yaşlardaki oyuncuları aday göstermişliği var. 2012 yapımı ‘Beasts of The Southern Wıld’ filmindeki rolüyle ‘En İyi Kadın Oyuncu’ Oscar’ına aday olan 8 yaşındaki Quvenzhane Wallis gibi…

- Filmin bu denli başarılı olmasında müziklerin etkisinin oldukça büyük payı olduğuna inanıyorum. Filmin yönetmeni Lenny Abrahamson ile ‘Frank’ filminde de çalışan film müzisyeni Stephen Rennicks harika bir iş çıkarmış. Geçişler, ‘Kesinlikle bu müzikler filmlerde kullanılmalı’ dediğim ancak yaptıkları eserlerin filmlerde kullanılmasına izin vermeyen ‘Godspeed You! Black Emperor’ın müziklerini andırıyor. Sizi nerede havaya çıkaracağını nerede yere atacağını biliyor.

Haberin Devamı

- Film; Altın Küre’de 3, BAFTA Ödülleri’nde 2 adaylık elde etti. İkisinde de ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülünü Brie Larson’a kazandırdı. Oscar’da; En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Uyarlama Senaryo ve En İyi Kadın Oyuncu dallarında aday oldu. Büyük ihtimalle Larson, Oscar’ı da kucaklayacak. Ancak ben bu ödülleri karşısında çok güçlü bir rakip olmamasına bağlıyorum. Filmde istenileni veriyor Larson, ancak o kadar! Üstü yok.

- Olabilecek en iyi finallerden biri seçiliyor. Düşündüren, duygulandıran ve Jack’in cesaretine bir kez daha hayran bırakan…

DİĞER YENİ YAZILAR